Bu yazıda, medyada da son zamanlarda çok sık karşılaştığımız liderlik yetkinlikleri açısından kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıklara değinilmiştir. Başarılı devlet başkanları arasında kadınları görebiliyorken, askeriyenin üst sevilyelerinde görevli ve yetkili çok kadın lider göremiyoruz. Buna sebep olan cinsiyet önyargları, beklentiler hakkında tartışmalardan bahsedilmiştir.
DEVAMINI OKU“Amazon’un radikal ve tedirgin edici uygulaması duyulduğunda sadece Amazon çalışanları değil, tüm insan kaynakları profesyonelleri, yöneticileri ve danışmanları da şok olmuşlardı. Bu uygulamaya göre, depo çalışanları şirketten ayrılmaya karar verdiklerinde 5,000 dolar tutarında bir prim almaya hak kazanıyorlardı.Bu uygulamanın detaylarını bir tarafa bırakırsak, çalışan mutluluğunun insan kaynaklarına birimlerine bırakılmayacak düzeyde stratejik bir yönetim kararı olduğunu gerçeği ile karşı karşıya kalırız. En azından, bunun Amazon için böyle olduğunu kabul etmemiz gerekir. Kaldı ki Netflix, Zappos gibi şirketlerin de benzer uygulamaları benimsediğini hatırlatalım.”
DEVAMINI OKUİnovasyonun hayata geçmesinde önemli bir etmen inançtır. Steve Jobs da ekibine verdiği inançla ve desteklerle onların inovasyon sınırlarını genişletmiştir, bunun sonucunda kurumda da inovasyon değerini yaratmıştır. Onun liderlik özellikleri sayesinde “inovasyon”, “dijital”, “strateji” ve “değer” kavramları arasındaki “noktaları birleştirmede” bize örnek olmuştur.
DEVAMINI OKUÇalışanlar olduğu sürece liderlerde söz konusu olacaktır. Ancak bu liderlerin iyi ve kötü olarak ayrılması kaçınılmazdır. Kötü liderlik tanımlanırken bazı terimlere yer verilmektedir. Yıkıcı liderlik bu kavramlardan birisidir. Yıkıcı liderlik olumsuz ise dört türe ayrılmaktadır. Bunları ifade edecek olursak Yanıltıcı lider kendi ihtiyaçlarına odaklıdır. Paranoid lider diğerlerinin niyetini sorgular, onlara karşı aşırı güvensizlik duyar. Sosyopatik lider aşırı antisosyaldir, diğerlerinin haklarını sürekli ihlal eder ve başkalarını incitip incitmediğini önemsemez. Narsisistik lider değişime dirençlidir, her şeyi en iyi kendisinin bildiğini düşünür, hesap vermeyi, sorumluluk almayı ve diğerlerinden öğrenebilecekleri olduğunu reddeder. Bu lider vasıfları çalışanları ve şirketi olumsuz yönde etkilemektedir ve buna çözüm olarak bazı önemlere yer verilmiştir. lk olarak işe alım sürecindeki psikolojik değerlendirmeler. Yöneticilere zor konuşma yapma becerisi kazandırılması, yöneticilerin yakından takip edilmesi ve performans değerlendirme sisteminin daha aktif kullanılması gerekmektedir. Geri bildirimler dikkate alınmalı ve bu tür olumsuzluklara neden olan yöneticiler konusunda harekete geçmek için zaman kaybedilmemesi gerekmektedir.
DEVAMINI OKUTemelde “ahlaktan yoksunluk” ve “kötülüğe tepkisiz kalmak” iki ana başlıkta değerlendirebileceğimiz kötü liderliğin insan faktörü olduğu sürece tamamen ortadan kalkması mümkün olmasa da “değerlere dayalı yönetim” anlayışı içerisinde değer sistemini içselleştirmiş kurumların kötü liderlikten en az zarar göreceği kesindir.
DEVAMINI OKULider, sözlük anlamı ile yönetimde yetki ve etkisi olan, toplulukları belirli bir amaç etrafında toplayabilen, bu amaçlar için onları etkileme, harekete geçirme yetenek ve bilgisine sahip kişi olarak tanımlanmıştır. Her gün daha fazla kadın iş hayatına giriyor ve kariyer basamaklarını hızlıca yükseliyor. Kadın ve erkeklerin biyolojik farklılıkları, düşünme sistematiği, davranış ve yetkinliklerinde farklılaşmaya sebep oluyor. Kadınlar daha anaç, daha insan ve yetiştirme odaklı iken erkekler daha iş odaklı olabiliyor. Geçmişte kadın yönetici olur mu diye sorulurken, şimdi geldiğimiz noktada kadınların üst düzey yönetici olarak sayılarının artması, yönetim kurallarında yer alması gündeme geliyor. Günümüzde kadınların genel müdür, başkanlık seviyesindeki pozisyonlarda olması garip karşılanmıyor.
DEVAMINI OKUBosch şirketinin liderlik geliştirme programında Baltaş ile işbirliğiyle yürüttüğü liderlik eğitimleri sürecinin ilerleyişi ve yapısı ve katılımcıların gözünden eğitimin faydaları ve güçlü yönleri anlatılıyor.
DEVAMINI OKU“Yetenek savaşları” tanımı ilk kez 1997’e McKinsey’nin gerçekleştirdiği bir araştırmada kullanılmıştı. Yetenek yönetimi, 1990’larda kurumların üst yönetim pozisyonlarına uygun kişileri seçmek için doğru kişileri bulmak ve geliştirmek olarak tanımlanırken, bugün işe alımdan çok daha geniş ve yaygın bir alanda tanımlanıyor.. Günümüzde yetenek yönetimi kurumlarda organizasyon yeteneği, bireysel gelişim, performans geliştirme, işgücü planlaması ve yedekleme yönetimi gibi konuları içermektedir. Vasıflı çalışanlar için küresel rekabetin yükseldiği, çalışanların kurumlar arası hareketliliğinin artması sonucunda işe alım ve geliştirmenin yükselen maliyeti ve yedeklemenin önemi, yetenek yönetimini İK’nın öncelikli konuları arasına yerleştirmektedir. Baltaş Grubunun gerçekleştirdiği Cevher Değerlendirme Merkezi uygulamaları, hedef kitleye ve aranılan özelliklere uygun olarak kuruma özel yapılandırılıyor. Kullanılan uygulamalar, kurumun yetkinliklerine ve pozisyona uygun olarak şekillendiriyor. Değerlendirme merkezlerinin ardından katılımcılara bireysel geribildirim veriliyor. Bu geribildirim sürecinde katılan her kişiyle kendisine özel sonuçlar paylaşılıyor ve soruları cevaplandırılıyor. Üst yönetim ekiplerinde Liderlik Pusulası kullanılarak, kişilerin içindeki liderlik potansiyeli değerlendiriliyor.
DEVAMINI OKUGelişen teknoloji ve kişilerin internet üzerinde sosyal ağlarda buluşması, iş dünyasının da kendini farklı konumlandırması konusunda gelişmelere doğru itiyor. Bugün artık bir kurumun, kendini elektronik ortamdan soyutlayarak var olması mümkün değil. Kurumun kendisi olmasa da çalışanları ve müşterileri elektronik ortamda varlar ve olmaya güçlenerek devam edecekler. İnternet ve elektronik ortam, geçici bir moda değil insanlığın iletişim tarzını matbaanın ve yazılı iletişimin değiştirdiği kadar hatta daha fazla değiştirecek bir olgu. Bu gerçek, kurumları ve yöneticileri heyecanlandırdığı gibi bir yandan da kaygılandırıyor. İnternet dünyasında, müşteriler ve çalışanlar kurumlarla ilgili fikirlerini ve duygularını açıklıkla paylaşıyorlar. Şikayet siteleri, sosyal paylaşım ağları, çalışanların kurumların çalışma koşulları ve maaşları ile ilgili anonim olarak yazdıkları glassdoor.com gibi alanlarda bilgi paylaşımı hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Peki bu teknolojiye sahip olmadan önce de paylaşılmıyor muydu? Tabii ki paylaşılıyordu. Ancak bugünün farkı, paylaşılanların sadece eş dost çevresinde kalmayıp, anında binlerce kişi tarafından okunuyor ve hatta onlar tarafından da başkalarıyla paylaşılıyor olması. Kurumlar bu alanda olmamayı seçtiklerinde kontrolü de dışarıya bırakmış oluyorlar.
DEVAMINI OKU“Lider doğulur mu, yoksa olunur mu?” Tarih kadar eski bu soruya doyurucu bir cevap bulmak kolay değildir. Liderliğin zaman içinde değişen özellikleri, bu soruya cevap vermeyi zorlaştırır. Günümüzde sadece politik alanda ve iş hayatında değil, sivil toplum örgütleri ve spor kulüpleri dahil her türlü kurumda gerçek liderlere ihtiyaç duyulmaktadır. Somut ölçütler belirlenmediği için de, liderlik eğitimi ya lafta kalmakta, ya da verilen eğitim betimsel özellikler taşımakta ve amacına ulaşamamaktadır. Askeri tarih yazarı Freeman geleceğin liderlerine “işini bilmeyi, adam olmayı ve adamlarına sahip çıkmayı” öğütlemiştir. Zamandan ve kültürden bağımsız liderliğin belki de en yalın ve özlü tanımlarından biri, bu ifadede gizlidir. Bu ifadeyi günümüzün kavramlarıyla ortaya koymak istersek “işini bilme”nin mesleki yeterlilikle ilgili olduğunu, diğer özelliklerin ise kişilik, yetkinlik ve karakterle ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Baltaş Grubu olarak yaptığımız araştırmalardan ve deneyimlerimizden yola çıkarak bu kavramlara yetkinlik boyutunda “dinleme”yi, kişilik boyutunda da “karar ve kararlılığı” eklemeyi gerekli görüyoruz. “İşini bilmek”, sadece çok okumak ve “veri toplamak”la gerçekleşmez. Okuyarak edinilmiş bilgi, ancak soru sorulunca cevap vermeye ve “akıl satmaya” yarar. “Adam olmak”, cinsiyetten bağımsız olarak kuvvetli bir kişiliğe ve değer sistemine sahip olmak, baskı altında bunlardan ödün vermemek, doğruluk ve dürüstlük–bir başka deyişle, özü sözü bir olmak-tır. “Adamına sahip çıkmak”, “vefa”yla ilgilidir. İktidarı elinde bulunduranlar vefayı tek yönlü bir yol olarak görmeye ve bunu sadece çevrelerinden beklemeye meyillidir. Birçok yönetici, birlikte çalıştığı insanlara “kendi ihtiyaçlarını karşıladığı” ölçüde değer verir. “Dinlemek”, liderlerde en sık görülen eksikliktir (bkz. Liderlik Davranışları Araştırması). Genel olarak liderler anlamaktan çok anlatmaya, dinlemekten çok konuşmaya eğilimlidirler. Liderin en önemli özelliklerinden biri az bilgiyle, baskı altında, doğruya en yakın kararı verebilmesidir.
DEVAMINI OKUEtkili, motive olmuş, işini sahiplenmiş, işini ve kendisini geliştirebilmeyi öğrenmiş, gözlem yeteneğini arttırmış, yüksek farkındalık seviyelerine erişebilmiş, kurumsal değerlerini özümsemiş, eğitimli, becerili, yetkin bir insan gücü hepimiz için ortak bir hedef olmalıdır. İnsan faktörünün yüksek etkisini daha da artırmak ve çok daha önemli kılmak içinde bir lider olarak ilk adımda “çalışanlarımız şirketimizin en önemli değeridir” olgusunu hissettirecek aksiyonlar, tutum ve davranışlar ile başlamak gerekir. Bir liderin etkinliği o şirketin verimliliği, başarısı ile doğrudan ilintilidir. Liderlerine yatırım yapan, onların gelişim planları ile işe başlayan şirketler, tüm çalışan topluluğuna doğru mesajı ulaştırmada, beklenen hedefleri yaymada ve çalışanların isteklerini ve ihtiyaçlarını tarafsız ve doğru olarak toplamada netlik kazanırlar, çalışanlarının gönüllerine taht kurarlar. Bizdeki en temel yanlış, liderliği “yönetmek – kontrol etmek” olarak algılamamızdan gelmektedir. Asıl olan bir lider olarak aynı zamanda çalışanlara da hizmet edebilmek, onlara destek olabilmek, gelişimlerini sağlamak, ufuklarını açmak, takım olduklarını hissettirmektir. Üç temel yetkinlik başarılı bir liderlik için vazgeçilmez unsurdur: Karakter Yapısı, Güvenilir Olma ve Yetenek Sahibi Olma.
DEVAMINI OKULiderlik, bir dizi davranış biçiminden oluşan bir yetkinliktir. Öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Her ne kadar hırs ve azim, yeniliğe açıklık gibi kişilik özelliklerinden beslense de, inisiyatif ve sorumluluk alma, ekip çalışması gibi geliştirilebilir başka yetkinliklere de ihtiyaç duyar. Hız ve varılacak düzey farklı olsa da herkes liderlik becerilerini ileriye taşıyabilir. Venter’in de sözünü ettiği ve bunu olumlu veya olumsuz yönde etkileyecek “çevre” faktörü ise, aile, okul ve iş ortamı ile yakından ilintilidir. Aile dışı ilk sosyal ortam olan, ilkokuldan itibaren başlayarak öğretmenin yarattığı sınıf ortamlarının da liderlik becerilerine katkısını yadsımak doğru olmaz. Liderlik becerilerinin gelişimini zaman zaman destekleyen, zaman zaman köstekleyen “aile-okul-iş” ortamının “çocuklar, öğrenciler ve çalışanlar” için yaratılma koşulları birbirinden çok farklı değildir. Anne-babalara, öğretmenlere, eğitmenlere, yöneticilere liderlik becerilerinin öğrenilmesinde ve geliştirilmesinde önemli roller düşüyor. “Lider” günlük dilde, kurumun, bölümün, ülkenin en tepesindeki yöneticiyi tanımlayan bir sıfat olarak kullanılıyor. Oysa bir davranış biçimi olarak “liderlik” çoğu zaman bu sıfatla tanımlanan üst yöneticilerde bile görülmezken, her hangi bir insan yönetme sorumluluğu taşımayan bir kişinin “liderlik” davranışları sergilediği görülebiliyor.
DEVAMINI OKUProf. Dr. Acar Baltaş’ın 2000 yılında Hürriyet Gazetesi İK Eki’nde 5 hafta boyunca yayınlanan yazılarından özetlenmiştir.
DEVAMINI OKUYıllarca bu alana emek vermiş ustaların çoğu eğitimciliğin doğal bir başkalaşım geçirdiğinde hemfikirler.2003 yılında ASTD (Amerikan Eğitim ve Gelişim Birliği) tarafından yapılan “Geleceğin Haritası: İşyeri Öğrenme ve Performans Yetkinliklerini Biçimlendirmek” başlıklı araştırmada mesleğe verilecek isimle ilgili tercihler de sorgulanmıştı. 1300 kişinin katıldığı çalışmada, “eğitim ve gelişme”yi tercih eden yüzde 31’e karşılık katılımcıların yüzde 31.9’u da “işyeri öğrenme ve performans geliştirme” terimini seçmişti. “İK geliştirme, işgücü geliştirme” ve “eğitim” tercihleri yüzde 1.4 ile en sonlarda yer almıştı. 1999 yılından itibaren ASTD2nin temsil ettiği alanı ve mesleği “işyeri öğrenme ve performans geliştirme” (WLP) uzmanlığı olarak nitelemeye başladı. Artık ASTD’nin bütün metinlerinde eğitim ve gelişimin yerini işyeri öğrenme ve performansı deyimi yer alıyor. Baltaş-Baltaş olarak biz de, bu değişim sürecindeki yeni kavramlaşmayı Kurumsal Strateji Odaklı Öğrenme (KSÖ) tanımıyla anlatmayı tercih ediyoruz. Gerçekten de profesyonel anlamda öğrenme etkinliklerinin kurum stratejilerini desteklemesi hatta o stratejilerin bir parçası haline gelmesi, eğitimlere yapılan yatırımları anlamlı kılar. Bir kurumda en alt kademelerde yer alan çalışanlardan üst yönetime kadar tüm çalışanların stratejilerle uyumlu iş tutum ve davranışları göstermesi, bireysel ve kurumsal performansına ve iş sonuçlarına doğrudan yansır.
DEVAMINI OKUYetişkinlerin eğitiminde duyulan en büyük ihtiyaç “motivasyon”dur, öğreneni sınırsız bir öğrenme kapasitesine ulaştırır. Etkili bir eğitmenin, yetişkinler en iyi nasıl öğrenir kavramını özümsemiş olması beklenir. Çocuklarla ve gençlerle karşılaştırıldığında, “yetişkin öğrencinin” özel ihtiyaç ve istekleri olduğu ortaya çıkmıştır. Yetişkinler çeşitli nedenlerle “sürekli eğitim” içinde yer alırlar. Motivasyonumuz, yeterli bilgiyi toplama, mevcut problemi çözme ve verilen işi tamamlayıncaya kadar bir konuya odaklanmamıza ve bağlı kalmamıza yardımcı olur. Yetişkinler öğrenir çünkü, kendilerine olan saygı ve güvenleri artar, diğer insanları mutlu etmek ve etkilemek isterler. Yeni zevk alacakları alanları tanırlar tatmin olma duyguları beslenir. “Yetişkinler neden eğitim aktivitelerinde gönüllü olarak yer almak isterler?” konusundaki ilk araştırmalar, onların iş ve mesleki gelişimleri için gerekli bilgi ve becerileri kazanmak arzusunda olduklarını göstermiştir.
DEVAMINI OKUBaltaş olarak 1995 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz “İnsana Yatırım” eğitimleri kurumlardan her zaman yaygın talep almaktadır. Bu talepler her ne kadar çok sayıda şirketin “insana yatırım”a verdiği değeri göstermekteyse de, önemli olan bu görüntünün arkasının beslenip beslenmesidir. “İnsana yatırımın” öneminin farkına varmak çok güzel olmakla birlikte içi doldurulamadığı zaman çalışanlar bu çabayı farklı algılamaktadırlar. İnsanlara verdiğimiz değeri göstermek için sadece “değerlisiniz” demek yetmediği gibi, hissettirilmeyen değer daha çok değersizlik yaşanmasına neden olmaktadır. Dile ezber edilen “önce insan” kavramının, işler ters gittiğinde “sonra insan” kavramına döndüğüne de sık tanık olmaktayız. İnsanlar, makineler ve malzemeler bir bütün oluşturur ve birlikte bir şeyler yaratırlar. Birleştirici ve itici gücü ise insan sağlar, makineleri ve malzemeleri insan harekete geçirmedikçe onların yapabileceği bir şey yoktur. Bu yazıda, bir kurumda en değerli kaynağın insan olduğu ve insan yatırımın kurum sonuçlarına etkisi görülecektir.
DEVAMINI OKUİhtiyaç analizini eğitim alanına taşıyan öncüler, şöyle bir tanım getiriyor: “Gerçek sorunu saptama ve etraflıca anlama sanatı ve bilimi”(Zemke ve Kramlinger, 1982). Bu tanımda “eğitim”, “beceri”, “öğrenme” sözcüklerinin geçmemesi şaşırtıcı gibi görünse de, ihtiyaç analizinin öncelikli hedefi, işletmenin karşı karşıya kaldığı ihtiyaç ve sorunları ortaya çıkarmaktır. Süreç sırasında bu noktadan başlanarak, işletmenin ihtiyacına neden olan performans ihtiyacı, onun arkasındaki eğitim ihtiyacı, söz konusu eğitimin bileşenleri ve tabii, performansa etki yapan diğer eğitim-dışı etken ve koşullar belirlenir. Eğitim bu bilgiler çerçevesinde oluşturulur, uygulanır ve ölçülür.
DEVAMINI OKUSon zamanlarda bir çok şirket geleneksel eğitim ölçme tekniklerinden çok daha az bir maliyetle, yeni bir eğitim etkisi ölçme tekniğini kullanıyor. Brinkerhoff ve Dressler tarafından geliştirilen bu yeni teknik Başarı Öyküsü Yöntemi (BÖY) olarak nitelendiriliyor. Her ne kadar bilinen eğitim ölçme teknikleri kadar kapsamlı bilgiler toplanmasına imkan vermese de, yöneticilerin eğitimlere bütçe ayırma kararı vermesine yetecek kadar kanıt sunuyor. Başarı Öyküsü Yöntemi, sayısal sonuçlara dayanan yöntemlerden farklı olarak, elde edilen yararın iki ucunda yer alan iki tür katılımcıyı mercek altına alır. Bir yanda yeni öğrendiklerini işe uygulamada ve sayısal iş sonuçları elde etmede en başarılı katılımcılar vardır. Öte yanda, en az başarılı olan ve eğitimden yararlanmayan katılımcılar bulunur.
DEVAMINI OKUAraştırmalara göre eğitimlerin neredeyse yüzde 75’i işyerinde uygulanmıyor. Daha da kötüsü kurumlarda uygulanan değişim girişimlerinin çoğu da başarısızlıkla sonuçlanıyor. Eğitimde verilen bilgilerin öğrenilip öğrenilmediğinden çok öğrenilenlerin kurumsal stratejilere uygunluğu ve bu stratejileri güçlendirmeye yansımasını görmek önemli. Araştırmalara göre, eğitim sonrasında etkili biçimde pekiştirilmedikçe ve desteklenmedikçe, eğitimlerin ancak yüzde 10 ile 30 arasında bir oranı işe aktarılıyor. O halde etkili pekiştirmenin ve desteğin nasıl olması gerektiğini sorgulamak gerekir. Baltaş-Baltaş Yönetim Eğitim Danışmanlık, iki yıldan bu yana verdiği eğitimlerin sonunda katılımcılardan hedeflerini belirlemelerini ve iş ortamına döndüklerinde bu yönde çaba harcamalarını istiyor. Eğitimlerden belirli bir süre sonra yapılan izleme eğitimleriyle de, hedeflerini ne kadar gerçekleştirdiklerini belirliyor. Ekip koçluğu niteliği taşıyan bu çalışma, eğitimden kazanılanların, kurum stratejileriyle uyumlu bir biçimde güçlendirerek iş ortamına aktarılmasını sağlıyor. İzleme çalışmaları, bir anlamda katılımcıya öğrendiklerini işe yansıtması açısından sorumluluk hissettirerek kendini yetkilendirmesini sağlamakta. İş liderlerine de eğitim sonuçlarını ve katılımcıların öğrendiklerini uygulamalarını kontrol etme sorumluluğu yüklüyor. Bu yazıda eğitiminin iş davranışlarına dönüşmesinde izleme çalışmalarının önemi vurgulanıyor.
DEVAMINI OKU