Değerli KAYNAK dostlarımız,

Günümüzde farklı sektörlerin birbirlerinden daha fazla haberdar oldukları, yenilerinin hızla yükselişe geçtiği, var olanların yeni iş fırsatları yaratarak kendilerini geliştirmelerinin zorunluluğa dönüştüğü dinamik bir iş dünyasında yaşıyoruz. Bu dinamizm yeni ve kapitalsiz ekonomiler ile insan beklentisi olmayan ancak hayatına girince vaz geçemediği teknolojilerle kamçılandı. Var olmak, rekabette yer almak ve sürdürülebilirlik için kurumların nerede ise tek umutları yaratıcı kişiler, inovatif fikirler ve kurum içi girişimciler. Eskiyen adıyla ARGE yeni adıyla inovasyon merkezleri; ‘fikrim var, uygulanabilir ve biz öncüyüz’ ekipleri kurmak için atakta.

Girişimcilik fark yaratan bir değerin piyasa ekonomisinde yer bulması olarak tanımlanabilir. Bireysel ve kurum içi girişimcilik projeleri gerek yatırımların, gerekse kurumsal yönetim süreçlerinin önemli odaklarından birini oluşturuyor.

Dijital dünyanın içine doğan ve yeni teknolojileri hayatlarına katmayı vazgeçilmez bir ihtiyaç olarak tanımlayan Y ve Z kuşakları, anlayışımızda ve yaşam biçimimizde değişime imza atan Steve Jobs, Steve Wozniak, Richard Branson, Mark Zuckerberg gibi girişimci zekâları kendilerine rol model almaya başladı. Yılların deneyimiyle başarılarını sürdüren kurum ve kuruluşlar, toplumda değer yaratacak ve hayatlarımızda iz bırakacak sosyal girişimcilik projeleriyle yeni kuşaklara öncü oldu.

Bu sayımızda girişimcilik kavramını bireysel ve kurumsal boyutlarıyla ele alacağız. Girişimcilikte rol oynayan bireysel, örgütsel, toplumsal, kültürel ve ekonomik faktörleri aktaracak, bütünsel bir yaklaşımla girişimciyi ve girişimcilik süreçlerini misafir yazarlarımızın değerli katkılarıyla tanıtacağız.

Eczacıbaşı Holding; İnovasyon Koordinatörü, Ata Selçuk ve TEB İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Doçent Dr. Nilsen Altıntaş kurum içi girişimcilik konusunda deneyimlerini paylaşıyorlar. Wales Üniversitesi Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi Direktörü Prof. Dr. Dylan Jones-Evans yeni kuşak girişimcileri yaratmak ile ilgili bilgiler paylaşıyor. Görkan Ahmetoğlu ve Tomas Chamorro-Premuzic, duygusal zeka ve girişimcilik potansiyeli arasındaki bağlantı ve girişimcilik potansiyelini ölçmek konusunda çalışmalarını aktarıyorlar. Türk Telekom toplumda büyük fark yaratan “Telefon Kütüphanesi” projesini ve Uluslararası Rotary 2420. Bölge Federasyonu Guvernörü Fatih R. Saraçoğlu, sosyal girişimcilik projesi olarak gerçekleştirdikleri mikro kredi uygulamalarını anlatıyorlar. Hogan Assessments kurucusu Prof. Dr. Robert Hogan girişimci kişiliğin saklı yüzünü paylaşıyor. PWC’ den Durucan Baltaş devlet destekli girişimciliği ele alıyor.

İnovasyon ve girişimciliğin iş hayatında yaratacağı dönüşüm ancak kurumlar tarafından beslenince ortaya çıkar. Bu zemini oluşturacak kurum ikliminin üç temel koşulu vardır: Teknolojinin etkin kullanımı, inovasyon ve girişimcilik kapasitesi yüksek çalışanlar, hoşgörülü kurum iklimi. Kurum ve kuruluşların akıllarımızda yer eden, olumlu değişimleri tetikleyen başarı projeleri ancak girişimciliğin teşvik edildiği bir kurum ikliminde hayat bulabilir. Yenilikçi ve girişimci bireylerin değişimi gelişimle gerçekleştireceği günlerin devamını dileriz.

Saygılarımla,

Prof. Dr. Zuhal BALTAŞ

Girişimci Kişiliğe Farklı Bir Bakış

Davranış biliminde son yıllarda yoğunlaşan bir arayış var. Hayatı farklılaştıran dünyada iz bırakan insanların özelliklerini tanımlamak istiyor. Bu bakış açısı çerçevesinde, yenilikçi ve girişimci özelliğiyle tarihin en çarpıcı örneklerinden birine tanıklık ettik. 1955 yılında doğan ve geçtiğimiz sene kaybettiğimiz Steve Jobs, X ve Y kuşağına dijital dünyanın kapılarını açan Baby Boomer kuşağının temsilcisiydi. Her iki kuşağı “farklı düşün”mek kavramıyla buluşturan Jobs’un biyografisi daha önce Einstein, Franklin ve Kissinger’ın yaşamlarını kaleme almış Walter Isaacton tarafından hazırlandı.1 Bu biyografi, ona en yakın 100 kişinin onunla ilgili yaşantılarını ve kendisinin hayata bakışını aktararak davranış bilimlerinin bu bilimsel arayışına büyük bir içerik katkısı sağladı.

Yeni Kuşak Girişimciler Yaratmak

Sir Richard Branson, Dünya’nın en ünlü girişimcilerinden biri. Kısa bir zaman önce şirketlerinden Virgin Media, yeni kuşak iş adamlarını geliştirmek ve teşvik etmek için ne yapılması gerektiği üzerine yüzlerce genç girişimciye danışmanlık hizmeti verdi. Bu hizmetiyle Branson, ekonomiyi yeniden canlandırmak isteyen tüm siyasetçi ve karar vericilere aksiyon almaları için uyarı niteliğinde bir dizi öneri getirmiş oldu. Gençler, girişimlerin desteklenmesi adına onlar için daha işbirlikçi bir kültürün teşvik edilmesi gerektiğinde hem fikir. Böylelikle bilginin farklı kurumlar arasında bölünerek yeni bir iş kurmak isteyenlerde yarattığı kafa karışıklığı ve tekrarın önüne geçilecek. Kendi işlerinin başında “yaparak öğrenen” girişimcilik öğrencileri sorunlara, krizlere ve zorlayıcı durumlara esnek ve kendilerine fayda sağlayacak bir tutumla nasıl karşılık vereceklerini anlayabilirler. Yeni iş kurmalarını ve yönetmelerini sağlayarak öğrencilerin bu becerileri öğrenmelerine fırsat verdikleri için girişim eğitim programları kritik önem taşır.

Girişimci

Marco Polo bir çok kaynakta ilk girişimci olarak tanınmaktadır. Devlet finansmanı ile aldığı malları satarak geçimini sağlıyordu. Devlet finansmanı karşılığında parasını ve faizini alıyor, geri kalan tüm kar Polo’ya kalıyordu. 18.yy da ekonomist Cantillon’un finansör ile risk alan kişi olarak tanımladığı girişimciyi ayırdığı bilinmektedir. Sanayi devrimi ile beraber girişimci risk alan ve üreten olarak tanımlanmıştır. 2. Dünya savaşı öncesinde Joseph Schumpeter girişimciliğin tanımına yenilikçiliği ve teknoloji gelişimini eklemiştir. Drucker ise 1964’te girişimciyi fırsatları maksimize eden olarak tanımlamaktadır. Shapero girişimci tanımına sosyal ve ekonomik mekanizmaları organize edeni ekleyerek kurumsal yaklaşımı getirmiş ve 1983’te Pinchot iç girişimci kavramını ortaya koyarak bağımsız bir kişi olmanın ötesinde bir kurumda çalışarak girişimci (intrapreneur) olma kavramını geliştirmiştir. 2005’te Hisrich, Peter ve Shepherd’a göre “Girişimcinin işlevi üretim modelini bir icattan yararlanarak veya daha genel olarak yeni bir mal üretmek, ya da var olan bir malı yeni bir yolla üretmek, yeni bir malzeme kaynağı sunmak, yeni bir mal sunum kanalı açmak, yeni bir endüstriyi düzenlemek yoluyla denenmemiş bir teknolojik yöntemden yararlanarak ıslah etmek ya da devrimselleştirmektir.” Türk Dil Kurumunun İktisat Terimleri Sözlüğüne göre ise girişimci “Emek, sermaye ve doğayı bir araya getirerek üretim sürecini bir üretim faktörü olarak tasarlayan, örgütleyen ve onun tüm riskini üstlenen kişi.” olarak tanımlanmaktadır.

Kurumsal Girişimcilik ve Gelişme

Kurumsal girişimcilik, bir kurumda çalışan bir bireyin veya ekibin mevcut kurum içinde gelir ve büyüme yaratmak için yeni ürün, hizmet, süreç ve iş kolu geliştirmesini veya bu gelişimi kuruma bağlı bir yeni bir kurumda sürdürmesi olarak tanımlanır. Var olan kurumun ana temellerinin yenilenmesi veya yeniden şekillenerek değişimi olarak da tanımlanabilir. Kimi kurumlar dışarıdan girişimci olan kişileri kuruma dahil ederek bunu gerçekleştirmeye çalışsa da çok etkili olmadığı tespit edilmiştir. Girişimcilik yerini kurumsal rehavete bıraktığında bir takım belirtiler gözlemlenir. Öncelikle kurumların en temel düştükleri tuzak geçmiş başarılar üzerine söylem bolluğu ve övünmedir. Bir diğer belirti performans değerlendirmede düşük ya da orta düzeyde standartlar olarak ortaya çıkar.

İnovasyonda Başarı İçin Kurum İçi Girişimcilik

Günümüz dünyasında şirketler, bir yandan pazara yeni giren çok sayıda rakip ve sunulan yeni ürünün yarattığı yoğun rekabet, bir yandan da küreselleşmenin getirdiği aynılaşma sorunlarıyla başa çıkmaya ve ayakta kalmaya çalışıyorlar. “Yeni bir fikrin değer katan uygulaması” olarak tanımlayabileceğimiz inovasyonu, geçici bir heves, moda trend ya da ulaşılması gereken bir hedef gibi değil, hiç bitmeyecek bir yolculuk olarak görerek, kurum kültürü haline getirmemiz büyük önem taşıyor. İnovasyonun başarıya ulaşması, kurum kültürü haline gelmesi, şirket içerisinde inovasyon dostu ortamın oluşturulması ile mümkündür. Eczacıbaşı Topluluğu kuruluşları, bugüne kadar daima gelişimi ve değişimi destekledi, yeniliklere uyum sağlama konusunda uzun yol kat etti. Bugün, rekabette üstünlük sağlamak için farklılık yaratmak gerektiği, bu amaçla inovasyonu kurum kültürü haline getirmenin önemi tüm kuruluşlarımızda kabul görüyor. “İyi, mükemmelin düşmanıdır” sözünden hareketle, mevcut durumumuzdan tatmin olmamayı prensip ediniyor, geliştirmek ve iyileştirmek için çalışanlarımızın yaratıcı ve yenilikçi fikirlerini ortaya çıkaracak sistemler kuruyoruz.

Geçen Yüzyılın Yaklaşımıyla Fark Yaratma Çabası

Günümüzde insanları harekete geçirmek için kullanılan güdüleme (motivasyon) yöntemleri büyük ölçüde endüstri dönemine ait olan, “denetle ve yönet” anlayışının izlerini taşımaktadır. Bunun birçok nedeni vardır. Bu nedenlerin başında pazarı etkileyen esas gücün üreticilerden tüketicilere, kurumlardan da bireylere geçmiş olması gelmektedir. Bu tarihsel bir dönüşümdür. Ticari kurumlar için böyle bir pazarda ayakta kalmanın yolu, çalışanlarının yaratıcılığını ve girişimciliğini ortaya çıkartmalarına imkan sağlamaktır. Ancak endüstri döneminden miras kalan yönetim anlayışının zihinlere yerleştirdiği şablon bunu ileri derecede güçleştirmektedir. Çünkü özellikle büyük kurumlarda yöneticiler statükoyu korumak eğilimindedir. Yapılan bir araştırma CEO’ların % 25 inin kurumlarındaki yenilikçilik (innovation) seviyesinden memnun olduklarını ortaya koymuştur. Yöneticilerinin sayısı artan büyük kurumlar yönetim anlayışlarındaki karmaşıklık nedeniyle zorlanmakta ve Garry Hammel’in deyişiyle bir nevi “yönetim vergisi” (management tax) ödemektedirler. Günümüz iş dünyasının ideolojisi “kazancı maksimize” etmeye dayanır ve kelimelerle ifade edilmese de, insanlar bu konuda sadece bir araç olarak görülür. Oysa hiç bir dinde ve ahlak öğretisinde insanları yok sayarak elde edilecek zenginleşme meşru görülmez. İnsan anlam arayan bir canlıdır ve hiçbir insan kendisini bir araç olarak gören sistem içinde anlam bulamaz.

Bir Girişimcinin Zihin Rehberi

Girişimciler yeni bir iş fırsatı bulmak, bulduğu fırsatları değerlendirmek, yeni ve eşsiz fikirler üretmek gibi özelliklere sahiptirler. Peki girişimci insanların normal insanlardan farkı ne? Bu makalede fırsatların farkına varma eyleminin nasıl gerçekleştiğine, girişimcilerin hangi bilişsel ön yargı veya yanılgılara daha duyarlı olduklarına ve bu bağlamda hislerin ne rol oynadığı inceleniyor.

Kurumsal Girişimcilik

Günümüzde gelişen teknoloji ve iyi yaşam koşulları insanın ömrünü uzatırken, şirket ömürlerini kısaltıyor. Peki, buna ne neden oluyor? Gelişen ekonomik yapı ve rekabet nedeniyle değişen yönetim trendlerine uyum sağlayamamaları. Uzun yaşamak isteyen şirketlerin ise “Kurumsal Girişimcilik” ile sürekli değişim ve dönüşüm içinde olmaları gerekiyor. Artık girişimcilik kavramının kapsamı genişledi, çalıştıkları kurum adına bir yenilik başlatan profesyonellerle ve çalışanlarla yaratılan kurumsal girişimcilik kavramı gündeme geldi.

Girişimcilik ve İK

“Girişimci kurumların sürekli dengelemek durumunda oldukları üç boyut bulunmaktadır. Yaratıcılık boyutunda yenilik ile uygunluğu dengelemek, yenilikçilik boyutunda yaratıcılık ile fikrin hayata geçirilebilirliğini dengelemek ve rekabetçi avantaj boyutunda yenilikçilik ile kalite ve etkinliği dengelemek gerekmektedir. Aslında kurumların ihtiyacı olan rekabetçi avantajı ortaya çıkartacak olan kurum içi girişimciliktir. Günümüzde birçok kurumun değerleri incelendiğinde “yenilikçilik” değeri görülmektedir. Ancak aslen kurumların ihtiyaç duyduğu sonuçları alabilmek için yapmaları gereken ilk değişim kurum kültürünü yenilikçilikten rekabetçi avantaj yaratmaya odaklamak olmalıdır. Bunun gerçekleştirebilmesi liderlerin tutumu, insan kaynakları yaklaşımları, çalışanların özellikleri, ülke kültürü ve ekonomik gelişmeler gibi birçok farklı unsurun bileşimine bağlıdır. Kurum içi girişimciliği geliştirebilmek için kültürün yapılanmasında çok etkili olan İK’nın üzerine düşen görevler bulunmaktadır. İK organizasyon biçimi, çalışanların seçilmesi ve değerlendirilmesi, ödüllendirme, bütünlüğü sağlamak gibi bir çok alanda kurumda belirleyici rol üstlenmektedir.İnsan kaynakları çalışanların seçiminden, sistemlere, paylaşım ortamını yaratmaktan bütünsel bir yaklaşıma kadar her alanda kurum içi girişimciliği olası kılan iklimi yaratmakta önemli bir rol oynamaktadır. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için İK’nın kurumun stratejik bir ortağı olarak hareket etmesi ve büyük resmi değerlendirmesi gerekmektedir.”

Girişimciliği Yeşerten Kültür ve Girişimci Koçluğu

Milenyumun ilk 10 yılında iş dünyası, varlıklarını sürdürmek isteyen yıllanmış kurumlar ile yepyeni ihtiyaçların farkına varmamızı sağlayan ve tüketicileri peşinden sürükleyen inovatif kurumların rekabet arenası oldu. X ve Y kuşağının açtığı inovatif alanlar bilim ve teknolojiyi ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürmenin yollarını hızla kat etmekte. Son 20 yılda inovasyona dayalı girişimciler, iş hayatına yeniden yön verme, sektöre hükmetme, pazarı büyütme, kaynakları optimize etme vb. yaklaşımlarıyla küreselleşmenin kalbine yerleştiler. Bu nedenle sürdürülebilirliği mümkün kılacak yüksek standart ve rekabet için kurumlarda inovasyon politikalarının belirlenmesinin ve uygulamasının yolunun açılması gerekli. Girişimcinin kişilik özellikleri öz önüne alınarak yapılacak koçluk, girişimcinin yürüttüğü faaliyetlerden bağımsız olarak onun yıpratıcı özelliklerini yönetebilmesini sağlayacaktır. Bunun ötesinde, bir girişimci kendi faaliyet alanının zorluklarının kendisinde hangi davranışları tetiklediğini öğrendikçe koçluk uygulamasından daha fazla yararlanacaktır.

Yeni Dünya Düzeninde 2.0 Yönetim Anlayışıyla Yönetmek

İnsan anlam arayan bir canlıdır. İnsanın yaptığı iş üzerinde kontrol imkanı varsa, iş belirli ölçüde sınırlarını zorluyor ve başarı duygusu yaşatıyorsa ve gayret ile ödül arasında bir ilişki varsa, kişi o işte anlam bulur ve yaratıcılığını ortaya koyma fırsatı bulur. Teknolojideki gelişimin sonucunda web’in yol açtığı gelişim hayatımızı ve çalışma biçimini kökten değiştirmiştir. Web, en üst düzeyde esnek, yenilikçi (innovative) ve tüm insanları içine alan ve dışarıdan en az müdahale ile yönetilen bir sistemdir. Her insan, beceri sahibi olmak, özerklik ve bağlılık olarak adlandırılan üç temel ve doğal psikolojik ihtiyaca sahiptir. Bu ihtiyaçlar karşılandığından insan, verimli ve mutlu olur. Bir çalışanın kendisini yaptığı işe adaması, işi aracılığıyla anlam duygusu yaşamasına bağlıdır. Bu duyguyu yaşatacak olan da, kurumdaki yönetim anlayışı ve yöneticisidir.

Girişimciliğin Saklı Yüzü

ABD (ve dünya) ekonomisinin geleceği iş imkanı, istihdam ve olumlu maddi sonuçlar yaratan girişimcilere bağlıdır. Adam Smith’in belirttiği gibi, girişimciler faaliyetlerini tamamen benmerkezci nedenlerle gerçekleştirirler ve başkalarının onların faaliyetlerinden yararlanıp yararlanmaması onları ilgilendirmemektedir. Adam Smith kişisel deneyimlerine dayanarak bu tespiti yapıyordu. Bugün yaşıyor olsaydı yine kendi deneyimlerinden yola çıkarak tespitlerde bulunacaktı çünkü her ne kadar konu son zamanlarda ilgi uyandırsa da girişimcilik psikolojisi hakkında deneysel ve bilimsel olarak çok az bilgiye sahibiz. Girişimciler yönetici olursa ne olur? Gerçek olan çok kötü yöneticiler olduklarıdır. Barron son derece yaratıcı insanların (yazar, matematikçi, mimar, vb) kişilik özellikleri üzerine deneysel literatürün çok iyi bir özetini sunar. Kişiliğin ön yüzü ve saklı yüzü arasındaki ayrımın ilk açıklamalarından birini yapan Barron, yüksek düzeyde yaratıcı özelliğe sahip kişilerin normal kişilik ölçeklerinde yüksek puanlar aldığını belirtiyor.

Girişimciliğin Yüzünü Değiştirmek: Girişimcilik Potansiyelini Ölçmek

Son yıllarda Kuratko, Reynolds, Bygrave ve Autio nin çalışmalarında girişimcilik işe alma, ekonomik büyüme ve teknolojik gelişimde başlıca kaynak olarak gösterilmektedir. Bu nedenle, söz konusu alanda yazılmış yüksek sayıda kitap olması ve bunların sayısının her geçen gün hızla artması hiç şaşırtıcı değildir. Ancak tüm bu gelişime rağmen girişimcilik alanında yürütülen akademik çalışmalar uzun yıllar hayal kırıklığı yaratmıştır. Girişimcilik psikolojisi alanı da bu hayal kırıklığından payını almıştır. Girişimciliğin hangi alanları kapsadığı ile ilgili ortaya konan çeşitli görüşler olmasına rağmen literatürde 4 ana tema öne çıkar,. Bunlar yenilikçilik, fırsatları tanıma ve kullanma ve değer yaratmadır.

Mikrokredi Girişimcilerine Rotary Desteği

“Prof.Dr.Zuhal Baltaş Uluslararası Rotary 2420. Bölge Federasyonu Guvernörü Fatih R. Saraçoğlu ile sosyal girişimcilik çerçevesinde gerçekleştirilen mikro kredi uygulaması, şartları ve etkileri hakkında bir söyleşi gerçekleştirdi. Rotary İnsanlığa hizmet vermek, dünyada barış ve iyi niyeti yaymak amacıyla dünyadaki sorumlu insanların bir araya gelmesinden oluşan bir sivil toplum kuruluşudur. Tüm projeleri gönüllülük ve sosyal sorumluluk esasına dayalı projeler olan Rotary’nin mikro kredi projesi sosyal girişimcilik anlamında en önemlilerinden biridir. Mikrokredinin sağlayacağı en büyük yarar kullanıcıları yoksulluk sınırının üzerine çıkarmak,refah seviyelerini arttırmak ve kalkınmalarına katkı sağlamaktır. Bu yazıda mikrokredi uygulamasının ülkemiz için doğuracağı öngörülen sonuçları ve ülkemizin diğer dünya ülkelerinden farklı olarak sağlayabileceği ek faydaları bulabilirsiniz.”

Sosyal Girişimcilik

Birey, kurum ve kuruluşların gelişim önerilerini toplum yararına sunarak başlattıkları projeler sosyal sorumluluk kavramı altında ele alınırdı. Zira hedef kitlelere fayda sağlamak hiçbir zaman sorumluluk ve adanmışlık duygularını yaşamadan elde edilecek bir sonuç olmadı. Bu aidiyet duygusunun ancak gönüllü girişimciler tarafından yaratılabileceğini görmek, bu tür projelerin kurumsal süreçlerin uzantısı olmaktan ziyade kendi içinde evirilen bir gelişim sürecine ihtiyaç duyduğunu anlamayı sağladı. 1970’lerde mikro kredi projesini hayata geçiren Muhammed Yunus’tan bugün World Business Forum’da deneyimlerini paylaşan pek çok dünyaca ünlü CEO’ya kadar, girişimci zihinlerin iz bırakma yolunda attığı adımların aynı olduğunu görüyorum: Toplumda fark yaratmak. İşte sosyal girişimcilik bu amaca hizmet eden faaliyetler arasında üst düzey değer bilinciyle yürütülen önemli bir girişimcilik alanını oluşturuyor. Bireysel veya kurumsal çabaların dışardan desteklenmesi daha çok kişiye ulaşılmasını sağlar, maddi, akademik, toplumsal ve manevi bir teşvik oluşturur. Sosyal girişimcilik projeleri, özel-resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri, bireyler veya bu amaçla kurulan insani yardım fonları tarafından (örneğin, Silikon Vadisi Yardım Fonu-Silicon Valley Community Foundation) desteklenmektedir. Vizyoner yöneticilerin düşündüklerini hizmete ve ürüne yansıtan yenilikçi ve girişimci çalışanları öncelikle seçebilmeleri, ardından da uygun koşulları oluşturmaları ve onları desteklemeleri gerekir.

Türk Telekom “Telefon Kütüphanesi” Projesi

Toplumun tüm bireylerinin iyi kurumsal vatandaş kimliği ile bilgi toplumuna evrilmesinde sorumluluk sahibi olduğunu düşünen Türk Telekom’un , kendi sorumluluğundan yola çıkarak, ülkede yaşayan tüm görme engellilerin faydalanabileceği bir platform sağlayarak onların bilgiye erişimine katkıda bulunmayı hedefledikleri bilinir. Projede, ülkede yaşayan tüm görme engellilerin faydalanabileceği bir platform sağlayarak onların bilgiye erişimine katkıda bulunmayı hedeflenir. Sesli kitap uygulamasına erişimi kolaylaştıran Türk Telekom bu süreçte Boğaziçi Üniversitesi ile çalışmıştır. Bu makale oluşturulan sesli kitap projesinin hangi hedefle oluşturulduğu konusundan, projenin nasıl ülke çapında duyurulduğundan aşama aşama bahsediyor.

Eq-nomics: Duygusal Zeka ve Girişimcilik Potansiyeli arasındaki Bağ

Kariyer başarısının belirlenmesinde duygusal zeka (DZ) kavramından oldukça faydalanılmaktadır. Hatta kimi araştırmacılar bu anlamda duygusal zekânın bilişsel zekadan (IQ) daha önemli olduğunu ileri sürmektedirler. Deneysel araştırma sonuçları ileri sunulan bu görüşü desteklemezken duygusal zekanın kariyere ilişkin performans sonuçlarını ön gördüğünü gösteren net bulgular mevcuttur. Yeni bulgular DZ’nin iş tatmini ve performansla doğrudan ilişkili olan duygusal benlik algılarının yerine geçen boyutları olduğunu belirtmektedir. Yakın zamanda gerçekleştirilmiş iki meta analiz, IQ ve Beş Faktör kişilik boyutlarının etkileri kontrol edildikten sonra dahi, duygusal zekanın çeşitli performans sonuçlarını ön görebildiğini göstermiştir. Ayrıntılı ölçek geçerliği analizleri, duygusal zekâsı yüksek bireylerin girişimciliğe özgü yaratıcılık ve inovasyon gerektiren etkinliklerde daha fazla yer alacaklarını ileri sürmektedir.

Girişimcinin Özellikleri

Herkes girişimci olmuyor ve olamıyor. Birçok girişim daha başlangıçta sorunlarla karşılaşmakta ve başlamadan sona ermektedir. Girişimcinin dayanıklı ve odaklanmış olması zorlukları aşmasında ve gerekli adımları atmasında önem taşımaktadır. Girişimcileri girişimci olmayanlardan ayıran bazı özellikler bulunmaktadır. Gelin kısaca bu özelliklere göz atalım: Yenilikçilik, Risk algısı, Vizyon sahibi, Hırslı, Kontrol odağı içte, Esnek, Strese Dayanıklı, Başarısızlığı kabul eden, Özsaygı ve İlişki ağı kurabilmek.

Girişimciliğin “İdeal Kültür”ü

Türk kültürün girişimcilik üzerindeki etkileri, ‘bireycilik/toplulukçuluk’, ‘güç uzaklığı’, ‘belirsizlikten kaçınma’ değerleri üzerinden detaylı biçimde incelenmektedir.

Dijital Çağ Girişimcilerinin “Hepsi E’de”

21. yüzyılda dijital dünyada yapılan yatırımlar ön planda ve giderek hızlanmakta. Online girişimlerin artmasıyla ülkemizde de bu girişimler artmış ve de bu sektöre engelli bireyler katılım sağlama şansı bulmuş kadınlar da kendilerini daha fazla ön plana çıkarma şansı yakalamışlardır.

Ticari ve Sosyal Girişimcilikte Devlet Desteği

Küresel Girişimcilik Raporu (GEM) 2011 raporunun öne çıkan mesajlarından bir tanesi devlet desteği olmadığında bir ülkede girişimciliğin gelişmesinin çok zor olduğu idi. Devletler girişimciliği farklı şekillerde destekleyebilmektedirler. Bunlar eğitim, bilgi paylaşımının artırılması, finans, yasal düzenlemeler ve bürokratik şartlar olarak ayrılmaktadır. 2011 senesinde Türkiye’nin de dahil olduğu 17 ülkeden 434 kadının katılımıyla Kadın Girişimciler İçin Mentor Ağı oluşturulmuş ve kendilerine bir sertifika verilmiştir. Bu kişilerin kadın girişimcilere iş kuruluşunda, işletmesinde ve gelişmesinde destek olması ve tavsiyelerde bulunmaları beklenmektedir.

İnternet Girişimciliği

2011 yılında Coproline’da The Entrepreneur (Girişimci) eğitim programını tamamlayarak Yuppidi.com’u kuran Sezai Emre Erkan ile işini kurma ve sürdürme süreci ile ilgili söyleşiyi Coproline E-Ticaret ve Dış Ticaret Eğitim Kurumları, Eğitim Direktörü Berke Sarpaş gerçekleştirdi.

Personova Kişilik Envanteri Testi