Çoğu psikolog davranışın, çevre ile kişiliğin etkileşimi sonucu oluştuğunu kabul eder. Erken yaşlardan itibaren bireyin yakın ve uzak çevresiyle kurduğu ilişkiler ve iletişim, onun hem kendi iç dünyasını, hem de dış dünyayı algılamasını ve kavramasını sağlar. Bireyin benlik kavramıyla ilişkilerini yönetme biçimi ve kurduğu iletişim arasında çok güçlü bağlar vardır. Benlik kavramı, birbiriyle ilişkili dört ögeden oluşur: Algılanan benlik, ideal benlik, özdeğer ve sosyal kimlikler.
Çoğu psikolog davranışın, çevre ile kişiliğin etkileşimi sonucu oluştuğunu kabul eder. Erken yaşlardan itibaren bireyin yakın ve uzak çevresiyle kurduğu ilişkiler ve iletişim, onun hem kendi iç dünyasını, hem de dış dünyayı algılamasını ve kavramasını sağlar. Bireyin benlik kavramıyla ilişkilerini yönetme biçimi ve kurduğu iletişim arasında çok güçlü bağlar vardır.
Benlik kavramı, birbiriyle ilişkili dört ögeden oluşur: Algılanan benlik, ideal benlik, özdeğer ve sosyal kimlikler.
1. Algılanan Benlik: Bireyin kendisini nasıl gördüğü, onun benlik kavramının çok önemli bir boyutunu oluşturur. Algılanan benliğin de üç bileşeni vardır:
a) Kişilik özellikleri: Birey benzer durumlarda benzer şekilde davrandığı zaman, hem dışardan bakanlar, hem de kişinin kendisi o davranışla kişilik özellikleri arasında bağ kurar: “Çabuk kızan biriyim; böyle durumlara gelemem.”
b) Yetkinlikler: Herkes sahip olduğu yetenek, beceri, yeti ve bilgi düzeyi hakkında bir algıya sahiptir: “Kriz durumlarında çözüm üretmekte başarılıyımdır.”
c) Değerler: Birey kararlarını ve eylemlerini değerlerinin yönlendirdiğine inanır ve kendisini bu çerçevede algılar: “Haksızlığa tahammül edemem.”
Benlik algısı bireyin çevresiyle etkileşimi sonucunda oluşur. Çevreden alınan tepkiler açık seçik ve tutarlı olduğu zaman güçlü bir benlik algısı oluşur. Bulanık, eksik ve tutarsız tepkiler ise zayıf benlik algısına neden olur.
İnsanlar ya yaptıkları bir işin sonuçlarını görerek kendilerini değerlendirirler (“Ben baskı altında iyi iş çıkarıyorum.”), ya da çevrelerindeki kişilerden sosyal geribildirim alırlar. Bireyi gözlemleyen kişiler onun davranışlarıyla ilgili yakıştırma ve yorumda bulunur, bunları sözlü ve sözsüz iletişimle ona yansıtırlar. İlişki içinde övgü, azarlama ya da takdir biçiminde kişiye yansır: “Çok saldırgansın” (özellik), “Sen çok iyi bir eğitmensin” (yetkinlik), “Sen dürüst bir insansın” (değer). Kişinin ait olduğu grup üyeleri tarafından grup etkinliklerine dahil edilmesi ya da dışlanması da dolaylı bir sosyal geribildirimdir.
2. İdeal Benlik: Her bireyin sahip olmak istediği özellikler, yetkinlikler ve değerler vardır. Kişi bu özelliklere gerçekten sahip olduğuna inanmak ve başkalarını da inandırmak ister.
Çocukluk yıllarında ailemizle ya da yaşıtlarımızla kurduğumuz iletişim, bize ideal benliğimizin ne olması gerektiğini öğretir. Yakınlarımızın koşulsuz ve olumlu tepki gösterdiği davranışların onaylandığını düşünü, bunları içselleştiririz. Yakınlarımızdan olumsuz ya da şarta bağlı tepki gören özellikleri ve değerleri içselleştiremez, bu konuda çevremizden sürekli onay bekleriz.
3. Sosyal Kimlikler: İnsanlar ait oldukları ve değer verdikleri gruplar içinde kurdukları sosyal etkileşimler sonucunda sosyal kimlikler geliştirirler. Kişi, arkadaş grubunda başka, spor yaptığı klüpte farklı, çalıştığı dernekte farklı, iş yerinde farklı roller üstlenir; farklı rollerin gerektirdiği sosyal kimliğe uygun davranışları sergiler.
Farklı sosyal kimliklerin üstünde ise, yaşamın ilk yıllarında oluşan ve aile içi iletişimin bir sonucu olan üstkimlik vardır. Üstkimlik kişinin her durumda, çeşitli rollerde ve çeşitli referans gruplarında sergilemek istediği kimliktir.
4. Özdeğer: Özdeğer, ideal benlikle algılanan benlik arasındaki farktır. Algılanan benlik ideal benlikle eşleştiği zaman, özdeğer oldukça yüksektir. Ancak ideal benlikle algılanan benlik arasındaki fark, yapılan işe ve elde edilen sosyal geribildirime bağlı olarak sürekli değişir. Bu nedenle özdeğer, benlik kavramının dinamik bir bileşenidir ve sürekli değişim ve gelişim içindedir.
Kişinin çevresindeki yakın ve görece uzak ilişkileri içinde kurduğu iletişim, onun benlik kavramının dört bileşenini oluşturur. Buna karşılık kurduğu ilişki ve iletişim de, benlik kavramının dört ögesini yansıtır. Yakın çevresinden sık sık inatçı biri olduğu hakkında sözlü ya da sözsüz geribildirim alan biri, kendisini inatçı biri olarak algılamaya başlar ve bu özelliğini ilişkilerine yansıtarak kendisiyle ilgili algısının pekişmesine neden olur. İlişki yönetimi ve iletişimle benlik kavramı arasında güçlü bir bağ vardır.
Kaynak:
- Leonard, N H., L. L. Beauvais, Richard W. Scholl, “A Self Concept-Based Model Of Work Motivation”, Ağustos 1995’te Yönetim Akademisi’nin Yıllık Toplantısında sunulmuş tebliğ.
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir