Türk Kültüründe İş Ahlakı Geleneği

Ahilik, 13. ile 19. yüzyıllar arasında, Anadolu başta olmak üzere Balkanlardan Kırım’a uzanan bir coğrafyada egemen olmuş ekonomik, sosyal ve kültürel bir kurumdur. Divan-ı Lûgatit Türk’e göre, “eli açık, cömert, yiğit” anlamına gelen “akı” kelimesinden türemiştir. Azerbaycan’dan Anadolu’ya gelmiş bir halk bilgini olan Ahi Evran bu teşkilatın kurucusudur. Ahilik, işi kutsal, çalışmayı ibadet sayan, karşılıklı işbirliği ve sosyal dayanışmaya dayalı, kaliteyi ve müşteri hizmetini ilke edinmiş, mesleki gelişmeyi sürekli eğitimle pekiştiren bir ahlâk anlayışını temsil eder.

İnsanları ayırma ha!
Hepsine adil ver hakkın
Hayırlıdan ayrılma ha!
Her şeyin gerçeğini söyle.
Etrafına dostluk saç ha!
Eser kalır, sen gidersin.
İyi belle unutma ha!
Önce hizmet sonra sensin. 

Denizli Babadağ Çarşısı 

Ahilik, 13. ile 19. yüzyıllar arasında, Anadolu başta olmak üzere Balkanlardan Kırım’a uzanan bir coğrafyada egemen olmuş ekonomik, sosyal ve kültürel bir kurumdur. Divan-ı Lûgatit Türk’e göre, “eli açık, cömert, yiğit” anlamına gelen “akı” kelimesinden türemiştir. Azerbaycan’dan Anadolu’ya gelmiş bir halk bilgini olan Ahi Evran bu teşkilatın kurucusudur. Ahilik, işi kutsal, çalışmayı ibadet sayan, karşılıklı işbirliği ve sosyal dayanışmaya dayalı, kaliteyi ve müşteri hizmetini ilke edinmiş, mesleki gelişmeyi sürekli eğitimle pekiştiren bir ahlâk anlayışını temsil eder. 

Doğru olsan ok gibi, elden atarlar seni
Eğri olsan yay gibi, elde tutarlar seni
Menzil alır doğru ok, elde kalır eğri yay 

Dükkan levhası

Her işyerinin duvarına asılan, yukarıdakine benzer levhalar, 124 maddelik Altın Kuralda ifadesini bulan Ahilik ahlakını yansıtır. Ahi birlikleri, zaman zaman üretim sınırlamaları getirerek emeğin değerini bulmasını ve narh sistemi (satış fiyatının idarece saptanması) ve standartlaşmayla tüketicinin korunmasını sağlamıştır. Meslek ahlâkına uygun tutum ve davranışlar denetlenir, kurallara uymayanlara yaptırımlar uygulanırdı. 

Esnafta her şeyden önce doğruluk aranırdı. Hileli, çürük iş yapmak, belirlenen fiyatın üstünde mal satmak, başkasının malını taklit etmek büyük suç sayılırdı. Kalitesiz mal üreten, tüketiciyi aldatan, yüksek fiyatla mal satan esnaf ve sanatkar birlikten ihraç edilir, iş yeri kapatılırdı. Böylelerine “yolsuz” denir, piyasadan hammadde alamaz, kimse ona mal satmaz, o malını kimseye satamazdı. Kahvelere kabul edilmez, cemiyet toplantılarına giremezdi. 

Ahiliğin piri Ahi Evran, ayakkabıcılar çarşısından geçerken ayakkabıları inceler, hileli gördüklerini kesip dama atar, dükkân kapatılarak ustanın peştamalı kapının kilidine bağlanırdı. Böyle bir olayda haber esnaf arasında hızla yayılır, “filanca ustanın pabucu dama atıldı” denirdi. Usta utancından insan içine çıkamaz, kimsenin yüzüne bakamaz, bazen de terk-i diyar etmek zorunda kalırdı. Sattığı süte su katan sütçünün kuyuya basıldığı, bozuk kantar kullananın ibret-i alem için çarşı-pazar dolaştırıldığı, ekşi pekmez satanın pekmezinin başına geçirildiği bilinmektedir.

Ahi teşkilatında kalite anlayışı, müşteriyi merkez alan üretim ve her kademede eğitim anlayışından geçmektedir. Ustaların yapacağı üretim belirli kurallara bağlandığı gibi, ürünün kalite ve standardının düşeceği, kontrolün güçleşeceği kaygısıyla, çırak sayısı da sınırlanmıştı. Ahlak, usul ve erkana ait bilgiler kitap haline getirilmesine rağmen, üretime veya sanata ait teknik bilgiler yazılı hale getirilmemişti. Usta, sanatın inceliklerini ve sırlarını aşama aşama çırak ve kalfalarına öğretirken onların ahlaken de yetişmesi için gayret gösterirdi. Ahlâken yetersiz olanlara mesleğin tüm sırları öğretilmezdi. Bu sebeple Ahi teşkilatında keseri eline alan marangoz, malayı iyi tutan sıvacı, makası alan terzi olamazdı. Ürünlerin üzerine kazınan çentikler, ustanın “alamet-i farikası” yani amblemi, o ürünün kalite belgesi, aynı zamanda onu yapan ustanın, çalışanların ve işyerinin şerefiydi. 

18. yüzyıldan itibaren Ahi birlikleri önce loncalara dönüşmüş, daha sonra da batıdan esen sanayileşme rüzgarına dayanamayarak çözülmüştür. Ancak bugün hala özellikle de Anadolu’nun görece geleneksel kesimlerinde Ahi değerleri ve deyişleri canlılığını korumaktadır. Örneğin, Denizli’de kısa sürede büyük gelişme gösteren tekstil sanayiinin, Trabzon’un canlı ticaret hayatının ardında bu geleneğin izleri vardır. Ahilik, kültürle bütünleşen ahlak değerlerinin, ahlaklı davranışa dönüşmesinin güzel bir örneği olarak bugün yaşadığımız sorunlara da ışık tutuyor. 

Ahiliğin 124 Altın Kuralı’ndan örnekler
* İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak* Komşularıyla dayanışma içinde olmak
* İşinde ve hayatında doğru, güvenilir olmak* İçten, gönülden ve güler yüzlü hizmet vermek
* Ahdinde, sözünde vefalı olmak* Başkasının malına hıyanet etmek
* Sözünü bilmek, söylediğini tartmak* Sabır ehli olmak
* Hizmette ayrım yapmamak* Cömert, ikram ve kerem sahibi olmak
* Güler yüzlü, tatlı dilli olmak* Öfkesine hakim olmak
* Hataları yüze vurmamak* Sır saklamak
* Tevazu sahibi olmak* İçi, dışı, özü, sözü bir olmak
* Hiç kimseyi azarlamamak* Kötü söz ve hareketlerden sakınmak
* Dedikoduyu terk etmek* Hizmetindekileri korumak ve gözetmek


Kaynak:

  1. Bıyıklı, Yaşar, www.tesob.org.tr

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi