Çocuk, 4 ile 10 yaş arasında, yalan söylemez, başkasının oyuncağını almaya kalkmaz, canlılara zarar vermezse, cezalandırılmaktan kurtulacağını, kurallara itaat ederek ödüllendirileceğini, isteklerini daha kolay elde edebileceğini öğrenir. 10-13 yaş arasında, “uslu çocuk” olursa daha çok sevileceğini, takdir göreceğini, okulda, arkadaş arasında ve toplumda, düzenin kural ve yasalarına uyarsa kabul göreceğini farkeder. Ergen olunduğunda ahlaki değerler ilkelere dönüşür, yasalara ve tüm insanlığa saygı ve yükümlülük sonucu ahlaklı davranış ortaya çıkar. Yetişkinlikte ise tüm evrenin bir parçası olarak bireyde, vicdan ahlakı ve etik standartlar gelişir.
Çocuk, 4 ile 10 yaş arasında, yalan söylemez, başkasının oyuncağını almaya kalkmaz, canlılara zarar vermezse, cezalandırılmaktan kurtulacağını, kurallara itaat ederek ödüllendirileceğini, isteklerini daha kolay elde edebileceğini öğrenir. 10-13 yaş arasında, “uslu çocuk” olursa daha çok sevileceğini, takdir göreceğini, okulda, arkadaş arasında ve toplumda, düzenin kural ve yasalarına uyarsa kabul göreceğini farkeder. Ergen olunduğunda ahlaki değerler ilkelere dönüşür, yasalara ve tüm insanlığa saygı ve yükümlülük sonucu ahlaklı davranış ortaya çıkar. Yetişkinlikte ise tüm evrenin bir parçası olarak bireyde, vicdan ahlakı ve etik standartlar gelişir.
Kohlberg’in bu modeli bazılarınca kültürel farklar, durumsallık, yetişme tarzına bağlı gelişim farklılıkları nedeniyle bazılarınca eleştirilmiştir. C. Gilligan da eleştirenlerden biri. Kohlberg’in ölçeğinde kız çocukların erkeklerden düşük puan almalarının, erkeklerle kadınların dünyayı farklı algılamalarından kaynaklandığını savunmuştur.
Gilligan’a göre, erkek çocuklar “başkalarını memnun etme” evresinden “kurallara göre yaşama” evresine geçerken, kız çocuklar insan ilişkilerini önemsemekten hiç vazgeçmezler. Kadınlar, yaşları ilerledikçe, yarar sağlamak amacıyla başkalarını memnun etmekten başkaları yararına yakın ve verici ilişkiler kurma evresine geçer ve bundan mutlu da olurlar. Kadınlar için, ihtiyacı olana yardım etmek temel bir ahlak ilkesidir.
Erkekler değer çatışmalarını mantık yoluyla, kadınlarsa diyalog yoluyla, konuşarak, birbirlerinin bakış açılarını ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışarak çözmeye yatkındır. Erkekler için bağımsızlık, başına buyrukluk ve başarmak daha önceliklidir. Kadınlar içinse, başkalarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek, öne geçmektense başkalarına ilgi göstermek, yardım etmek ve ilişkileri sürdürmek daha önemlidir.
Erkek çocuklar annelerinden uzaklaşarak erkek kimliklerini bulur, kızlar ise annelerine bağlanarak ve onun özelliklerini benimseyerek. Erkekler başkalarına bağlanmayı tehlike olarak görür, yakınlaşmaktan, bağımlılıktan ürkerler. Kadınlar içinse tehlike, ilişkilerinin bozulmasıdır, yalnızlıktan ve reddedilmekten ürkerler. Yakınlaşma erkekler için ürkütücü, kadınlar için güvenlik kaynağıdır. Özerklik ise, kadınlar için ürkütücü erkekler için gurur kaynağıdır. Erkekler kendilerini başarılarıyla tanımlar, kadınlar ilişkileriyle. Kadınlar için güçlü insan, başkalarına yardım eden ve destekleyen, erkekler içinse başkalarını kontrol eden kişidir. Erkek için birey haklarına, kadın içinse başkalarına ilgi göstermek önceliklidir. Her iki değer de, ahlaklı davranış için aynı derecede önemlidir. Haklara saygı, herkese eşit davranmayı öğretir, başkalarına ilgi ise, ihtiyacı olan herkese yardım etmeyi. Ahlaki olgunluk için bu iki değerin karışımına ihtiyaç var: Kendisininki de dahil olmak üzere, herkesin haklarına saygı göstermek, inançlarını savunmak ve kişisel bütünlük ve başka insanlara karşı sorumluluk üstlenmek. Adalet duygusuyla ilgi odaklı yaklaşımı dengeleyebilseler, haklarını savunmak için gözlerini kırpmadan silaha başvuran dünya liderlerinin yaratacakları farkı bir düşünün.
Kadınlar ve Erkekler |
%90’ı için hem adalet duygusu, hem de başka insanlar değerlidir, ancak %65’i için bu iki değerden biri önceliklidir. Erkekler: %93’ünün önceliği adil davranmak, %7’sinin başkalarına ilgi göstermektir. Tamamı adil davranışı önemser. %38’i ilgi göstermeyi hiç önemsemez. Kadınlar: %62’sinin önceliği başkalarına ilgi göstermektir. %38’i adil davranışı önemser, %23’ü önemsemez. %8’i başkalarına ilgi göstermeyi hiç önemsemez. |
Kaynak:
- Gilligan, C., In a Different Voice: Psychological Theory and Women’s Development, Harvard Univ., Cambridge, 1982.
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir