“Onsekizinci yüzyılda Jeremy Bentham, kurumsal politikaların amacının toplumdaki mutluluk ortalamasını yükseltmek olduğunu savunmuştu. İktisat bilimi de bu ilkeden hareketle insanlara yarar ve mutluluk sağlama ekseninde şekillendi. Oysa günümüzde yapılan araştırmalar gayrisafi yurtiçi hâsılanın (GSYİH) refahı belirleyici bir etken olmadığını kantılamış bulunuyor. İkinci Dünya Savaşından sonra Batı Dünyasında GSYİH büyük sıçramalarla arttı, ancak insanların mutluluğunda hiçbir artış kaydedilmedi. Ekonomik koşulların mutluluğa katkılarını anlamak için, daha fazla psikoloji bilmemiz gerektiği anlaşılıyor.”
Onsekizinci yüzyılda Jeremy Bentham, kurumsal politikaların amacının toplumdaki mutluluk ortalamasını yükseltmek olduğunu savunmuştu. İktisat bilimi de bu ilkeden hareketle insanlara yarar ve mutluluk sağlama ekseninde şekillendi. Oysa günümüzde yapılan araştırmalar gayrisafi yurtiçi hâsılanın (GSYİH) refahı belirleyici bir etken olmadığını kantılamış bulunuyor. İkinci Dünya Savaşından sonra Batı Dünyasında GSYİH büyük sıçramalarla arttı, ancak insanların mutluluğunda hiçbir artış kaydedilmedi. Ekonomik koşulların mutluluğa katkılarını anlamak için, daha fazla psikoloji bilmemiz gerektiği anlaşılıyor.
İnsanın Mutluluk Halleri
Son yirmi yılda, duyguların öneminin anlaşılması da mutluluk kavramına yaklaşımları önemli ölçüde değiştirdi. Hiç kuşkusuz insanların ruh halleri ve duyguları günden güne ve durumdan duruma değişir. 1000 Texaslı çalışan kadın üzerinde yapılan bir çalışma bu konuya odaklanıyor. Deneklerin gün boyu ne yaptıkları, kiminle beraber oldukları, kendilerini nasıl hissettikleri incelenmiş. Aşağıdaki tablolar Texaslı kadınların en çok hoşlandıkları faaliyetleri ve birlikte olmaktan en çok mutluluk duydukları kişileri gösteriyor:
FAALİYET | MUTLULUK ENDEKSİ |
Cinsellik | 4.7 |
İş sonrasında arkadaşlarla buluşma | 4.1 |
Yemek yeme | 4.0 |
Spor yapma | 3.8 |
Dua etme | 3.8 |
İşyerinde arkadaşlarla sohbet etme | 3.8 |
TV izleme | 3.6 |
Şekerleme yapma | 3.3 |
Yemek pişirme | 3.2 |
Alış veriş yapma | 3.2 |
Ev işi ve çocuk bakımı | 3.0 |
İşten eve dönüş | 2.8 |
İş | 2.7 |
İşe gitme | 2.0 |
Wisconsin Üniversitesi psikologlarından Richard Davidson’ın araştırmaları, sol beyninde daha fazla faaliyet görülen kişilerin, daha fazla olumlu duygu ve olumlu anılara sahip ve daha güleryüzlü olduklarını göstermiş. Beyinlerinin sağ yarımküresinde daha fazla faaliyet saptanan kişiler ise olumsuz duygular saçıyor, daha asık suratlı oluyormuş. Ayrıca sol beyninde yüksek faaliyet görülen mutlu kişilerin, kendilerine enjekte edilen grip virüsüne rağmen gribe yakalanmadığı belirlenmiş.
BİRLİKTE OLMAKTAN MUTLULUK DUYULAN KİŞİ | ORTALAMA MUTLULUK |
Arkadaşlar | 3.3 |
Anne baba ve akrabalar | 3.0 |
Eş | 2.8 |
Çocuklar | 2.7 |
İş arkadaşları | 2.6 |
Müşteriler | 2.4 |
Yalnız olmak | 2.2 |
Patron/yönetici | 2.0 |
Sol Beyni Faal Olanlar Daha mı Zengin?
İnsanlar olanakları elverdiğince mutlu olmak ister. Ancak araştırmalar, temel ihtiyaçları karşılayacak bir gelir elde ettikten sonra, mutluluğun başka nedenlerden kaynaklandığını göstermektedir. Ünlü İngiliz ekonomist Layard’a göre, mutluluğu içinde yaşanan toplumun özellikleri belirler. Başkalarında olduğunu gördüğümüz şeylere sahip olursak mutlu olacağımızı düşünürüz. Birçok şeyi başka insanlarda olduğu için isteriz. Eğitim düzeyimiz ve değerlerimiz de mutluluk ölçütlerimizi şekillendirir. Çoğu zaman “küçük bir ev, çevresindeki evler de küçükse ihtiyacımızı karşılamaya yeter. Ancak yanında yükselen bir saray yavrusu, aynı evi bir klubeye dönüştürür”.
Batılılar son 50 yılda daha da zenginleştiler, daha çok tatile çıkıyor, daha uzun yaşıyorlar, sağlıkları daha iyi, ancak daha mutlu olamadılar. 1970’lerin başında Gallup tarafından ABD’de yapılan bir araştırma, 1950’lerin savaş sonrası döneminde “çok mutlu olduğunu söyleyenlerin” sayısında büyük artış olduğunu, 1960’lardan sonra ABD’de GSYİH artışı olağanüstü boyutlara vardığı halde, mutluluk oranının sabit kaldığını göstermiş. Japonya örneği de farklı değil. Kişi başı gelirdeki altı katı artış, Japonların mutluluğunu artırmaya yetmemiş. Avrupa kıtasında da bulgular aynı.
Mutlulukla gelir arasında doğrudan bir ilişki olduğuna ilişkin yaygın bir kanı vardır. Oysa dünya ülkelerine bakıldığında, kişi başı yıllık geliri 15,000 $’ı geçen ülkelerde artık mutluluğun gelirden bağımsız hale geldiği açıkça görülmektedir. Gelirin mutlulukla bağlantılı olduğu ülkeler ekmeğini taştan çıkaran yoksul ülkelerdir.
Sonuç
Ekonomik gelişmeyi ve kazancı kutsallaştırmanın insanlara mutluluk getirmediği ortada… Maddi refahla mutluluk ilişkisinin optimal bir düzeyi var. Onun ötesinde mutluluğun kaynağı, insanların zihninde, yüreğinde, değerlerinde, dünyaya bakışlarında ve ilişkilerinde gizli…
Kaynak:
- Layard, Richard, “Happiness: Has Social Science a Clue?” Lionel Robbins Memorial Lectures, delivered 3-5 March 2003, London School of Economics, http://cep.lse.ac.uk/events/lectures/
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir