Doğru Patronu Bulmak Mutluluktur

Doğru Patronu Bulmak Mutluluktur

Bu makalede , iş yerinde mutluluğun kaynağının patron ile olan iyi ilişki olmasını ve doğru patronu bulmaktaki süreci ayrıntılarıyla inceleyip yol gösterici bir rol izliyor.

Uzun yıllardır çalışıyorum. Geriye doğru baktığımda üç kez gerçekten mutlu ve başarılı olduğum işlerde çalışmışım. Çok şanslı olmalıyım ki, iki yıl önce, “Ben işyerinde mutluluk bakımından payıma düşeni fazlasıyla yaşadım. Artık memnun olmak yeterli” diye düşünürken, tekrar gerçekten mutlu ve başarılı olabileceğim bir iş fırsatı yakaladım.

İşyerinde mutluluğun elbette çok fazla parametresi var. “Ben bu mutlu üç işyerimde en çok hangi sebeple mutluydum?” diye kendime sorduğumda, eskiden şu açıklamaları yapardım:

  • İlk işyerimde çok şey öğrendiğim için,
  • İkincisinde yöneticimle çok iyi anlaştığım için,
  • Üçüncüsünde çok iyi bir ekip olduğumuz için.

Tabii bütün bunlar olurken, iş hayatı adını verdiğimiz zorlu ve uzun parkurda ilerlemeye çalışan ve “profesyonel” olmak isteyen henüz genç bir çalışandım. Belki üçüncü mutlu işim hariç. Oradayken artık 30’lu yaşlarımdaydım. Ama bugün baktığımda görüyorum ki, o yaşlarda bile hala profesyonel olmak için çok yolum varmış. Bugün 50 yaşımdayım ve aynı soruyu tekrar sorduğumda, aslında üç mutlu işyerimin ortak bir noktası olduğunu görebiliyorum: Patronumla iyi bir ilişkim olması.

Bir önceki işyerimde kendi seçtiğim patron değişip yeni bir patronla çalışmam gerekti. Profesyonellik gereği ilişkiyi olumluya çevirebilme ihtimalini gözeterek konuya nötr yaklaştım ama giderek bunun mümkün olamayacağını fark ettim ve kendi kendime bir söz verdim: Doğru patronu buluncaya kadar çalışmaya başlamayacaktım! Artık tecrübe, yaş, kendini bilme bakımından böyle bir konuma ve lükse sahiptim.

Kariyer danışmanlığı yapan The Muse adlı bir şirketin geçenlerde yaptığı bir araştırmanın sonucunda, katılımcıların yüzde 60’ının “patronumla daha iyi bir ilişkim olsa işyerimde daha verimli olurdum”, yüzde 70’inin ise “patronumla daha iyi bir ilişkim olsa daha mutlu olurdum” dediğini okudum.

Bize uygun olmayan bir patronla kuracağımız kötü bir ilişki hayatımızın her alanını düşündüğümüzden daha fazla etkiliyor. Bazen de iyi başlayan ilişkimiz zaman içinde tatsızlaşabiliyor, araya mesafe girebiliyor veya kafamızı karıştıran bir meseleye dönüşebiliyor. Koçluk çalışmalarımda tanıdığım pek çok insan, iş hayatlarının tatmin edici olmamasının nedenini buna bağlıyor.

Elbette yöneticinizle ilişkinizi geliştirmek için yapabileceğiniz şeyler var ama bunu başka bir yazıya bırakıp, doğru patronu bulma konusuna eğilelim.

Doğru patronu bulmak

Doğru patronu bulma süreci, kendini doğru tanımakla başlar. Bunun için aşağıdaki sorular size ilham verebilir.

  • Nasıl biriyle çalışmak istiyorum?
  • Patronumla nasıl bir ilişkim olmasını istiyorum?
  • Hangi durumlarda ve ne şekilde takdir edilmekten mutlu oluyorum?
  • Hata yaptığımda bunun bana ne şekilde bildirilmesini istiyorum?
  • Yakın gözetim altında çalışmayı mı seviyorum, yoksa sadece ihtiyaç duyduğumda başvurabileceğim birini mi istiyorum?
  • Patronumun rastgele fikrimi sorması mı hoşuma gidiyor, haftalık toplantılarda düşüncelerimi daha organize bir şekilde ifade etmek mi?

Bu sorularla yetinmeyin. Kendi sorularınızı üretin. Bunun için geçmiş iş ilişkilerinizde en çok neyin kendinizi iyi hissetmenizi sağladığını, neyin size heyecan ve enerji verdiğini düşünmek ve bu olguları puanlamak iyi bir başlangıç olabilir. Sorularınıza vereceğiniz cevaplar hem sizin bir patrondan neler beklediğinizi, hem de nasıl bir patron aradığınızı netleştirmenize yardım edecektir. İş görüşmelerinize başlamadan önce işyerinde mutlu ve verimli olmanızı sağlayacak en önemli konuları belirleyin ve görüşmelerinizde bu soruların cevaplarını arayın. Unutmayın, doğru eşleşme uzun, verimli ve tatmin edici bir ortaklığın başlangıcı olacak.

Ben kendim için “bilgime ve tecrübeme saygı duyulmasını, kritik konularda ne düşündüğümüzü birbirimizle samimiyetle paylaşarak birlikte doğru karara varabilmeyi, şirketin bugününü ve geleceğini birlikte şekillendirebilmeyi, performansımla ilgili açık, net ve samimi geri bildirim alabilmeyi ve iş alanımla ilgili belirli bir özgürlüğe sahip olmayı” belirlemiş ve toplamda on saat süren iş görüşmelerimizde bunları açık açık ifade etmiştim. Sonuç: İki yıldır huzurlu, motive ve mutlu bir iş hayatım var. Birlikte çok şey başardık ve daha dün kontrol ettim, iki taraf da çok iyi bir iş ilişkimiz olduğunu düşünüyor J

Yurtdışından gerçek bir örnek

Konuyu sizinle gerçek hayattan bir kesit daha paylaşarak pekiştirmek istiyorum. Geçen hafta patronum ve yönetimden bazı arkadaşlarımla birlikte The Gazzelles isimli şirketin kurucusu, Mastering the Rockefeller Habits, The Greatest Business Decisions of All Times ve Scaling Up kitaplarının yazarı Verne Harnish’in verdiği bir eğitime katıldık. Eğitim boyunca pek çok hikaye anlattı. Biri bizim konumuza iyi bir örnek:

Verne’ün uzun yıllardır birlikte çalıştığı pazarlama yöneticisi ikinci hamileliğinde uzun bir ara vermek isteyince acilen bu önemli role uygun birini bulması gerekmiş. Tam o sıralarda sosyal hayattan tanıdığı ve geçmişte işle ilgili paylaşımlarda bulunduğu, fikirlerini ve yaklaşımlarını beğendiği başarılı bir profesyonel olan Debra ile karşılaşmış ve Debra işini değiştirmek istediğinden söz etmiş. Verne, Debra’nın doğru kişi olabileceğini düşünerek heyecanlansa da, profesyonel hayatı boyunca doğru eşleşmenin önemini çok iyi anlamış biri olarak arkadaşına, birlikte çalışmak istediği kişiden neler beklediğini, onu nasıl tarif edebileceğini sormuş. Verne sürekli seyahat eden, şirkette çok az zaman geçirebilen, zamanını ve enerjisini eğitimlere, koçluk çalışmalarına, okumaya ve yazmaya ayıran biriyken, Debra sürekli etrafta olan, sorunla karşılaştığında danışabileceği, her zaman desteğini hissedebileceği bir “patron” tarif etmiş. Tarif edilen kişinin kendisinin tam tersi olduğunu fark eden Verne “birlikte çalışmamız tam bir felaket olur Debra. Üstelik arkadaşlığımız da bozulur” diyerek iki tarafı da sıkıntılı bir süreçten korumuş.

Sonuç

İlişkilerimiz bizi etkilediği için, bizimle ilgili tüm alanları da etkiliyor. Yıllar önce okuduğum bir makaleden aklımda kaldığı gibi: Hayattaki en önemli iki şey iş ve eş imiş ve en az birinin doğru olması şartmış.

İkisinin de doğru olmasını dilerim.

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi