“Yaşam için Teknoloji” ile Etki Alanına Odaklanmak

“Yaşam için Teknoloji” ile Etki Alanına Odaklanmak

2020 gerçekleri hangi duygularımızı daha çok hissetmemize sebep olmuştu? Peki öğrendiklerimizden hangilerini geleceğe taşıyacağız? Bu makalede pandemiyle birlikte etki alanına odaklanarak çalışan için güven ve müşteri için değer yaratma sürecini başarıyla yaşama taşıyan bir kurum hikayesinin parçası olacaksınız.

Her yeni güne uyandığımızda yeni bir umuda, hayallere, yeni başlangıçlara uyanmaz mıyız? Aslında biliriz; hayat biz planlar yaparken, başımızdan geçenlerden ibarettir ve kendi gerçeğini yaşatacaktır. 2020 yılı… Belki de tarihe imzasını atacak yeni başlangıcın ilk adımlarını yaşadığımız, o koskoca bitmek bilmeyen yıl… Neydi bu yılı 365 gün 6 saatten daha uzun hissetmemize neden olan durum? 2020’de planlarımız mı şaşmıştı yoksa o “mükemmel olmalı” dediklerimiz yerini anda yaşanan gerçeklerin belirsizliğine mi bırakmıştı? 2020 gerçekleri hangi duygularımızı daha çok hissetmemize sebep olmuştu? Peki öğrendiklerimizden hangilerini geleceğe taşıyacağız? Tüm bu sorular daha da artırılabilir ancak tek bildiğimiz gerçek, 2020 yılında herkesin bambaşka bir hikâyesinin olduğudur.

Draeger Türkiye’nin hikâyesi

Bu yazımda size 2020 yılındaki kazanılmış öğretilerimin ışığında; “Yaşam için Teknoloji” mottosundan güç alan Draeger Türkiye’deki çalışanlarımızın, içinde umut, mutluluk, gurur, stres, kaygı, üzüntü gibi birçok farklı duyguyu barındıran hikâyelerini anlatacağım.

2020 yılında ilk vakanın Türkiye’de çıkmasına kadar belki de durumun bu denli ciddi olduğunun farkında değildik. Sadece küçük çaplı bir salgın deyip geçmek, belki de kendimizi geleceğin belirsizliklerinden uzaklaştırmak, gelecek için yaptığımız planlara sımsıkı sarılmak için bir kaçıştı. Ancak bu kaçış çok uzun sürmedi. Dünyanın bir ucundaki virüsün sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı esir ettiğinin ve yeni bir normalin ayak seslerinin her gün biraz daha yakınlaştığının farkındaydık. Birçok Avrupa ülkesinin bu virüsten kaynaklı yaşadığı sıkıntıyı izliyor ve “Ya bir gün bizi de bu denli etkilerse” kaygısını yaşıyorduk.

Uluslararası bir organizasyon olmanın avantajı ile yaşanan gerçekleri duymaya ve etki edebileceğimiz alanlar için planlar yapmaya odaklandık. Belirsizlikle birlikte kaygı seviyemiz her gün daha da yükseliyor, umutlarımız artık o kadar da yakın gelmiyor olsa da yapılacak bir şeyler olduğunu biliyorduk. Biz kendi hikâyemizde tektik belki ama biliyorduk ki yalnız da değildik.

Güven ortamı yaratmak

Draeger, 130 yıllık geçmişinde, nice krizler, salgınlar, savaşlar ve zaferler yaşamış, hepsinden dimdik çıkmayı başarabilmiş bir şirket. Yola, “Bu 130 yıllık deneyim, yaşanmış hikâyeler bugünümüzü nasıl aydınlatır?” sorusu ile çıktık. Biliyorduk ki, güven temelinde, doğru iletişim stretejileri ile birlikte aşılamayacak güçlük olmadığına inanan bir kurum kültürümüz vardı. Biz kendi hikâyemize “Kriz Yönetim Ekibi” kurarak başladık. Bu ekip öngörüler geliştirip belirsizliği daha iyi yönetebilmemizi destekleyecek, gerekli tedbirleri alarak yolumuza devam etmemize imkan sağlayabilecekti. Ekip kendisine bir motto yarattı: “Birlikte ilgi alanlarımıza değil, etki alanımıza odaklanacağız.”

Kriz yönetim ekibi, güçlü bir iletişim planı oluşturdu. Aslında evlerimizde kendimizi yalnız hissetsek de hepimizin aynı durumda olduğunu fark etmemizi destekleyecek çözümler geliştirdi. Önce çalışanlarımızın ve sevdiklerinin güvende ve sağlıklı olması bilinci ile tüm çalışanlarımızın odağını etki edebilecekleri alanlara yönlendirmeye çalıştı.
Yeni bir düzene geçiliyordu. Yıllardır savunduğumuz “Ev ve iş dengesi önemli” söylemimiz bir sınavdan geçmeye hazırdı. Bu düzende amacımız kaygıları hafifletmek ve adaptasyonu hızlandırmaktı. Çalışanlarımıza her türlü hijyen malzemesini, ofis araç ve gereçlerini sağlayıp amacımızı gerçekleştirmeye çalıştık. Çalışanlarımızın evdeki aile düzenlerine göre esnek çalışmalarına destek olduk. Bir taraftan yıllardır anne ve babalarını iş saatleri içinde evde görmeye alışmamış çocukların birikmiş oyun oynama enerjilerini boşaltmalarına destek olduk; diğer taraftan da iddialı sunumlarla toplantılar yaptık. Kolay mıydı? Elbette değildi ancak kendi etki alanımızda yapabileceklerimizin en iyisini yapmamız gerektiğini biliyorduk.

Müşterilerimiz için değer yaratmak

Evlerimizden çalışıp kendimizi ve sevdiklerimizi güvende tutmaya çalışırken, her gün işe gitmek zorunda olan, hayat kurtarmak için yoğun uğraşlar veren müşterilerimize nasıl etki edebilirdik?

Bu konuda fedakârca çalışan bir ekibimiz vardı. Aslında şirketimizin bir grubu evlerinden çalışırken, bir gün bile evinden çalışma şansı bulamayan teknik servis ve satış ekiplerimiz müşterilerimizin yanlarında onlara destek olmak için hazırdı. Peki ya onlar bu motivasyonlarını nasıl koruyabildiler?

“Birlikte daha güçlüyüz” dedik ve sahada görev yapan arkadaşlarımızın sağlıklarını koruyabilmek için gerekli tüm tedbirleri almaya çalıştık. Süreçlerimizi gözden geçirip, daha hızlı çözümler geliştirmeye ve aksiyon almaya odaklandık. “Yaşam için Teknoloji”ye olan inanç daha çok hayata dokunabilme odağı ile birleşince kahramanlık hikâyemizi yazmaya başladık. Bu hikâyede aslında virüsün yeni dünyamıza olan etkilerinden daha çok stres, belirsizlik ve kaos vardı. Bir yanda solunum cihazına bağlı yatan ve hayata tutunmaya çalışan bir annenin hayat mücadelesi, hastane bahçesinde çaresizce annesinden haber bekleyen bir çocuğun yüzündeki mutsuzluk; bir yanda bir doktorun yüzündeki koruyucu maskesinin verdiği güvenle çalışma gayreti, diğer yanda ise servis ekibimizin solunum cihazının daha iyi hizmet verebilmesi için yaptığı bakımlar ve onarımlar sonrasındaki duyguları… Yorgun ama gururlu…

Pandeminin belirsizliklerinin biraz daha kontrol edilebilir olduğunu düşünmeye başladığımız anda bu defa bir deprem felaketiyle karşı karşıya kaldık. Göçük altında kalanların kurtarılmasında görev alan kahraman itfaiyecilerimizin zamanla yarışarak verdiği mücadeleye şahitlik ettik. Üstlerinde taşıdıkları koruyucu ekipmanlara olan güvenleri, yüzlerindeki maske ile durmaksızın enkaz altından bir canlıya daha ulaşma gayretleri bizi işlerimizi yaparken daha motive ediyor, böylelikle daha çok destek olabilecek çözümler geliştirmeye odaklanıyorduk. Ürünlerimizi güvenle kullanan her bir kahramanın yanında olabilmek ve bu güvenle onların işlerini tutkuyla yapabilmelerine destek olabilmek, yaşanan durumun üzüntüsünden, umutla bekleyişe ve kavuşmalara şahitlik etmenin gururunu yaşatıyordu.

Sonuç

Draeger Türkiye olarak deneyimlerimiz bize “Yaşam için Teknoloji”den aldığımız güç ile daha çok yaşama dokunabilmek için yapacak çok işimiz olduğunu gösterdi. Hiçbir zaman önceliğimiz yüksek koruma kapasitesine sahip maskelerimizi kendimiz için kullanmak olmadı. Biliyorduk ki daha çok ihtiyacı olanlar vardı. Belki tüm bunlar hayatımızda stresin neden olduğu derin izler bırakıyordu ancak biz büyük bir takımdık ve birbirimize güveniyorduk.

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi