Ekibinde çalışanları yönlendirmek, yöneticinin önemli görevlerinden biri. Peki, yönlendirmenin sorumluluğunu yüklediğimiz yöneticiyi kim yönlendirecek? İlk akla gelen “bağlı olduğu yönetici”. Ya da, “ekibindekilerin geribildirimleri”… Bunlar ne kadar yeterli acaba? Bir yönetici de, ekibini yönlendirirken ve hedeflerine ulaşmaya çabalarken, kendini engellenmiş ve çözümsüz hissedebilir.
Ekibinde çalışanları yönlendirmek, yöneticinin önemli görevlerinden biri. Peki, yönlendirmenin sorumluluğunu yüklediğimiz yöneticiyi kim yönlendirecek? İlk akla gelen “bağlı olduğu yönetici”. Ya da, “ekibindekilerin geribildirimleri”… Bunlar ne kadar yeterli acaba?
Bir yönetici de, ekibini yönlendirirken ve hedeflerine ulaşmaya çabalarken, kendini engellenmiş ve çözümsüz hissedebilir.
Kariyer hedefleri
“Doğru yerde miyim? Şirkette yeni fırsatlar yaratabilir miyim? Kendimi nasıl geliştirmeliyim?” Bunları üstleriyle paylaşmak isteyen kişi, değerli bir yöneticiyse, şu cevapla yetinmek zorunda kalabilir: “Benim yerime geçeceksin, tabii ki..” ya da “Başka yerde işin ne? Senden çok memnunuz”. Performansı yetersizse, zaten konuyu açma cesareti bile bulamayacaktır. Yöneticinin, çalıştığı kişilerden mesleki geleceğiyle ilgili yönlendirme alması hiç kolay değildir. Yöneticiyi kim yönlendirecek?
İlişkilerle ilgili sıkıntılar
Birlikte çalıştığı eşitleriyle ya da ekibinden biriyle, hatta üst yöneticisiyle sıkıntı yaşayan yönetici ne yapacak? Sorunlarını üstleriyle konuştuğunda çoğu kez, “Vay, bunu nasıl yapar?” şeklinde, yönlendirmeyle ilgisi olmayan, dedikodu boyutunda bir cevap alabilir ve kendini daha da çözümsüz hisseder. Yönetici “koç” rolünü üstlenerek, gerektiğinde çatışmayla yüzleşmektense kolay yolu seçer; bir başka deyişle kaygı alanından kaçınır, konfor alanında kalmayı tercih eder. Ya da yöneticiniz “Ben onunla görüşürüm” derse ne olacak? Kendinizi beceriksiz, laf taşıyan biri gibi hissedersiniz; ilişkiniz daha da zorlaşır ve güvenilirliğiniz sıfırlanır. Ya üstlerinizle bir sorun yaşıyorsanız, o zaman da, sabırlı bir insansa eşiniz yönlendirici rolünü üstlenir, ya da anneniz, babanız, arkadaşınız…Oysa yakınlarınızdan tarafsızlık beklemek hayaldir. Yöneticiyi kim yönlendirecek?
Yönetici, ekibini yönlendirirken ve hedeflerine ulaşmaya çabalarken kendini engellenmiş hissedebilir.
İş yaşamı/özel yaşam dengesi
Ailenize ve sosyal hayatınıza vakit ayıramadığınızdan yakınıyorsunuz. Evdekiler: “Biz!” diyor. Yöneticiniz: “Ben ve iş!!” Ekibinizdekiler, “Liderimiz aile ve iş dengesini kuramamış” diye düşünüyorlar. Yöneticiyi kim yönlendirecek?
Yöneticinin de yönlendirilmeye ihtiyacı vardır. Kurum ise yöneticiyi yönlendirmekte ve geribildirim sağlamakta zorluklar yaşar. Aşırı titizliğiyle hayatı insanlara zehir eden ya da ekip çalışmasına burun kıvıran bir yönetici düşünün. Ekipten ayrılanlar onu hedef gösteriyorlar. Eşitleri de onunla çalışmaktansa ölmeyi yeğliyor. Yöneticinin tutturduğu hedef rakamları ise yüksek, teknik bilgisi mükemmel. Ne var ki kişilerin ne yaptığı kadar nasıl yaptığı profesyonellik ve yetkinlik düzeylerini belirler. Sorunları görmezden gelebilir miyiz? Yoksa bu kişiden kurtulmaya mı bakacağız? Bir süre problemin düzelmesi beklenir. Oysa hiçbir sorun kendi kendine çözülmediği gibi aksine giderek ağırlaşır. Sonra da, yönetici ya ayrılmak zorunda kalır ya da buna zorlanır.
Yeni nesil yöneticilerin yaşadığı bu tür sorunların ciddi maddi kayıplara yol açtığı görülüyor ve “Yönetici Koçluğu” bu ihtiyaçtan doğuyor. İlişkilerde çözümsüzlükten bunalmış ya da daha iyi bir yönetici olmak için çabalayan yöneticiler, kurum dışından verilen bu hizmeti ya kendileri alıyor ya da şirketler buna önayak oluyor. Şirketlerde için için yaşanan ve kurum düzenini kemiren sorunlarla başaçıkmak için “koçluk” artık en köklü çözüm oluyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *