“Bireyin kendini tanımlaması ve toplu yaşamda kendine biçtiği rolle ilgilidir. Türk kültüründe toplulukçuluğun yüksek olması sonucunda, aidiyet ihtiyacının önemli olduğunu, kişiler arasında bağlılıkların ve karşılıklı bağımlılıkların, ekip içi dayanışmanın güçlü olduğunu, kararların danışılarak alındığını, bireysel davranış ve yaklaşımların genelde bencillik olarak algılandığını görüyoruz. Bu özellikler, ekibin gelişimi açısından önemli olan fikir ayrılıklarının ve çatışmaların yaşanmasını zorlaştırmakta, bireylerin daha homojen bir yapının parçası olmaya meyilli olmalarına, suyu bulandırmaktan çekinmelerine sebep olmaktadır. Toplumlarda kişilerarası güç ilişkilerini açıklayan güç uzaklığının geniş olması, çalışanların yöneticilerine zor ulaşmalarına, ulaşabilseler dahi mesafeli olmalarına ve kendilerini serbestçe ifade edememelerine sebep olmaktadır. Bireylerin belirsizlik karşısında yaşadıkları duyguları, değişime ve farklılıklara karşı yaklaşımlarını tanımlar. Belirsizlikten kaçınmanın yüksek olması, risk almak konusunda çok istekli olmadığımızı, eşeğimizi sağlam kazığa bağlamayı sevdiğimizi, yeniliklere karşı temkinli yaklaştığımızı, inisiyatif kullanmaktansa ne yapacağımızın söylenmesini tercih ettiğimizi gösteriyor.”
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi, her kültürün bir ekip anlayışı vardır. Kültürel farklılıklar ekip çalışmasına yaklaşımı etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. Türk kültürünün ekip çalışmasına etkilerine ve bunları nasıl yönetirsek ekip performansını artırabileceğimize bir göz atalım.
1980’lerden beri iş hayatında kültürün etkilerini inceleyen Hofstede, kültürü “insan zihnin yazılım programı” olarak tanımlar ve araştırması sonucunda kültürün iş yaşamına etkilerini dört boyutta inceler.
Bireycilik-Toplulukçuluk
Bireyin kendini tanımlaması ve toplu yaşamda kendine biçtiği rolle ilgilidir. Türk kültüründe toplulukçuluğun yüksek olması sonucunda, aidiyet ihtiyacının önemli olduğunu, kişiler arasında bağlılıkların ve karşılıklı bağımlılıkların, ekip içi dayanışmanın güçlü olduğunu, kararların danışılarak alındığını, bireysel davranış ve yaklaşımların genelde bencillik olarak algılandığını görüyoruz.
Bu özellikler, ekibin gelişimi açısından önemli olan fikir ayrılıklarının ve çatışmaların yaşanmasını zorlaştırmakta, bireylerin daha homojen bir yapının parçası olmaya meyilli olmalarına, suyu bulandırmaktan çekinmelerine sebep olmaktadır.
Yeni üyelerin ekibe katılmasında, başka bir deyişle bir “yabancı” nın aileye kabul edilmesinde zorluklar yaşanmasına neden olabilir. Ayrıca farklı bölümlerden gelen kişilerin bir ekip oluşturması da aynı sebeplerden dolayı pürüzlü bir süreç yaratabilir. Liderin ekibin oluşma aşamasında, hedef ve amacı açık bir şekilde ortaya koyması ve işe odaklanmadan yeni ekip üyelerinin birbirlerini daha iyi tanımalarına fırsat yaratması önemlidir. Gruplaşmalarla başaçıkmak için de, ekipler arası ilişkilerin yönetilmesi ve yönetimin bağlılık boyutunu, tüm kurumun bir ekip olduğu düşüncesini ve hissini yaratmakta kullanması gerekmektedir.
Güç Uzaklığı
Toplumlarda kişilerarası güç ilişkilerini açıklayan güç uzaklığının geniş olması, çalışanların yöneticilerine zor ulaşmalarına, ulaşabilseler dahi mesafeli olmalarına ve kendilerini serbestçe ifade edememelerine sebep olmaktadır. Liderler resmiyeti saygı olarak değerlendirseler de, güç uzaklığından kaynaklanan saygı, aslında daha çok korkuüzerine kurulmuştur. Liderin görevi, tüm ekibin kendisini ulaşılır görmesini ve iletişim kanallarının açık olmasını sağlamak, çalışanların iletişim çabalarını olumlu karşılamak ve desteklemektir.
Belirsizlikten Kaçınma
Bireylerin belirsizlik karşısında yaşadıkları duyguları, değişime ve farklılıklara karşı yaklaşımlarını tanımlar. Belirsizlikten kaçınmanın yüksek olması, risk almak konusunda çok istekli olmadığımızı, eşeğimizi sağlam kazığa bağlamayı sevdiğimizi, yeniliklere karşı temkinli yaklaştığımızı, inisiyatif kullanmaktansa ne yapacağımızın söylenmesini tercih ettiğimizi gösteriyor. “Astımı, üstümü bileyim; yetkim ve sorumluluğum belli olsun; iş tanımım açık olsun; işimin yarınından emin olayım” anlayışı yaratıyor.
Çalışanlar lidere bağımlılık hissediyor ve onun yol göstericiliğine gereksinim duyuyorlar. İnisiyatif almak aynı zamanda davranışlarının sonuçlarının sorumluluğunu da üstlenmek demektir; o nedenle yönetici tarafından bilinçli olarak yönetilmelidir. Davranışın teşvik edilmesi, çalışan inisiyatif alıp hata yaptığı takdirde, bunun bir gelişim fırsatı olarak değerlendirilmesi gerekir. Lider, hatanın telafisini ve öğrettiği dersi, kendisi de dahil, tüm ekibe mal ettiği zaman, ekip üyleri de yeni deneyimlere daha açık olacaklardır.
Başarı-İlişki
Başarı ve güce verilen önem, kadın ve erkek rolleri arasındaki ayırım, uyuşmazlıkların çözümlenmesi veya örtbas edilmesi gibi öğeleri içeren başarı – ilişki boyutunun Türk kültüründe oldukça dengeli olduğunu görülmektedir. Kültürümüzde iyi geçinmek, uyumlu olmak çok önemli; Türkiye’de birçok iş ilişkiler sayesinde yürür ve yürütülür. Ancak başarı da aynı oranda önemlidir. Ekip başarısını ödüllendirmek, bu özellikleri kullanmak açısından önemlidir.
Türk kültürünün ekip çalışmasını zorlaştıran ve kolaylaştıran özellikleri olduğunu görüyoruz. Ekip çalışmasında başarılı olabileceğimizin en büyük göstergesi imece mirasımızdır. Risk almayı teşvik ettiğimizde, bireylerin yeniliğe karşı dirençlerini doğru yönettiğimizde ve bireyleri, kendi kendilerini yönetmeleri ve inisiyatif almaları doğrultusunda desteklediğimizde ve bunları Türk kültürünün güçlü özellikleri olan birbirine yüksek bağlılık, iyi geçinme ve başarı güdüsü ile birleştirdiğimizde, Türk ekipleri mucizeler yaratabilir. Bunun her alandaki başarılı örnekleri, ekip çalışması açısından umut vericidir.
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir