Kötü Liderler Kaça Ayrılır?

Temelde “ahlaktan yoksunluk” ve “kötülüğe tepkisiz kalmak” iki ana başlıkta değerlendirebileceğimiz kötü liderliğin insan faktörü olduğu sürece tamamen ortadan kalkması mümkün olmasa da “değerlere dayalı yönetim” anlayışı içerisinde değer sistemini içselleştirmiş kurumların kötü liderlikten en az zarar göreceği kesindir.

Kötü liderlerin hayatımızın bir parçası olmasına rağmen, hiç konu edilmemesi, gerek devletlerin gerekse kurumların büyük kayıplarının açıklanmasını zorlaştırmaktadır. Bu da günümüzdeki gibi liderliğin sadece iyi örnekler üzerinden anlatıldığı bir ortamda, kötü liderlik” ile ilgili her bilgiyi değerli hale getirmektedir. Böylelikle iyi liderlerden neleri yapmamız gerektiğini öğrenirken kötü liderlerden de neleri yapmamamız gerektiğini öğreniriz.

Harvard Üniversitesi profesörlerinden Barbara Kellerman, iyi liderliği yaratmanın yolunun, kötü liderliği yok saymak ya da kabullenmenin aksine anlamak olduğunu ifade etmiştir. Kellerman, yaptığı liderlik çalışmalarında kötü liderlerin neden ve nasıl kötü olduklarını anlamanın tüm toplumlara ışık tutacağını belirtir. 

Başlıkta sorduğum sorunun birçok cevabı olsa da, bu yazı da geleneksel liderlik kavramını sorgulayarak, liderlerin nasıl ve neden kötüye gittiğini kaleme alan Barbara Kellerman’ın, Kötü Liderlik kitabındaki beş ayrımı paylaşacağım.

  1. Kayıtsızlar: Temelde umursamaz ve kayıtsız davranışlar gösteren, etrafında gelişen kötülüklere göz yuman bu liderler, aslında bire bir kötülüğe bulaşmış olmasalar bile birçok kötülüğe izin vermiş olurlar. Etraflarında bir kayıtsızlık kültürü yaratırlar.
  2. Duyarsızlar: Birlikte çalıştıkları kişilerin duygu ve ihtiyaçlarına karşı duygusuz davranırlar; kendi kabalıklarından ötürü ortaya çıkan durumları yok sayarlar. Böylelikle çalışma ortamının havasının kirlenmesine göz yumarlar. 
  3. Bağnazlar: Başkalarının fikirlerine, yeni bilgilere kapalı; kendi bildiklerinden şaşmayan, dediğim dedik, kimseye söz hakkı tanımayan, insanların hevesini kıran, inatçı tiplerdir. Bağnazlıklarıyla çalışma ortamına yeni bir soluk, yeni bir nefes gelmesini engellerler.
  4. Taşkınlar: Duygularını, sinirlerini, coşkularını, dürtülerini denetleyemeyen; gelişen olaylara soğukkanlı müdahale edemeyen sürekli bir kriz, panik ve telaş ortamı yaratarak işlerin yapılmasına bile engel olanlar. 
  5. Sadistler: Eziyeti iktidarının bir parçası haline getirmiş, etrafındakileri sürekli olarak sosyal, duygusal olarak taciz eden sadist liderler. Ne kadar yetkin ve etkili olurlarsa olsunlar, şeytani özelliklerinden dolayı etraflarına zarar verirler. Bu liderler en kısa sürede, en az emekle en fazla güce ulaşmak ve sonra sahip oldukları bu gücü daha da artırmak isterler.

Kitabında her yeteneksiz liderin başarısız olmadığını belirten Kellerman, bu konudaki önerisini George Bush ile destekliyor. Tüm dünyada yeteneksiz biri olarak değerlendirilen George Bush’un başarılı olarak ikinci kez başa geçtiğini ifade ediyor. Türkiye’yi de düşündüğümüzde benzer örnekler hemen hatırlanacaktır. 

Kötü liderlerin geç fark edilmesi özellikle kurumlarda büyük zararlara sebep olabiliyor. Özellikle bu kötü liderin kurumda takipçileri oluşmuşsa, bunlardan aldığı destekle, kurumda kalma süresi uzayarak kötü lider, kuruma çok daha fazla zarar verebiliyor.

Dünya ekonomisini oldukça zorlayan 2009 yılında yaşanan krizin oyuncularına baktığımızda yine kötü lidere rastlıyoruz. Citigroup, Countrywide ve Merrill Lynch`in o dönemdeki CEO’ları Charles Prince, Stanley O`Neil, Angelo Mozilo önce kendi kurumlarını uçuruma sürüklediler daha sonra da zincirleme olarak dünya ekonomisini krize soktular. Bu kişilerin ortak özelliklerine baktığımızda birçok üst düzey yönetici ile çalışan Carmine Coyote bu ‘karizmatik CEO’ları, “Kibirleri, açgözlülükleri ve aptallıkları yüzünden aptallık ve gururla inşa ettikleri binalarını kendileri kadar bizlerin de üzerine yıkan dünyanın hakimleri” olarak tanımlıyor. 

Sonuç

Temelde “ahlaktan yoksunluk” ve “kötülüğe tepkisiz kalmak” iki ana başlıkta değerlendirebileceğimiz kötü liderliğin insan faktörü olduğu sürece tamamen ortadan kalkması mümkün olmasa da “değerlere dayalı yönetim” anlayışı içerisinde değer sistemini içselleştirmiş kurumların kötü liderlikten en az zarar göreceği kesindir.

Kaynak:

  1. B. Kellermen, Kötü Liderlik, İş Bankası Kültür Yayınları / İş Dünyası, 2008

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi