Türkiye’den Araştırma Sonuçları

Türkiye Etik Değerler Merkezi (TEDMER) ülkemizde etik değerleri güçlendirmek için çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Yaptırdığı Türk İşgücünün İş Etiğine Yaklaşımı araştırması, 12 ilde çeşitli büyüklükteki işyerlerinde çalışanlarla yapılan görüşmelere dayanıyor. Katılımcıların % 69,5’u işyerlerinin genel olarak etik kurallara uyduğunu, % 51’i ise gelecek yıllarda etikle ilgili konuların daha da önem kazanacağını düşünüyor. Türkiye’de şirketlerin % 36’sının, yazılı, % 29’unun sözlü etik standartlara sahip olduğu anlaşılıyor. Çalışanlara etik eğitimi veren şirketlerin oranı ise % 23, eğitim alanların % 82’si böyle bir eğitimin yararları üzerinde birleşiyorlar.İşyerinde önemsenen etik davranışlar daha çok yasalarca suç sayılan eylemlerle ilgili: Hırsızlık, sahtekarlık, vergi ve diğer ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemek, rüşvet gibi. Buna karşılık 2003’te ABD’de yapılan benzer bir araştırmada, başkalarının haklarına ya da çalışma düzenine zarar veren davranışlar ahlaka aykırı olarak vurgulanmakta: Taciz ve küçük düşürücü davranış (% 21), çalıştığı süreyi yanıltarak bildirmek (20%), yalan söylemek (19%), bilgi saklamak (18%). Etik davranış tanımındaki bu fark, Türk çalışanlarda iş etiğinin henüz bireysel çalışma davranışına inmediği biçiminde yorumlanabilir.

Türkiye Etik Değerler Merkezi (TEDMER) ülkemizde etik değerleri güçlendirmek için çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Yaptırdığı Türk İşgücünün İş Etiğine Yaklaşımı araştırması, 12 ilde çeşitli büyüklükteki işyerlerinde çalışanlarla yapılan görüşmelere dayanıyor. 

Katılımcıların %69,5’u işyerlerinin genel olarak etik kurallara uyduğunu, % 51’i ise gelecek yıllarda etikle ilgili konuların daha da önem kazanacağını düşünüyor. Türkiye’de şirketlerin %36’sının, yazılı, %29’unun sözlü etik standartlara sahip olduğu anlaşılıyor. Çalışanlara etik eğitimi veren şirketlerin oranı ise %23; eğitim alanların %82’si böyle bir eğitimin yararları üzerinde birleşiyorlar. 

İşyerinde önemsenen etik davranışlar daha çok yasalarca suç sayılan eylemlerle ilgili: Hırsızlık, sahtekarlık, vergi ve diğer ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemek, rüşvet gibi. Buna karşılık 2003’te ABD’de yapılan benzer bir araştırmada, başkalarının haklarına ya da çalışma düzenine zarar veren davranışlar ahlaka aykırı olarak vurgulanmakta: Taciz ve küçük düşürücü davranış (% 21), çalıştığı süreyi yanıltarak bildirmek (%20), yalan söylemek (%19), bilgi saklamak (%18). Etik davranış tanımındaki bu fark, Türk çalışanlarda iş etiğinin henüz bireysel çalışma davranışına inmediği biçiminde yorumlanabilir. 

Etik mi, namus mu?

Araştırmanın en ilgi çekici bulgularından biri, “Daha önce etik kavramını duydunuz mu?” sorusuna verilen %64 “evet”, %36 “hayır” cevabı. Etik konusunda bilgili olduğunu düşünenlerin oranı ise, birinci soruya “Evet” cevabı veren %64’ün yarısı (%55). 

Soru “etik” olarak değil de “ahlak” hatta “namus” olarak sorulsaydı, aynı yanıtlar alınır mıydı? Etik yabancı bir sözcük ve Türk kültürünün yeni tanıştığı bir kavram. Bilgi sahibi kişi oranının düşüklüğü, kavramın içinin doldurulamadığını gösteriyor. Oysa “namus” kavramının izlerini Anadolu kültüründe hala sürebiliriz. Bugün hala kullandığımız, “İşim namusumdur”, “Söz, namus” gibi deyimler, Türk toplumunun etik değerlere hiç de yabancı olmadığının göstergesi. Son 10-15 yılda hızlı dönüşümün değerlerde kaymalara ve belirsizliklere neden olduğu, farklı referans sistemlerinin ortaya çıktığı, bunun sonucunda kavram kargaşasının yaşandığı söylenebilir.

Etik davranışlar ve güven konusunda, TESEV’in 2001 tarihli Türkiye Yolsuzluk Araştırması sonuçları da TEDMER araştırmasını destekliyor. Türk halkının kurumlara duyduğu güven yüzde 50’nin altında ve meslek gruplarının dürüstlüğü konusunda da değer yargıları pek olumlu değil. Vatandaşların bazen hakları olan bir hizmetten yararlanırken aksayan işlerini hızlandırmak için, bazen de yasal hakları olmayan işlerini yaptırmak amacıyla kuraldışı ödemeler yaptığı görülüyor. 

Güven ve etik

İki araştırmanın sonuçları, 65 ülkede yürütülen Değerler Araştırması‘nın TESEV tarafından elde edilen 1990 ve 1997 Türkiye bulgularını akla getiriyor: Türk toplumu birbirine güvenmiyor. 1990 yılında % 10 olan güven oranı, 1997’de % 7’ye kadar inmiş.

İki araştırma da toplumda güven ortamını sarsan ve etik değer ve davranışların özendiriciliğini yıpratan bazı gerçeklere ışık tutuyor. Kader birliği ettiği bir toplumun insanlarına güvenmeyen kişinin, onların haklarını göz önüne alarak adil ve eşitlikçi davranması, etik kurallara uygun davranmasını beklemek iyimserlik olur. Etik ilkelere uygun işleyen bir toplum ve iş dünyası için, andığımız araştırma bulgularından alınacak dersler var.

Kaynak:

  1. “Türk İşgücünün İş Etiğine Yaklaşımı”, www.tedmer.org/arastirma
  2. Esmer, Yılmaz. 1999. Devrim, Evrim, Statuko: Türkiye’de Sosyal, Siyasal, Ekonomik Değerler. Istanbul: TESEV.
  3. TESEV Yolsuzluk Araştırması. 2001. Haz: F. Adaman, A. Çarkoğlu, B. Şenatalar, www.canaktan.org/…/yolsuzlukla-mucadele-stratejileri/

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi