Baltaş olarak 1995 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz “İnsana Yatırım” eğitimleri kurumlardan her zaman yaygın talep almaktadır. Bu talepler her ne kadar çok sayıda şirketin “insana yatırım”a verdiği değeri göstermekteyse de, önemli olan bu görüntünün arkasının beslenip beslenmesidir. “İnsana yatırımın” öneminin farkına varmak çok güzel olmakla birlikte içi doldurulamadığı zaman çalışanlar bu çabayı farklı algılamaktadırlar. İnsanlara verdiğimiz değeri göstermek için sadece “değerlisiniz” demek yetmediği gibi, hissettirilmeyen değer daha çok değersizlik yaşanmasına neden olmaktadır. Dile ezber edilen “önce insan” kavramının, işler ters gittiğinde “sonra insan” kavramına döndüğüne de sık tanık olmaktayız. İnsanlar, makineler ve malzemeler bir bütün oluşturur ve birlikte bir şeyler yaratırlar. Birleştirici ve itici gücü ise insan sağlar, makineleri ve malzemeleri insan harekete geçirmedikçe onların yapabileceği bir şey yoktur. Bu yazıda, bir kurumda en değerli kaynağın insan olduğu ve insan yatırımın kurum sonuçlarına etkisi görülecektir.
Siz de her fırsatta “önce insan” diyenlerden misiniz? Sık sık, “en değerli kaynağımız insan gücümüz” sloganını dile getirmekten özel bir zevk mi alıyorsunuz? Bunu gerçekten inanarak mı, yoksa “şık” olduğu için mi yapıyorsunuz?
Baltaş olarak 1995 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz “İnsana Yatırım” eğitimleri kurumlardan her zaman yaygın talep almaktadır. Bu talepler her ne kadar çok sayıda şirketin “insana yatırım”a verdiği değeri göstermekteyse de, önemli olan bu görüntünün arkasının beslenip beslenmemesidir. Çalışanların bunu algılayıp hissetmesidir. “İnsana yatırımın” öneminin farkına varmak çok güzel olmakla birlikte içi doldurulamadığı zaman çalışanlar bu çabayı farklı algılamaktadırlar. İnsanlara verdiğimiz değeri göstermek için sadece “değerlisiniz” demek yetmediği gibi, hissettirilmeyen değer daha çok değersizlik yaşanmasına neden olmaktadır.
Dile ezber edilen “önce insan” kavramının, işler ters gittiğinde “sonra insan” kavramına döndüğüne de sık tanık olmaktayız. Elbette iş yönetmenin altın kurallarından biri harcamaları olabildiğince kısmaktır. İş maliyet düşürmeye gelince ilk akla gelen kalemin, çalışan giderleri olduğu da yadsınamaz. “İnsan”ı dillerinden düşürmeyenler, çalışanların ciddi bir harcama olduğuna içten içe inanmaktan kendilerini alamazlar. Ancak göz ardı edilemeyecek bir gerçek var ki, yetkin bir insan gücüne dayanmadıkça, hiç bir insan topluluğu hedefine ulaşamaz.
İşin ilginç yanı, milyar milyar liralık, üstelik ne getirip ne götüreceğini tam olarak da anlamadıkları bir teknoloji projesinin altına gözünü kırpmadan imza atan yöneticiler, çalışan sayısını en aza indirmekten ya da ücret zammına gelince, Moliere’in ünlü Cimri’sine dönüşmekten çekinmezler. O görkemli teknolojiyi kimin işe yarar kılacağını ya da elde edilen verileri kimin kullanılır hale getireceğini düşünmek istemezler.
Amacımız yöneticilerden yakınmak değil. Tabii ki, hiç bir işveren parasını sokağa atmak için insanları işe almaz. Ödenen her kuruşun fazlasıyla geri dönmesini ister. Zaten bu amaç gerçekleşmediği zaman sonuç iflastır. Ancak çoğu işletme batmıyorsa, o zaman çalışanlar kendilerine yapılan yatırımı hakkıyla geri ödüyorlar demektir. Üreten ve müşterilere hizmet edenler binalar, makineler ya da malzemeler değildir kuşkusuz, insanlardır. Masraf kapısı olarak görülen insanlar, düğmesine basıp onları çalıştırmadıkça, o teknoloji harikası bilgisayarlar olsa olsa birer amortisman kalemleridir. Peki, bu değerli insan kaynağının düğmesine basmayı biliyor muyuz?
İK’nın İşi Burada Başlıyor!
Önemli olan, iş süreçlerinin katma değer ürettiğini para birimleriyle ifade etmekte yatar. İnsanlar, makineler ve malzemeler bir bütün oluşturur ve birlikte bir şeyler yaratırlar. Birleştirici ve itici gücü ise insan sağlar; makineleri ve malzemeleri insan harekete geçirmedikçe onların yapabileceği bir şey yoktur. Aşağıda, insanın yarattığı değeri ölçme uzmanı Jac Fitz-enz’den yararlı birkaç öneri bulacaksınız:
Kâr Zarar Cetveli ya da Gelir Tablosundan, şirketin satış ve hizmetlerden elde ettiği Geliri bulun (Satışlar ya da Gelirler sütunu). Bu rakamı Sabit Giderler altındaki Faiz ve Amortisman dışındaki bütün rakamların toplamından çıkarın. Muhasebeden Ücret ve Yan Ödemeler toplamını öğrenin. Bunu da Sabit Giderlerden düşün. Çalışan giderleri dışındaki işletme giderlerini bulmuş olacaksınız. Şimdi bu rakamı Gelirlerden çıkardığınızda Düzeltilmiş Kârı elde edeceksiniz. Bu rakamı da tüm zamanlı çalışanların sayısına bölün. Elde ettiğiniz rakam her bir çalışan tarafından üretilen kâr olacaktır. Ya da Düzeltilmiş Kârı, Ücretler ve Yan Ödemeler rakamına bölerek, İnsan Sermayesinin Geri Dönüşünü de hesaplayabilirsiniz.
ABD’de Saratoga Enstitüsü tarafından hazırlanan 1999 İnsan Kaynakları Mali Raporuna göre 25 sektörden 891 şirkette Çalışan Başına Üretilen Kâr 110,429 $ olarak bulunmuştu. İnsan Sermayesinin Geri Dönüşü ise her 1 $ için 1.82 $ idi. Adam başı kâr 50,000 $ ile 500,000 $ arasındaydı. Bu rakamlar insanların nasıl bir fark yarattığını kanıtlamaktadır.
İktisatçılar, makine giderlerinin, donanım maliyetinden fazla üretim yaparak aşıldığını söylerler. Şirketlerin bu şekilde para kazandığını savunurlar. O makinenin düğmesine bir insan tarafından basılmadıkça ve uygun biçimde kullanılmadıkça kendi başına bir işe yaramayacağını kabul ettikleri takdirde, iktisatçıların görüşü doğrudur. Üstelik de insan ne kadar iyi eğitilmişse makine de o kadar iyi çalışacaktır. İşte insan kaynağının kaldıraç etkisi budur ve kâr da buradan gelir.
İK profesyonelleri, insanları azaltmak yerine, onların yeniden ve yeniden eğitilmesine para harcamaya yöneticileri nasıl ikna edebilir? Bu sorunun cevabı, yatırımın geri dönüşünü göstererek olmalıdır. Ve tabii bir de, insanlara bir şeyler öğrettikten sonra, öğrendiklerini hayata geçirmelerini sağlayarak. İnsanlar eğitim aldıktan sonra, önceden yapamadıkları neleri yapmaya başlamışlardır ve bunun değeri ne kadardır?
Eğer bu kadar hesap kitap yapmaya ve katma değer kanıtlamaya vaktinizin olmadığını söyleyecek olursanız, bugünden tezi yok, özgeçmişinizi hazır edin, çünkü yönetim kısa bir süre sonra orada ne ile uğraştığınızı sorgulamaya başlayacaktır. Artık böyle bir iklimde çalışıyorsunuz…
Kaynak:
- www.workforce.com/archive/(2/4/2001) “What Your Employees Are Worth”, Jac Fitz-enz.
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir