Toplumda olduğu gibi işletmelerde de çalışanlar ve yöneticiler ruh sağlığı sorunları yaşar. Psiko-patolojilerin iş yaşamında tanılanmasının gecikmesi ve tedavi süreçlerinin doğru zamanda başlatılamaması, duygusal, düşünsel ve davranışsal üç temel konunun iş yaşamını etkilemesi sorununu beraberinde getirir. Üç fonksiyon düzeyinde de, doz ve zaman açısından uygun tepki düzeyi oluşamaz.
Toplumda olduğu gibi işletmelerde de çalışanlar ve yöneticiler ruh sağlığı sorunları yaşar. Psiko-patolojilerin iş yaşamında tanılanmasının gecikmesi ve tedavi süreçlerinin doğru zamanda başlatılamaması; duygusal, düşünsel ve davranışsal üç temel konunun iş yaşamını etkilemesi sorununu beraberinde getirir. Üç fonksiyon düzeyinde de, doz ve zaman açısından uygun tepki düzeyi oluşamaz.
Tanı gecikmesine, durumun stresli iş ortamı veya rekabete bağlı yorumlanma şanssızlığı neden olabilir. Duygu durumunda dalgalanmalar ve yaşantı ile uyumsuz tepkiler, düşüncede entegrasyon bozulması, eylemlerin neden ve sonuçlarını değerlendirme yetisinde hasar, davranışlarda isteme ve istediğini yapabilme kaybı oluşur. Bu kişileri ayırt etme sorunu tüm taraflar için rutin işlerden karar gerektirenlere kadar riski arttırır. Ruh sağlığı bozukluğu işe alımda ve çalışma hayatı içinde iki ayrı boyutta değerlendirilir. Bir yönü ruh sağlığı bozuk ve özürlü olan kişinin işe alınmasını içeren düzenlemelerdir. Diğeri iş yaşamı başlangıcında hastalık ve/veya belirtileri yokken çalışma yılları içerisinde bu rahatsızlıkların ortaya çıkmasıdır. Yetişkin nüfusun ortalama olarak %20’si hayatının herhangi bir döneminde ruh sağlığı sorunu yaşar.
Avrupa’da çalışan nüfusta ruhsal hastalık görülme oranı 1/6 ile 1/3 arasında değişmektedir. Bu oran içinde yer alan hastalıklar üç kategoride görülür. İlki uyku bozuklukları, yorgunluk, tükenmişlik, huzursuzluk ve endişedir. Bu sorunlar yukarıda söz ettiğimiz şekilde kişinin etkin biçimde görevlerini yapabilme yetisini etkiler. İkinci grup doğası gereği şiddeti ve süresi uzun olan depresyon, kaygı veya ikisinin karışımıdır. Üçüncü grupta ise hospitalize olma gereği olan şizofreni, bipolar bozukluk gibi ağır ruhsal hastalıklar yer alır. İş performansı değil, iş yerine geliş bile engellenir1.
İş Yeri Sağlığı Geliştirme Programı Avrupa İletişim Ağı 2007, Lüksemburg Deklarasyonu ile işveren, çalışan ve toplum işbirliği içinde çalışan sağlığını ve refahını geliştirmek adına ortak hareket etme kararını ve ölçütlerini tanımlamıştır1.
Kanada’nın çalışan nüfusunun yaklaşık olarak 1/4’ünde görülen ruh sağlığı problemi veya hastalığı; işe devamsızlık, boy göstermek (‘presenteeism’ işe gelmek ancak iş rollerini layıkıyla yerine getirmeden günü tamamlamak) ve iş terkine (turnover) sebep olmaktadır. Kanada’daki kısa/uzun iş göremezlik halinin %30’unun ruh sağlığı sorunları ve hastalıkları nedeniyle olduğu saptanmıştır. Bu hastalıkların yıllık ekonomideki kaybı 51 milyar dolardır. Ayrıca 20 milyar dolarlık kayıp da iş yerindeki iş kaybından oluşmuştur2.
Özürlülük tanımı ve istihdamı
Toplum kendi içindeki özürlülerle nasıl bir organik bağ kuracak? Onları dışlayacak mı, yoksa bir biçimde içine alacak yollar arayacak mı? Bu ikilemde ruhsal hastalığın türü ve şiddeti en önemli değişkenlerdendir. Kanunda özürlü; doğuştan veya sonradan bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan ve korunma, bakım ya da rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi olarak tanımlanır3. Bu kişiler iş kanununda özürlü çalıştırma yönetmeliğine göre değerlendirilir. İş yerlerindeki işçi sayısı 50 ya da daha fazlaysa; %3 oranında özürlü çalıştırma yükümlülüğü bulunmaktadır4. Ancak iş başvuru formunda özür nedeni ve kaynağı sorulmakta, genellikle çalışmaya çok az engel oluşturan fiziksel uzuv kayıpları veya iç hastalıkları nedeniyle özürlülük raporu olanlar işe alınma açısından şanslı olmaktadır. Çalışırken ruh sağlığı bozulanlar Özürlü Sağlık Kurulu’ndan özürlü raporu alabilirlerse bu özürlülüklerin ortadan kalkması durumunda, aynı pozisyon hala açıksa kanunen işe alınmaları zorunludur. Pozisyon açık değilse bile açılması durumunda bu kişilere öncelik verilmesini istenir4.

Ruh sağlığı hizmetlerinin finansmanı
Ruh sağlığı hizmetlerinin finansmanı tüm dünyada çok büyük kaynak tüketmektedir. Araştırmalar, ruhsal hastalıkların işe devamsızlık, erken ölüm gibi sonuçlarının toplam maliyeti çok artırdığını göstermiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 2000 yılı bildirimine göre Avrupa Birliği ülkelerinde yurtiçi hâsılanın %3-4’ü ruh sağlığı hizmetlerinin finansmanına ayrılmalıdır.
İş yerinde ekonomik kayıplara yol açan dolaylı maliyetler incelendiğinde, ruhsal rahatsızlıklar diğer sağlık sorunlarını geride bırakarak sıralamada birinci gelmiştir. Genel rahatsızlıklardan en öne çıkan %14 ile bel ve sırt rahatsızlıkları, %10 ile uyuşturucu, astım, alerji ve sigara kullanımı iken ruhsal sorunların dolaylı etki oranı %31 olarak saptanmıştır5.
Örneğin Fransa’da 2000 yılında depresyon sebebiyle 31,9 milyon gün işe devamsızlık olmuştur. Ayrıca çalışma performansının azalmasının, devamsızlıktan beş kat fazla mali kayba sebep olduğu tahmin edilmektedir. Ağır ruhsal bozukluklarda, aileden en az bir kişi hastayla ilgilenmek zorunda kaldığından üretime katılamamakta, bazen de bir sağlık çalışanının tüm mesaisi bir hastaya harcanmaktadır6.
Kamu maliyesi açısından bakıldığında, ruh sağlığı hizmetleri diğer sağlık alanlarından farklı olarak, daha çok sağlık sistemi dışından finanse edilmektedir. İş kaybı, işe devamsızlık, hastalık izinleri, çalışamama, işsizlik sigortası, düşük performansla çalışma, erken emeklilik, bakım ücretleri ağır ruhsal hastalıkların maliyetinin %60-80’ini oluşturmaktadır. Sağlık ekonomisinde kaynaklar her zaman sınırlıdır. Bu sebeple kıt kaynakların en etkili şekilde kullanılması gerekir.
Ülkemizde durum
Sağlık alanında en az strateji geliştirilen alan ruh sağlığıdır. Türkiye’de nüfusun 15-55 yaş grubundaki hastalık dağılımında depresyon ve kaygı bozukluğu tanısı en yaygın hastalıklardandır ve ilk beşte yer alır. Ülkemizde ruh sağlığına toplam sağlık bütçesinin %1’inden daha az pay ayrıldığı tahmin edilmektedir.
Dünya genelinde 100.000 kişiye düşen psikiyatri uzmanı sayısı 4, Avrupa Birliği ülkelerinde 9 iken, Türkiye’de bu oran 1.6’dır. Hasta başına düşen klinik psikolog ve sağlık psikoloğu oranı konusunda ise hiçbir veri yoktur. Psikiyatri alanında çalışan hemşire oranı100 binde 3, psikolog100 binde 1’dir7. AB ülkelerinden Avustralya’da 100 bin kişiye düşen psikolog sayısı 63, Finlandiya ise 47 ile 2. en yüksektir6.
Hekim ve psikolog olmayan ve formel hiçbir eğitimi olmayan kerameti kendinden menkul bazı kişiler, terapist ve halkın ruhsal sorunlarının tedavisinde umut tacirliği yapmakta, ciddi etik ihlallere, hatalı tıbbi sonuçlara yol açmakta, kişiye ve topluma zarar verebilmektedir. Bazen kurum İK çalışanları ehil olma düzeylerini irdelemeden bu işbirliklerinin yapılmasında rol oynayabilmektedir. Bu konuda engelleyici çalışmalar yapılması gereklidir. Tabipler Odası, Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Sağlıkta Sosyal Bilimler Derneği gibi meslek kuruluşları bu ve benzeri çalışmaları izlemeli ve raporlamalıdırlar. Formel eğitimi ve mesleki uzmanlığı olmayan bu kişiler men edici uygulamalara tabi tutulmalıdırlar.
İK fonksiyonları
İnsan Kaynakları’nın başlangıcı olarak, 19. yüzyılın sonlarında NCR Corporation’un hızla büyümesi ve personel ilişkilerini yönetmek üzere ayrı bir ofisin kurulması gösterilir. Çalışan seçimi ve ödemelerinden başlayan örgütlenme, iş verimliliğini artıracak çalışmalarla sürdürülmüştür. Bugün beklenenlerin sınırları çok genişlemiştir. Kurumlar çalışanların ve ailelerinin sağlıklarını geliştirici, önleyici ve tedavi edici hizmetler sunmaktadır.

Türkiye’de yeterli ruh sağlığı yasasının olmaması ve ilişkili düzenlemelerin belirsizliği çalışan ruh sağlığı için güvenli ortamın oluşmasına imkan vermez. Bu sebeple ülkemizde de, İK’nın çalışan ruh sağlığını koruyucu, geliştirici ve tedavi edici projelerde rol alması beklenir. Kurumlar, toplum ruh sağlığının önemi, ruh sağlığı ile ilgili kavramlar ve ruh sağlığı hizmetini nasıl alabilecekleri yönünde yeterli bilgiye sahip değildir.
Bu açıdan kurumlara ve İK yönetimine şu önerilerde bulunabiliriz:
- Çalışanlarını birinci basamak sağlık hizmetlerinden haberdar etmek ve bu hizmetlerden yararlanmalarını sağlamak,
- Kurum içinde ruh sağlığı eğitim projelerine yer vermek,
- Kurum dışında yürütülen bu nitelikteki kampanyalara sponsor olmak,
- Ruhsal hastalıkların damgalanarak çalışanın itibarını zedelemesini önlemek,
- Çalışan ailelerine bu konuda eğitim ve destek veren projeler düzenlemek,
- Ulusal sağlık projelerinin entegrasyonu için yetkili sağlık kurumları ile işbirliği oluşturmak.
Kurumlar konunun iş yeri ve çalışan için önemini, hukuki düzenlemelerin yetersizliğini, hem çalışana, hem de işverene getirdiği mali yükleri göz önünde tutmalıdır. Bu çerçevede İK bölümlerinde bir gündem oluşturmaları ve çözüm arayışlarına gitmelerinin yararlı olacağı kanısındayız.
Ruhsal bozuklukların, hastalığa bağlı kayıplarda yıl olarak (DALYs= Disability Adjusted Life Years) 1990’da %10.5 yük getirdiği, 2000 yılında ise bu oranın %12.3’e ulaştığı, 2020 yılına kadar yaklaşık %15 oranında bir yük getireceği tahmin edilmektedir (DSÖ 2001 Raporu).
Kaynaklar:
- Dünya Sağlık Örgütü Avrupa 2010 konferansı bildiri kitabı: Mental health and
- well-being at the workplace protection and inclusion in challenging times. [İnternet] Uygun erişim: http :// www. euro. who.int/__data/ assets/pdf_file/ 0018/ 124047/ e94345.pdf
- Making the Case for Investing in Mental Health in Canada. [İnternet] Uygun erişim: http://www.mentalhealthcommission.ca/English/document/5210/making-case-investing-mental-health-canada-backgrounder-key-facts
- 5378 Sayılı Özürlüler (Engelliler) Kanunu [İnternet] Uygun erişim: http: // www. mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5378.pdf
- 4857 Sayılı İş Kanunu [İnternet] Uygun erişim: http :// www. iskanunu.com/ images/dokuman/4857-sayili-is-kanunu-guncel-tam-metin-2012.pdf
- Innerworkings: A look at mental health in today’s workplace. (2007). [İnternet] Uygun erişim: http :/ / www. workplacementalhealth.org / employer _resources / 26739AZSurveyReport.pdf
- Baltaş, Z. Sağlık Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi; 1999.
- T.C. Sağlık Bakanlığı Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı (2011-2023). Ankara; 2011 ISBN: 978-975-590-391-0

Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *