“Houston, bir sorunumuz var!..”

13 Nisan, 1970 günü, uzaydaki ikinci gününde Apollo 13, saatte 2000 mil hızla Ay’a yaklaşırken astronot Swigert’ten gelen mesaj NASA’ya bomba gibi düşüyor: “Burada bir sorun var.” Kontrol görevlisi duyduklarına inanmıyor:“Bir daha söyleyin, lütfen.” Uçuş komutanı Lovel mesajı doğruluyor: “Houston, bir sorunumuz var.” Kriz durumlarında, eldeki sağlam ve işe yarar sistemleri harekete geçirmek sonucu belirler. Ekipteki birçok kişi kaygısını ve çözüm önerilerinin olumsuz yanlarını dile getirirken, Kranz son noktayı koydu: “Elimizde ne var, ona bakalım.” Kumanda modülü felakete yaklaşıyordu ve tek çare, astronotları Ay kapsülüne geçirmekti. Üç astronot derhal iki kişilik kapsüle aktarıldı ve ateşleme hazırlıkları başladı. Dönüş yörüngesine girebilmek için 5 saatleri vardı.

13 Nisan, 1970 günü, uzaydaki ikinci gününde Apollo 13, saatte 2000 mil hızla Ay’a yaklaşırken astronot Swigert’ten gelen mesaj NASA’ya bomba gibi düşüyor: “Burada bir sorun var.” Kontrol görevlisi duyduklarına inanmıyor:“Bir daha söyleyin, lütfen.” Uçuş komutanı Lovel mesajı doğruluyor: “Houston, bir sorunumuz var.” 

Kumanda modülü Odyssey’in oksijen tanklarından biri patlamış ve uçuş direktörü Eugene Krantz’ın hayatının sınavı başlamıştı. Kranz Apollo 13 projesinin başarıyla gerçekleşmesinin baş sorumlusuydu. Daha sonra, “Her zaman beklenmeyen bir anda kendimizi hayati sonuçlar doğurabilecek bir rolde bulabiliriz” diyecekti. 

Ay’a inmekten vazgeçildi. Ancak 3 günlük geri dönüş için gereken oksijen ve elektrik enerjisi bu koşullarda hemen hemen imkansızdı. İkinci tanktaki basınç da hızla düşmeye başlamıştı Dört-beş saat içinde her şey bitebilirdi.

Her kafadan bir ses çıkarken, ekibi hedefe ve çözüme odaklamak, paniği önlemek gerekiyordu. Kranz’ın ilk sözleri, “Herkes sakin olsun. Elektrik santralının ve ikinci tankın patlamasını önlemeye bakalım ve sorunu çözelim,” oldu ve ekledi: “Varsayımlarla oyalanıp durumu daha da zorlaştırmayalım.”

Kriz durumlarında, eldeki sağlam ve işe yarar sistemleri harekete geçirmek sonucu belirler. Ekipteki birçok kişi kaygısını ve çözüm önerilerinin olumsuz yanlarını dile getirirken, Kranz son noktayı koydu: “Elimizde ne var, ona bakalım.” Kumanda modülü felakete yaklaşıyordu ve tek çare, astronotları Ay kapsülüne geçirmekti. Üç astronot derhal iki kişilik kapsüle aktarıldı ve ateşleme hazırlıkları başladı. Dönüş yörüngesine girebilmek için 5 saatleri vardı.

Kranz hızla uzman bir acil durum ekibi oluşturdu. Ekibi 6×6 metrelik penceresiz bir odaya kapadı: “Geri dönüşü buradan siz planlayacaksınız. Sizden istediğim, olabildiğince çok seçenek geliştirmeniz.” Çözümsüzlüğü bir kere bile aklına getirmedi: “Acil durumlarda ve zaman baskısı altında problem çözmek için, olumlu bakış açısı zorunludur.” Kranz’ın şaşmaz iyimserliği, kör bir inancın değil, seçilmiş bir özgüvenin ifadesiydi: “Bir kez teslim olmayı düşünmeye başlar felakete razı olursanız, yokuş aşağı gidersiniz. Olumsuz bir tutuma kapılırsanız, zihin berraklığını, hayati durumun üstesinden gelmek için gereken bıçaksırtı düşünme yetisini kaybedersiniz”

Ay kapsülü ateşlendi, oksijen yeterliydi, ancak karbon diyoksiti temizleyen kimyasal madde stoku, ancak iki kişiyi iki gün idare edecek kadardı, üç astronota dört gün yetecek kadar değil. Atmosfere girerken oluşan 2700 derecelik sıcaklığı aşabilmek için de, ısı kalkanına sahip Odyssey’i tekrar devreye sokacak enerji gerekiyordu. Kranz ekibini bu konuda yetenekli iki uzmanla güçlendirdi. Elektrik tüketimi 55 amperden 12’ye düşürüldü. Odyssey’i yeniden çalıştırma süresi bir tam günden 2 saate indirildi. 

Kazadan 24 saat sonra, astronotlar kapsülde dönüşe geçmişlerdi. Ancak Odyssey’i yeniden devreye sokmak için 48 saatlik geceli gündüzlü ve çok gerilimli bir çalışma gerekti. Talimatlar uzay gemisine aktarıldı, astronotlar kumanda modülünde zorlu bir çalışma yaptılar. Atmosfere girişe 4 dakika kala nefesler tutuldu. Bir süre bağlantı kesildi. Astronot Swigert’in sesi “Tamam!” mesajını verdiğinde, Kranz havaya bir yumruk attı.

Dört gün boyunca, verdiği hızlı ve zor kararlarda Kranz’a tek birşey yol göstermişti: Sarsılmaz bir inanç ve olumlu tutum. “Başarısızlığa teslim olmayacağız, boyun eğmeyeceğiz. Bu mürettebat eve sağ salim dönecek” diyordu. Kuşkuya kapıldığı anlarda açığa vurmadı: “Belirsizliği ekibinize aktaramazsınız.” Hata yapmayı engelleyecek kadar tedbirli, hızlı ve doğru çözümlerin gerektirdiği bilgiye ulaşacak kadar kararlıydı:“Önümüzdeki birkaç günde, daha önce hiç denenmemiş yöntemler uygulayacağız. Ne yaptığımızı iyi bilmemiz lazım.” Kulakları ekipteki herkesten gelecek bilgilere açıktı: “Uçuş direktörünün birinci özelliği dinlemeyi bilmektir.” 

Gene Kranz, henüz bir orta okul öğrencisiyken kurduğu Ay’a gitme hayallerini gerçekleştiremedi, ancak başarısızlıkla biten Apollo 13 projesinin dönüşündeki başarısı, NASA Üstün Hizmet Madalyası, Özgürlük Madalyası ve üç yıl sonra da NASA Olağanüsütü Liderlik madalyasıyla ödüllendirildi.

Kaynak:

  1. Useem, Michael.(1998). The Leadership Moment, Random House, s.65-93.

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi