Kurumlarda iletişim sorunu çok kere, sorunun veya hastalığın kendisi değil, belirtisidir, bir neden değil, bir sonuçtur. Eğer bir kurumda iki bölüm yöneticisi arasında güç çatışması veya çıkar çatışması varsa, hiçbir iletişim eğitimi bundan kaynaklanan sorunları çözemez. Bu kişilerin bir toplantı sırasındaki anlaşmazlıkları, dile getirmedikleri kişisel, gizli gündemleri nedeniyle, iletişim teknikleriyle üstesinden gelinebilecek bir durum değildir. Çağdaş kişilik kuramı Beş Faktör modelini temel alan Hogan ve Hogan’ın iş hayatı için yaptıkları düzenlemeye göre, temel kişilik boyutları şunlardır: İç uyum, hırs, sosyallik, tedbirlilik, uzlaşabilirlik, yeniliğe açıklık ve öğrenmeye açıklık. Bu model doğrultusunda her iş rolünün gerektirdiği kişilik özellikleri farklıdır. Bir finans veya kalite güvence yöneticisinin ayrıntılara dikkatli, insanlarla çok fazla yakınlaşmayı tercih etmeyen, zaman baskısı hissetmeyen ve dikkatini uzun süre sabit konulara odaklayan bir kişi olması onun başarılı olmasına yardım eder. Buna karşılık bir satış yöneticisinin, hızlı, hareketli, ayrıntılardan hoşlanmayan, insanlarla birlikte olmayı tercih eden bir kişi olması, onun mesleki başarısına katkıda bulunur. Bu iki yöneticinin sorunları farklı algılamaları, farklı çözüm önerileri getirmeleri, dolayısıyla da çatışmaları kaçınılmazdır.
Kurumlarda iletişim sorunu çok kere, sorunun veya hastalığın kendisi değil, belirtisidir; bir neden değil, bir sonuçtur.
Yaygın görüş ve bunun klişe olarak ifadesi, insanlar “konuşa konuşa anlaşır”dır. Oysa benim gözlemim: İnsanlar konuşa konuşa birbirinden uzaklaşır ve hatta nefret eder.
“İnsanların anlaşamamasına değil, anlaşmasına hayret etmek gerekir.” Anlaşmak orta çaplı bir mucizedir. Hem eğitim seminerlerimizde hem de geniş topluluklar önünde yaptığım konuşmalarda dile getirdiğim bu görüşün, dinleyicilerin zihninde bir perdeyi kaldırdığını gördüm. Çünkü insanların anlaşamama nedenleri, anlaşma nedenlerinden çok fazladır.
Çeşitli kuruluşların sorunlarına yönelik çözümler ve programlar oluşturmak için yaptığımız toplantılarda, sıkça karşılaştığımız ifade şudur: “Biz çok nitelikli arkadaşlarla çalışıyoruz. Makinelerimiz (ürünlerimiz) mükemmel, süreçlerimiz de iyi tanımlanmıştır, ancak bir tek sorunumuz var, o da iletişim.”
Hastanın ateşi varsa, hastalığın nedeni ateş değildir. Ateş bir belirtidir. Bunun gibi kurumlardaki iletişim sorunu da, gerçekte sorunun veya hastalığın kendisi değil, belirtisidir (semptom). Çok kere bir neden değil, bir sonuçtur. Kurum içinde çatışma doğuran anlaşmazlıklar üç nedenle yaşanır:
- İlişkiye bağlı nedenler,
- Mizaç farklıklarına bağlı nedenler,
- Süreçlerin iyi tanımlanmamış olmasına bağlı nedenler.
Bu yüzden bir kurumda yaşanan sorunların çözümü mutlaka eğitimden geçmeyebilir.
Eğer bir kurumda iki bölüm yöneticisi arasında güç çatışması veya çıkar çatışması varsa, hiçbir iletişim eğitimi bundan kaynaklanan sorunları çözemez. Bu kişilerin bir toplantı sırasındaki anlaşmazlıkları; dile getirmedikleri kişisel, gizli gündemleri nedeniyle, iletişim teknikleriyle üstesinden gelinebilecek bir durum değildir.
Çağdaş kişilik kuramı Beş Faktör modelini temel alan Hogan ve Hogan’ın iş hayatı için yaptıkları düzenlemeye göre, temel kişilik boyutları şunlardır: İç uyum, hırs, sosyallik, tedbirlilik, uzlaşabilirlik, yeniliğe açıklık ve öğrenmeye açıklık. Bu model doğrultusunda her iş rolünün gerektirdiği kişilik özellikleri farklıdır. Bir finans veya kalite güvence yöneticisinin ayrıntılara dikkatli, insanlarla çok fazla yakınlaşmayı tercih etmeyen, zaman baskısı hissetmeyen ve dikkatini uzun süre sabit konulara odaklayan bir kişi olması onun başarılı olmasına yardım eder. Buna karşılık bir satış yöneticisinin, hızlı, hareketli, ayrıntılardan hoşlanmayan, insanlarla birlikte olmayı tercih eden bir kişi olması, onun mesleki başarısına katkıda bulunur. Bu iki yöneticinin sorunları farklı algılamaları, farklı çözüm önerileri getirmeleri, dolayısıyla da çatışmaları kaçınılmazdır.
Herkes kendi mizacını erdem kabul eder ve kendine benzemeyen insanları “yanlış” bulur. “Farklılık evrendeki tek mükemmelliktir” demiş 13. yy’da bir düşünür. Bir kurum içinde iş rollerinin gerektirdiği farklıkları bir fırsat olarak görmek yerine, kendi özelliklerini ve bundan kaynaklanan farklı fikir ve yaklaşımları üstünlük olarak karşısındakine kabul ettirmeye çalışmak çatışma doğurur ve hiçbir iletişim tekniği ve semineri bunu çözemez.
Nasıl, inşaat, fizik, kimya, makine mühendislikleri varsa, insan ilişkileri mühendisliği de vardır. Nasıl, mühendis olmayanların yaptığı evlerde yaşanabiliyorsa, insan ilişkileri mühendisliğinin kurallarından habersiz olanlar da, iyi arkadaş, iyi eş, iyi çalışan, iyi yönetici olabilir. Ancak mühendis olmayanların yaptığı evlerin orta güçte bir depremde yerle bir olması gibi, insan ilişkileri mühendisliğini bilmeyenlerin ilişkileri de, bir zorlama ve çatışmada yerle bir olur.
Bu nedenle, kişinin kendisiyle ilgili farkındalık kazandıktan sonra iletişim tekniklerini öğrenmesi, her çalışanın potansiyelini iş hayatında yansıtmasına ve doyumlu ilişkiler yaşamasına imkan sağlar.
Anlaşmak için üç bileşen gereklidir:
- Niyet
- Bilgi
- Gayret
İnsanların konuşa konuşa anlaşmaları, önce anlaşma niyeti taşımalarını, eğer bir çatışma varsa, bu konudaki teknik ve yöntemleri bilmelerine, sonra da gayret göstermelerine bağlıdır. Anlaşmak bir emek işidir ve olgunluk gerektirir.
İş rollerinin gerektirdiği farklıkları bir fırsat olarak görmek yerine, kişisel özelliklerini ve farklı görüşlerini kabul ettirmeye çalışmak çatışma doğurur; hiçbir iletişim semineri bunu çözemez.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *