• Ben Damdan Düştüm, Bana Sorabilirsiniz

    Decision Base simülasyonunun akreditasyonu için İsveç’e gideceğim netleştiğinde, hakkında çok şey duyduğum, Celemi’nin bu en güçlü aracını ülkemde tanıtacak ve uygulayacak olmanın getirdiği heyecan ve sorumluluk duygusu tüm benliğimi sardı. Simülasyondan en fazla katkıyı sağlamak için, önceden neler yapabileceğimi belirledim ve eylem planımı oluşturdum: 1) Simülasyonda kullanılacak bilgiyi önceden edinerek hazırlıklı gitmek, 2) Simülasyonun başından itibaren, bir an önce mümkün olduğunca fazla yatırım yaparak işi büyütmek, 3) Ekipteki görev dağılımı sırasında, iyi bildiğim işi üstlenmek, 4)Fasilitatöre, mümkün olduğunca çok soru sormak.

    DEVAMINI OKU
  • Stratejinizi Belirlerken…

    Stratejinizi Belirlerken…

    M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış olan Çin Düşünürü Sun Tzu stratejinin atası olarak bilinmektedir. Sun Tzu’nun “ Savaş Sanatı” adlı eseri günümüz iş dünyası için yazılmış birçok kitaba esin kaynağı olmuştur. Sun Tzu stratejide konumlandırmanın önemine ilk dikkat çeken kişidir. Konumlandırmanın fiziksel ortam koşullarından ve çevredeki rekabetçi oyuncuların yaklaşımlarından etkilendiğini ve strateji oluşturmanın yapılacaklar listesi hazırlamak olmadığını, tam tersine değişen koşullara hızlı ve doğru cevap vermek olduğunu ortaya koymuştur. Sun Tzu, bilmek, öngörmek, hareket etmek ve konumlamak olmak üzere kitabında 4 yetiden bahsetmektedir. Bunu pazarlama dünyasına uyguladığımızda bilmeyi, pazarı anlamak, öngörmeyi, pazardaki değişkenleri ve sabit olanları hesaba katmak, hareket etmeyi, değişkenlere göre ve konumlandırmayı sabitlere göre strateji belirmek olarak ifade edebiliriz. Livon simülasyonu gerçek hayatta karşılaşılan pazar parametrelerine uygun olarak bu dört yetiyi katılımcıların kullanabileceği ve geliştirebileceği bir ortam yaratmaktadır.

    DEVAMINI OKU
  • İş Simülasyonlarıyla Yüksek Verim

    Bugünün iş dünyasında şirketlerin simülasyona dayanan eğitimlere olan talepleri giderek büyüyen bir artış göstermektedir. Bu artışın en büyük nedeni ise ekipman operatörlerinden, modern teknolojik savaşlarda görev alacak kişilere kadar, birçok kişinin sürekli değişen becerilere, hedeflenen performans ve verimlilik seviyelerine uyum sağlamaları konusundaki eğitim beklentisine, simülasyonların cevap vermesidir. Geleneksel eğitim metotları öğretilmek istenilen becerilerin birer birer öğrenilmesini sağlar. Oysa gerçek dünyada, becerilere kümeler halinde ihtiyaç duyulur. Bazı kişiler tartışmalarda yetenekli, mükemmel dinleyici, fikirlerini berrak bir şekilde ifade etme özelliklerine sahip olabilirler. Ancak bu becerilerini sadece baskı altında olmadıkları zaman hayata geçirebilirler. Birçok kişi sistemlerin nasıl çalıştığı düşüncesini kavramakta zorlanır. İnsanlar çoğunlukla kendi içlerindeki çelişkinin farkında olmadan birbirini tutmayan tutumlar sergilerler. Eğitimciler katılımcılarını gerçek yaşama hazırlayarak, gerçek yaşam durumları ile karşılaştıklarında onları daha başarılı ve etkili kılacak olan eğitim programları geliştirmek için sürekli yeni yollar aramaktadırlar.

    DEVAMINI OKU
  • Uçmak Serbest, Su Ve Ekmeğin Yerde Olduğunu Unutmadan

    “Günümüzde FARK ve HIZ önemli kavramlar olarak iş dünyasında yerini aldı. İyi olmak yetmedi, fark yaratmak farkı da hızlı yaratmak zorunluluk haline geldi. Bu zorunluluktan izlenen ve izleyen olarak iki tür kurum oluştu. Birileri yenilik yaratırken, diğerleri onları izlenilmekte. Fark taklit edildiği noktada artık “farklı” olmaktan çıkar. Artık yapılması gereken yeni bir farklılık peşine düşmek oldu. Farkı ve hızı yönetmek için yaratıcı düşünceye ihtiyaç duyulmaktadır. Yaratıcı düşüncenin, kuruma katma değer sağlayarak öne geçmesi yenilikçiliği doğurmaktadır. Yaratıcı düşüncenin yenilikçi düşünceye dönüşürken çok fazla fikir üretilmelidir. Ne kadar çok fikir olursa fark yaratma oranı da o kadar artar. Bu noktada bu fikirlerin doğru değerlendirilmesi önem kazanmaktadır. Kurumlarda “hayal uzmanı, ateşleme şefi, hız yöneticisi, düşünce geliştirme direktörü, şüphe yöneticisi, yaratıcılık şefi, nosyon yaratıcısı, çocuk direktörü” gibi yeni ünvanlara rastlanmaktadır. Sıradan olmamak sıra dışı olmayı getirmektedir. Ancak sıra dışı olmayı amaç değil öne geçmenin aracı olarak değerlendirmek gerekmektedir. Sıranın önüne geçme oranı, sıra dışı olma oranıyla doğru orantılıdır. Fakat değerlendirilmeyen sıra dışı fikirlerin ürettiği yenilik “gelişim” değil “gerişim” sağlar ve ayak bağı olur. Bu yazıda öne geçerek iz bırakan kurum kültürü yaratmanın anahtarlarına odaklanılmaktadır.”

    DEVAMINI OKU
  • Yaratıcılığı Öldürmek mi Yaşatmak mı?

    “Son 20 yıldır şirketlerle yürütülen çalışmalar bize yaratıcılığın desteklenmekten çok öldürüldüğünü gösteriyor. Bu aslında, yöneticilerin yaratıcılığa karşı olduklarını göstermemektedir. Tam aksine, birçoğu yeni ve faydalı bilgilerin değerine inanmaktadır. Yöneticilere yaratıcılığın yer almamasını istedikleri herhangi bir yer olup olmadığını sorulduğunda %80 oranında cevap şu olur “muhasebe”. Bu yaklaşımları ile yaratıcılığın sadece pazarlama, araştırma ve geliştirme bölümlerine ait olduğuna inandıkları görülür. Oysaki muhasebe alanında yapılan yeniliklerin iş üzerindeki olumlu etkilerini gösteren birçok örnek vardır. Yaratıcılığın bir parçası olan hayal gücüne dayanarak düşünmenin yanında “uzmanlık” ve “motivasyon” da büyük önem taşır.Uzmanlık kişinin etkili olduğu iş ortamında neler yapabileceğini ve o alanda sahip olduğu tüm bilgisini kapsar. Yaratıcı düşünme, fikirleri bir araya getirerek yeni bileşimler ortaya koyma kapasitesidir. Bir işi geliştirmek ve rekabette fark yaratmak amacıyla ortaya çıkan yaratıcı düşüncenin temelinde, işin gereğini yerine getirmek yatar.”

    DEVAMINI OKU
  • Zaman ve Güven İlişkisi

    “Her türlü insan ilişkisinin temelinde güven vardır. Birlikte çalıştığınız bir arkadaşınız verdiğiniz görevi başarmak için elinden geleni yapacağına inanabilirsiniz. Kendisine daha eğlenceli bir şeyler vaat edenlerin peşinden gitmeyeceğini bilirsiniz. Ancak acaba yetkinlikleri ondan beklenen görevi yapmaya yetecek midir? Bu fark İngilizce’de “trust” ve “confidence” kelimeleri ile anlamları kazandırılmıştır. Güven elle tutulamayan, gözle görülmeyen bir soyut kavram gibi gözükse de, gerçekte son derece somut ve maddi sonuçları olan bir kavramdır. Güven bir vergidir. Maaşlarımızın brüt tutarından vergiler çıkar ve elimizde kalan tutar bizim gerçek maaşımızdır. Verginin bize yol,su ve elektrik olarak döndüğü rivayet edilir. Oysa iş ortamındaki “güvensizlik”, iş kaybı, enerjinin işe ve rekabete değil insan ilişkilerine ve kendi yarattığımız problemleri çözmeye gitmesine neden olur. Güvensizlik, iş kaybı ve rakiplere sağladığımız avantaj olarak sonuçlanır.”

    DEVAMINI OKU
  • Zamanınızı ve Enerjinizi En İyi Yaptığınız Şeye Odaklayın…

    “Zamanınızın çoğunu en iyi yaptığınız işe verir ve başkalarının da en iyi yaptıkları işleri yapmalarına izin verirseniz olağanüstü sonuçlar elde edersiniz. Bunun için doğal becerileriniz üzerine odaklanın. İyi yaptığınız bir sürü şey vardır. Kimi alanlarda yetkin hatta mükemmel, kimi alanlarda ise daha az yeteneklisinizdir. Şimdi dürüstçe bir liste hazırlayın ve tüm becerilerinizi bu listeye yerleştirin. Bu becerilerinize 1 ila 10 arasında değerler vererek kendinizi değerlendirin. Zamanınızın çoğunu yüksek puan aldığınız alanlarda değerlendirirseniz, hedeflerinize daha kolay ulaşırsınız. Herkesin güçlü özellikleri vardır. Önemli olan bunların farkında olabilmek ve bu yönlerimize odaklanabilmektir. Üretkenliğin artması ve zamanı etkin bir biçimde kullanmanın temelinde güçlü yönlere odaklanma yatar. Güçlü olduğunuz alanları açıkça tanımlamak için kendi kendinize sorular sorun.”

    DEVAMINI OKU
  • Değişimle Gelen Kazanç

    “Günümüzde klasik zaman yönetimi stratejilerinin yerini kendi kendini yönetme yaklaşımı almaktadır. Bu yaklaşımda değerlerinizi her adımda yeniden tanımlamaya, gelecek ile ilgili planlama yapmaya ve yapılacak bazı acil işlere “hayır” demeye ihtiyacınız olacaktır. Bu yolda ilerlerken engellemeleri tecrübe etmek için kendinize izin verin. Örneğin şu anda ilk bilgisayar başına oturduğunuz anı hayal edin, her şey ne kadar zor görünmüştür size… İlk denemede mükemmel yapılan çok az görev vardır. Kendinize şans tanıyın ve üzerinde çalışın. Bir konuda gelişim kaydetmek, bir şeyleri değiştirmek zordur ancak değişim sanıldığından daha caziptir. Değişimin cazibesi sadece cesaretli ve mücadeleye hazır kişiler tarafından takdir edilebilir. Değişim yavaş olmalıdır. Yaşamınıza büyük değişimler getirmek kargaşaya ve düzensizliğe neden olur. Zaman yönetimi uygulamalarınızın hemen bir gecede hayata geçmesini beklemeyin. Bu dönemin sonunda ölçülemez bir ödülü olan yavaş bir süreç olduğunu hatırlayın. Şimdi, bugüne kadar tüm davranışlarınızın nedeni olan değerlerinizi tekrar gözden geçirerek yaşama dört elle sarılmayı tecrübe ediyorsunuz, yeniden öğrenme zaman alan bir süreçtir.”

    DEVAMINI OKU
  • Karmaşadan Kurtulmak İçin Zamanı Organize Etmek

    “Zamanı iyi kullanmanın birinci evresini, zamanınızı nasıl harcadığınızı değerlendirmek oluşturur. Zamanı etkin harcayabilmek için zamanınızı nasıl kullandığınıza ilişkin doğru bir resme ihtiyacınız olacaktır. Fiilen ne yaptığınıza ilişkin bu bilgi, nereye ulaşmak istediğinizi gösteren bir vizyon oluşturmanıza yarar. Bu resim, şu anda yaptığınız şeylerin, yapmak istediğiniz ya da yapmanız gerekenlerin nasıl bir ilişki içinde olduğunu belirleyecektir. Zamanınızı nasıl harcadığınızı görünce hedeflerinize daha net odaklanırsınız. Bir hafta süreyle, her faaliyete ne kadar zaman harcadığınızı dikkatle inceleyip kaydını tutun. Bu size zamanınızı nasıl harcadığınız konusunda fikir verecektir. Şu noktalara ne kadar odaklanmışsınız? : En önemli faaliyetlerinize odaklanın. Çalışma zamanınız kadar kişisel zamanınızı da denetleyin. Arzuladığınız yaşam tarzına ulaşabilmek için zamanınızı iyi kullanın.”

    DEVAMINI OKU
  • Zamanım Yok ki Dediğinizde…

    “Etkili zaman yönetiminde izleyeceğiniz 7 adım, istediklerinizi gerçekleştirecek, stresinizi azaltacak ve hedeflerinize başarı ile ulaşmanızda yardımcı olacaktır. Etkili Zaman Yönetiminde 7 Adım: 1. Önceliklerinizi belirleyin. 2. Önceliklerinizi somut hedeflere dönüştürün ve hedeflerinizi tamamlayıcı faaliyetler belirleyin. 3. Hedefe ulaşmak için yapılacak işlerin zaman planını yapın. 4. “Aylık takvime” ve “planlama not defterine” zaman kazandıran araçlar olarak bakın. 5. Zamanınızı alan ve hedeflerinizin hayata geçmesine hizmet etmeyen rica ve fırsatlara “hayır” demeyi öğrenin. 6. Etkili zaman kullanımında ortaya çıkan engelleri tanımlayın. 7. “Yapmak” ve “Olmak” arasındaki dengeyi sağlamak için çaba sarfedin.”

    DEVAMINI OKU
  • Az Zaman + Çok İş = Verimli İnternet Kullanımı

    “Günümüzde internet derken 100 milyon web sitesi, 30 milyar web sayfası, 1.2 milyar kayıtlı kullanıcı ve trilyonlarca dolar ticaretten söz ediyoruz. Peki bu kadar ‘hayati’ bir bilgi kaynağını hedeflerimize ulaşmada ne denli ‘hızlı’ kullanabiliyoruz? İnternet tüm sorularımızın yanıtlarını bizlere sunuyor mu? Aradığımız tüm cevaplar internette mevcut mu? Eğer mevcutsa bu kadar geniş bir kaynağın içerisinden bu cevaplara nasıl hızlıca ulaşabiliriz? Arama motorları aradığımız bilgilere ulaşmada ne denli yardımcı ve yeterli? Zaman düzenlememize internetin ne denli bir katkısı olabilir? İnternet zaman kaybettirir mi? İnternet ile müşteri portföyümüzü hızlı bir şekilde artırabilir miyiz? ‘Sektörel arama kaynakları’ farklı piyasalara, ‘ihtisas arama motorları’ ise farklı iş dallarına dönük bilgileri bünyesinde bulundururken, ‘coğrafi arama kaynakları’ sadece belirli coğrafyalara dönük bilgileri kullanıcılarına hızlıca aktarabilmektedir.”

    DEVAMINI OKU
  • Zaman Hırsızları

    “Akılsızlar hırsızların en zararlılarıdır: Zamanınızı ve neşenizi çalarlar (Goethe). Goethe’nin de dile getirdiği gibi iş yaşamında zamanımızı verimsiz kullanmamıza yol açan kişiler ister çalışanlarımız olsun ister yöneticilerimiz, ister müşterilerimiz ister tedarikçilerimiz, çoğu zaman beklenen tepkiyi almıyorlar. Oysa zaman biriktirilemeyen, ödünç verilemeyen, borç alınamayan tek değer, üstelik fiyatı da oldukça yüksek… Ölçülmesi son derece kolay olan bu kavram, onun önemini ve değerini belirlemeye gelince oldukça zorlayıcı olabiliyor… Zaman denilen paha biçilmez bu kavram özellikle iş hayatında çevrim zamanı, teslim zamanı, başlangıç zamanı, bitiş zamanı gibi pek çok performans kriterinin ölçütü olarak karşımıza çıkıyor.”

    DEVAMINI OKU
  • Geriye Dön, Bak, Değerlendir…

    “İçinde bulunduğumuz yılın sonuna yaklaştığınızda, durup geriye dönerek zamanınızı ne ölçüde iyi yönettiğinize bakmanızı öneriyorum. Birçok kişi hemen her gün bu konu ile boğuşur durur ve çoğumuz günlerimizi boşa geçirmediğimizi iddia eder. “Ben nereye gittiğimi ve ne yapacağımı biliyorum.” Eğer gerçekten böyle hissediyorsanız, o zaman siz azınlığın içinde yer alıyorsunuz. Çünkü birçok insan üretken geçmeyen bir günün ardından kendilerini engellenmiş hisseder. Hepimiz bir gün içerisinde daha fazla şey yapmak isteriz. Zaman yönetimi olgusu 100 yıldan daha uzun bir süredir varlığını sürdürmektedir. Maalesef, zaman yönetilemez, zaman kontrol edilemez. “Yapılacak en iyi şey kendimizi yöneterek zamanı kullanmaktır.” Zamanlarını nelerin çaldığını bilmeyen bazıları için şimdi zaman yönetim kavramlarını daha ayrıntılı ele alacağız. Zamanımızı çalan unsurlar nelerdir ve bunlara nasıl engel oluruz?”

    DEVAMINI OKU
  • “Zaman Yönetimi” Seminerleri Neden Başarısız Olur?

    İster kurumsal, ister bireysel alanda olsun, herhangi bir konuda köklü bir değişim yapmak için doğru yöntem, kararlılık ve disiplin gerekir. İnsanların büyük çoğunluğu doğru yöntemi bulsalar bile gereken kararlılık ve disiplini gösteremezler. Bunun nedeni geçmiş alışkanlıkları ve farklı yöntemi uygulamak için odaklamaları gereken enerjinin değerleriyle örtüşmemesidir. Bunu fark etmek de insanları gerginliğe sürükler. İnsanlar günlük uğraşılarına temel değerlerini yansıtmadıkları sürece, iç huzurunu bulmaları ve mutlu olmaları mümkün değildir. Bu nedenle, biz çağdaş ve farklı bir anlayışla düzenlediğimiz zaman yönetimi seminerimizin adını “Seçilmiş Öncelikler” olarak değiştirmeyi uygun bulduk ve vurguyu enerji ve odaklanmaya yaptık.

    DEVAMINI OKU
  • Gerçek Zafer Kendi Üzerimizde Kazandığımız Zaferdir

    Çoğu zaman yaptığımız, tutumlarımızı, hayal gücümüzü ve düşüncelerimizi, ne söyleyeceğimizi, nasıl söyleyeceğimizi, nasıl göründüğümüzü, nasıl davrandığımızı, verdiğimiz sözleri, ilişkilerimizi vb. şeyleri kontrol etmektir. Zamanımızı yönetmek yerine, kendimiz için daha iyi bir şey yapmaya odaklanmak, yani yukarıda sıraladığımız alanlarda kendimizi yönetmeye çalışmak bizi daha verimli kılar. Etkili olmak “doğru işleri yapmak”, verimlilik ise “işleri doğru şekilde yapmak”tır. Birçok durum için en ideali, ikisi arasında denge kurarak, doğru işleri doğru zamanda gerçekleştirmektir.

    DEVAMINI OKU
  • Türkiye’de Ekip Çalışmasında Zorluklar

    1994-2002 yılları arasında, haftada en az bir kere üç veya beş günlük versiyonunu yönettiğim Ekip Oluşturma ve Geliştirme seminerleri sırasında, Türkiye’deki uluslararası, ulusal, kurumsal olan olmayan, büyük, küçük, bir noktada veya ülke çapında çok noktada iş yapan, endüstriyel üretim yapan veya hizmet üreten her türlü kuruluş, deyim yerindeyse en mahrem sırlarını benimle paylaştı ve çalışma hayatıyla ilgili çok değerli ve eşsiz bir deneyim kazanmamı sağladı. Bütün bu süre içinde, Türkiye’ye özgü ve çalışma hayatını derinden etkileyen özellikleri saptama fırsatım oldu. Bu özelliklerde en çarpıcı olanlar bana göre olgunlaşma eksikliği be güven eksikliğidir. Normal koşullarda durulma döneminin, ortak bir değer sistemi geliştirme yönünde olması gerekirken, Türkiye’de iş hayatında bu süreç, “ben sana dokunmayayım, sen de bana dokunma” olarak formüle edilebilecek bir “sessiz anlaşma” ya dönüşmektedir. Çalışanlar nezaket zırhı ile kendilerini diğerlerinden uzak tutmakta ve ortaya çıkan sükûnet, uyumlu çalışma ortamı varmış gibi algılanmaktadır.

    DEVAMINI OKU
  • Ekip Liderini Bekleyen Sorumluluklar

    “Ekip Lideri… Bu iki kelime sorumluluk ve heyecan yüklü bir anlam taşımaktadır. Çünkü işinizin tanımı ne olursa olsun, ekip üyeleri ve üst yönetim sizden belirli sorumlulukları yerine getirmenizi bekleyecektir. Vizyon, ortak amacın belirlenerek ekibin uzaktaki bir hedefe bir arada çalışarak ulaşmasıdır. Lider tarafından açık olarak ifade edilen vizyon ekip üyelerinde ilgi ve merak uyandırır. Eğer vizyonunuzun arkasında bir değerler sistemi varsa, bir yol göstericiniz de var demektir. Ekip ortamında yaşanan sosyal etkileşim, bireylerde psikolojik bir değişime neden olur ve ekip çalışmasını kolaylaştırır. Güven ve ilgi hemen karşılığı alınan birşey olmadığından üyeler lidere ve diğer ekip arkadaşlarına güvenebilecekleri konusunda ikna edilmelidir. Sorumluluk ve yükümlülük duygusu gelişmiş sonuç odaklı şirketlerde, açık, zamana bağlı hedefler, ortak değerlere sahip ekiplerin, engeller ne olursa olsun, söz verdikleri sonuçları elde etmesini sağlar. İş yaşamında duygusal zekası yüksek kişilerin, işbirliğine, dolayısıyla ekip çalışmasına daha yatkın, daha güvenilir, daha esnek, iç motivasyonu yüksek, daha iyimser ve çevrelerinde daha çok kabul gören kişiler oldukları gözlemlenmektedir.”

    DEVAMINI OKU
  • Egoların Vestiyere Bırakılması Rica Olunur

    “Bill Russell tüm zamanların en başarılı basketbol oyuncularından. 1956 yılında katıldığı Boston Celtics takımı ile 13 sezon boyunca 11 NBA şampiyonluğuna imza atmış bir efsane. 1966-69 yılları arasında bir yanda takımda oynarken, bir yandan da basketbol tarihinde bir ilki gerçekleştirmiş, aynı zamanda koçluk görevine getirilmiş ilk zenci olmuş. Beş kez “En Değerli Oyuncu” ödülü almış, 1980 yılında NBA tarihinin “En Büyük Oyuncusu “seçilmiş, “Yirminci Yüzyılın En Büyük Takım Oyuncusu” niteliğini kazanmış. Russell güçlü bir egoya sahip olduğunu, ancak bu egonun birçok kişininkinden farklı olarak, kişisel bir ego değil, bir ekip egosu olduğunu vurguluyor. Bir ekip olarak kazanmanın gücü, yalnızca rakiplerden daha iyi oynamak değil, onlardan daha iyi düşünmeye, kendi güçlü yanlarını ve sınırlarını bilmeye, tüm ekip üyelerinin kendisinden beklenen rolü anlamasına bağlıdır.”

    DEVAMINI OKU
  • Ekiplerde Kırılganlık Noktası: Çatışma Çözme

    Günümüz iş yaşamında, çalışanlar arasında karşılıklı bağımlılığın önemi arttıkça, şirketlerde ekip çalışmaları da hız kazanmaktadır. Farklı bireylerin oluşturduğu ekiplerdeki, kaynak, bilgi ve fikir çeşitliliği ekibe büyük yarar sağlar. Ancak bu çeşitlilik beraberinde çatışmayı da getirir. Ekip çalışmasının önemi arttıkça, çatışma çözme becerilerini geliştirme ihtiyacı da büyümektedir. Baltaş eğitim programları arasında en çok tercih edilen programların başında gelen “Çatışma Çözme” programı, ekiplerde çatışma çözmenin en önemli sorunlardan biri olduğunu göstermektedir. Yapıcı bir tarz ile çatışma çözme becerisi elde edilmeden ekipten iyi bir performans beklenemez. Çatışma nedenlerini, ekip ve ekip üyeleri üzerinde yaratacağı etkiyi önceden tahmin etmek zordur. Ekip içinde kendisini yenik hisseden bir üyenin bulunması, çatışmayı olumsuz bir hale dönüştürür. Ekip üyeleri arasında oluşan “güvensizlik” ve “şüphe”, ekip içerisinde gerginliğin ortaya çıkmasına neden olur. Kişiler arasında gelişen “tedbirlilik” ile beslenen olumsuz çatışma çok kısa zamanda ekibi yok eder.

    DEVAMINI OKU
  • Küllerinden Doğan Bir Ekip

    12 Dev Adam’ın 2005 Avrupa Basketbol Şampiyonası’ndan tek bir galibiyetle geri dönmesi o günlerde basketbol camiasında büyük yankı yaratmıştı. Takımda büyük çekişmelerin yaşandığına dikkat çeken genel menajer Hakyemez “Milli Takım’ın takım olamadığını” söylüyordu. Bu sözler gündeme bomba gibi düştü. Hakyemez, şöyle devam ediyordu: “Mehmet, takımda kimseyi umursamıyor. Bulgaristan maçında takımın en iyisi olan Mirsad’a sürekli hakaret etti. Tanjevic’in sorusuna cevap bile vermeyip kafasını çevirdi. Mirsad takımda hiç sevilmiyor. Kimseyle dostluğu yok. O yüzden de en küçük hatasında azarlanıyor, küfürlere maruz kalıyor. Kerem’in kaprisleri bitmiyor.”

    DEVAMINI OKU
Personova Kişilik Envanteri Testi