Günümüz dünyasında şirketler, bir yandan pazara yeni giren çok sayıda rakip ve sunulan yeni ürünün yarattığı yoğun rekabet, bir yandan da küreselleşmenin getirdiği aynılaşma sorunlarıyla başa çıkmaya ve ayakta kalmaya çalışıyorlar. “Yeni bir fikrin değer katan uygulaması” olarak tanımlayabileceğimiz inovasyonu, geçici bir heves, moda trend ya da ulaşılması gereken bir hedef gibi değil, hiç bitmeyecek bir yolculuk olarak görerek, kurum kültürü haline getirmemiz büyük önem taşıyor. İnovasyonun başarıya ulaşması, kurum kültürü haline gelmesi, şirket içerisinde inovasyon dostu ortamın oluşturulması ile mümkündür. Eczacıbaşı Topluluğu kuruluşları, bugüne kadar daima gelişimi ve değişimi destekledi, yeniliklere uyum sağlama konusunda uzun yol kat etti. Bugün, rekabette üstünlük sağlamak için farklılık yaratmak gerektiği, bu amaçla inovasyonu kurum kültürü haline getirmenin önemi tüm kuruluşlarımızda kabul görüyor. “İyi, mükemmelin düşmanıdır” sözünden hareketle, mevcut durumumuzdan tatmin olmamayı prensip ediniyor, geliştirmek ve iyileştirmek için çalışanlarımızın yaratıcı ve yenilikçi fikirlerini ortaya çıkaracak sistemler kuruyoruz.
Artık tüm dünyada herkes, herşeyi ve üstelik kaliteli üretebiliyor. Bununla birlikte, küreselleşmenin sonucunda dünya hızla tek bir pazar haline geliyor. Talep edilenden daha fazla ürünün olduğu, malların birbirine benzediği yani emtialaştığı bu ortamda tüketiciler de yüksek beklentilere sahip ve her zamankinden daha güçlüler.
Dünyanın her tarafından gelen rekabet baskısını derinden hissettiğimiz bu yeni dönemde, şirketlerin hayatta kalabilmeleri için müşterilerinin gözünde sürekli farklılaşmaları, çarpıcı ve sıradışı olmaları gerekiyor. Ürün, hizmet ve uygulamaları ile farklılaşabilen şirketler rekabette öne çıkarken, farklılaşamayanlar, herkesin bildiği “500” listelerinin tepelerinde yer alsalar da bir süre sonra yaşam savaşı vermeye başlıyorlar.
Şirketlerin farklılaşmalarını ve rekabet güçlerini artırarak, karlı ve sürdürülebilir büyümelerini sağlayacak tek şey inovasyon. Özellikle markalı Batı ürünleri ile, ucuz Doğu ürünleri arasında sıkışan Türk şirketleri açısından inovasyon, mutlak bir zorunluluk halini almış durumda.
“Yeni bir fikrin değer katan uygulaması” olarak tanımlayabileceğimiz inovasyonu, geçici bir heves, moda trend ya da ulaşılması gereken bir hedef gibi değil; hiç bitmeyecek bir yolculuk olarak görerek, kurum kültürü haline getirmemiz büyük önem taşıyor.
İnovasyonun başarıya ulaşması, kurum kültürü haline gelmesi, şirket içerisinde inovasyon dostu ortamın oluşturulması ile mümkündür. Bu ortamın oluşması ise çok kolay gerçekleşmiyor. Boston Consulting Group’un yaptığı bir araştırmada (BCG 2010 Senior Executive Innovation Survey) inovasyonun başarıya ulaşmasının önünde;
- Riskten kaçan kültürel yapı
- Geliştirme sürelerinin uzunluğu
- Ticarileştirilebilecek doğru fikirlerin seçilememesi
- Yeteri kadar büyük fikrin olmaması
- Müşteri içgörüsünün yeteri kadar sürece dahil edilmemesi
gibi engeller belirtiliyor.
Dünyanın en inovatif şirketlerini incelediğimizde, işte bu engelleri aşmış şirketler olduğunu görüyoruz. Bu şirketlerin ortak özelliği; müşterilerini çok iyi tanımaları, hızla değişen pazarlarda ortaya çıkan fırsatları çok iyi değerlendirmeleri, müşterilerinin beklentilerinin ötesine geçerek yarattıkları yenilikleri (ürün, hizmet, iş modeli vb.) her türlü riski göze alarak mevcut ve potansiyel rakiplerinden önce pazara sunabilmeleri, dinamik, esnek ve rekabetçi bir takıma sahip olmaları.
Aynı zamanda bu şirketlerin inovasyonla farklılaşmayı benimsemiş girişimci liderleri tarafından yönetildiğini görüyoruz. Bu güçlü liderlerin, herşeyden önce takımlarının inovasyon yolculuğuna hazırlanmalarına yardımcı olduklarını, onlara bir yandan stratejilerini anlatırken diğer yandan inovasyon kültürünü; tutkuya ve heyecana dayalı, çalışanların yaratıcılık ve hayal güçlerinin harekete geçirilmesiyle yenilikleri özendiren ve destekleyen bir kültürü, kurum kültürü haline getirdiklerini izliyoruz.
Bu şirketlerde yalnız liderin ya da yöneticilerin değil çalışanların da mevcut durumlarından tatmin olmaksızın, ürünlerini, iş modellerini, süreçlerini sürekli geliştirmeye ve iyileştirmeye odaklanan, kendilerine sürekli “Neden?”, “Neden olmasın?” ve “Olursa ne olur?” sorularını sorarak statükoyu zorlayan, proaktif, risk alabilen bireysel girişimciler (intrapreneurs)olduğunu görüyoruz.
Şirketlerde yalnız bu soruların sorulması değil, sorulara verilen cevapların da öneri olarak gün ışığına çıkması büyük önem taşıyor. Başarılı şirketler önerilerin çekincesiz bir şekilde paylaşılması, kabul görenlerin ise projelendirilerek uygulamaya geçmesi için gerekli altyapıyı da oluşturuyorlar.
Özetle inovasyon yolculuğunda başarıyı yakalamış şirketler yalnız girişimci (entrepreneur)şirketler değil aynı zamanda kurum içi girişimciliği de (intrapreneurship) benimsemiş şirketler.
Eczacıbaşı Topluluğunda inovasyon yaklaşımı…
Eczacıbaşı Topluluğu kuruluşları, bugüne kadar daima gelişimi ve değişimi destekledi, yeniliklere uyum sağlama konusunda uzun yol katetti. Bugün, rekabette üstünlük sağlamak için farklılık yaratmak gerektiği, bu amaçla inovasyonu kurum kültürü haline getirmenin önemi tüm kuruluşlarımızda kabul görüyor.
Yaratıcılığı ve yenilikçiliği desteklemek ve özendirmek amacıyla gerekli ortamı hazırlamak için her zaman çaba gösteriyoruz. 1999 yılından bu yana düzenlediğimiz “İnovasyon Buluşması”nda yaratıcı ve yenilikçi projeleri değerlendiriyor, inovasyonda öne çıkan projeleri tanıtıyor, onları ödüllendiriyor ve başarılarının sevincini paylaşıyoruz.
2005 Kasım ayında “İnovasyon Çalışma Grubu”nun oluşturulması ile başlayan çalışmaların amacını, sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin yarattığı katma değerden yararlanarak, Topluluğumuzun değerini ve sürdürülebilir küresel rekabet gücünü artıracak ürün, hizmet, marka, faaliyet alanı ve teknoloji kullanımına yönelik inovasyonları hayata geçirmek olarak tanımlıyoruz.
Bugün üçüncü aşamasında olduğumuz inovasyon çalışmalarımız üç döneme ayrılıyor: Değişen küresel rekabet dinamikleri doğrultusunda inovasyon yaklaşımında bütünselliği sağlamaya yönelik çalışmalar yürüttüğümüz 2005 – 2007 dönemi; bilgi ve teknolojiyi ürüne dönüştürmeye ve katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerle rekabet gücü kazanmaya yönelik çalışmalar yürüttüğümüz 2007 -2010 dönemi; içinde bulunduğumuz, inovasyona dayalı sürdürülebilir küresel rekabet gücü olan Topluluk konumuna gelmeyi hedeflediğimiz 2010 ve sonrası dönem.
İçinde bulunduğumuz rekabet ortamında büyüme hedefimize ulaşabilmek için sürekli yenilik peşinde olmamız gerektiğini biliyor, inovasyonu planladığımız büyümede itici güç olarak değerlendiriyoruz.
İnovasyonda başarıyı yakalayabilmek için müşterilerimizin beklentilerinin önünde, ancak değerlerine uygun ürün ve hizmetler üretmeye odaklanarak, farklılık yaratmayı amaçlıyor; müşteriden yola çıkarak “değer inovasyonu” yaklaşımını benimsiyoruz. Bunun için müşterilerimizle birlikte çok daha fazla zaman geçirerek, onları daha iyi gözlemlemeye, geliştirdikleri alışkanlık ve davranış kalıplarını tam olarak anlayamaya çalışıyoruz.
İnovasyon çalışmalarımızın hedefinde yalnızca “ürün/hizmet inovasyonu” değil aynı zamanda “iş modeli inovasyonu” da yer alıyor. İş modeli inovasyonunu mevcut iş yapış şeklimizi, dışarıdan, müşteri gözüyle bakarak değiştirip, müşterilerimizi memnun edecek ve bize kendi işimizi yeni baştan yaratma fırsatı verecek, bir diğer inovasyon modeli olarak ele alıyoruz.
İnovasyon çalışmalarımızda radikal inovasyon, artımsal inovasyon dengesini gözetiyoruz. Rekabet avantajı sağlayarak varolan işimizi sürdürebilmek ve yeni fırsatları ortaya çıkarmak için hiç bitmeyen küçük, artımsal inovasyonlara dönük çalışmalar gerçekleştirirken, radikal inovasyonu getirecek yatırımlar yapıyoruz.
İnovasyon konusunda “farklı düşünme yetkinliğine sahip” insan kaynağına sahip olmanın ve ‘’herkesin katılımını özendiren” bir yaklaşımın önemine inanıyor, insan kaynakları ve iletişim politikalarımızı bu yönde düzenliyoruz.
“İyi, mükemmelin düşmanıdır” sözünden hareketle, mevcut durumumuzdan tatmin olmamayı prensip ediniyor, geliştirmek ve iyileştirmek için çalışanlarımızın yaratıcı ve yenilikçi fikirlerini ortaya çıkaracak sistemler kuruyoruz. Teoriye göre 3 bin uçuşan fikirden ancak bir tanesi ticari başarıya dönüşebiliyor. Benzer başarıları yakalayabilmemiz için bizim de çok sayıda öneriye ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Farklı gözle bakarak geliştirdiğimiz önerilerin gün ışığına çıkmasında ve sistematik bir şekilde hayata geçmesinde İNOCİNO adında bir öneri ve proje değerlendirme sistemi kullanıyoruz. İNOCİNO’da tüm Topluluk çalışanları kendi kuruluşları veya diğer kuruluşlar için önerilerini verilebilecekleri gibi bünyesinde mevcut “Açık İnovasyon” özelliği sayesinde kuruluşlarımız da kendi ihtiyaçları doğrultusunda “çağrı” açarak Topluluk çalışanlarından öneri toplayabilmeleri mümkün. İNOCİNO’da yalnız önerileri toplamakla kalmıyor, proje aşamasına geçmiş fikirlere gerektiğinde başlangıcından uygulamasına kadar geçen her aşamasındaki giderleri karşılamak üzere 30 bin TL’ye kadar finansman desteği sağlıyoruz.
Yeniliklerin, rastlantılar ya da şans sonucu ortaya çıkmayacağını biliyoruz. Bu nedenle inovasyonu, tekrarlanabilir, disiplinli bir süreç şeklinde planlıyoruz. Bu doğrultuda, kendi gündemimizde de en öncelikli yere sahip olan inovasyon çalışmalarının da tıpkı üretim, pazarlama, satış, finans, insan kaynakları, bilgi teknolojileri, kurumsal iletişim vb. disiplinler gibi en üst düzeyde koordine ediyor ve yönetiyoruz.
Kendimizi başlangıç aşamasında gördüğümüz, geleceğimizi şekillendirecek inovasyon yolculuğumuzda Topluluğumuzun değerini artırmanın yanı sıra, gelecek nesillere sürdürülebilir ve kaliteli bir yaşam sunumunda da öncü olmayı hedefliyoruz.
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir