Bu makalede , değişen teknolojiyle birlikte günlük hayattaki alışkanlıklarımızın iş hayatında ve iş sektöründen yaklaşık dört kuşağın aynı anda çalışmasına değiniliyor. Başrolde olan teknoloji ile birlikte iş sektöründe verimliliğin nasıl arttırıalacağı anlatılıyor. Değerli fikirlerin kaybolmayıp nasıl kullanılabileceği hakkında ipuçları veriyor.
15 yıl önce buralar hep tarlaydı…
Günümüzde şüphesiz en sık duyulan cümlelerden biri “Her şey ne kadar hızlı değişiyor”. Giyim stilinden yaygın kullanılan kelimelere, hobilerden hayatımızda yer alan cihazların türüne kadar, her şey baş döndürücü bir hızla değişiyor. 15 yıl önce pilates yapan bir arkadaşınız ya da cep telefonundan evdeki kamerasına bağlanıp her şey yolunda mı diye bakan bir kuzeniniz muhtemelen yoktu. Yine 15 yıl önce çalışanlar birbirleriyle mail yoluyla haberleşmiyor, Whatsapp’tan müşterilerle yazışmıyorlardı.
Her şey değişiyor, evet ama en çok da insanlar ve alışkanlıkları değişiyor.. Yakın gelecekte neredeyse 4 kuşak bir arada çalışıyor olacak, bu gerçeğin farkında mıyız? Onları tüm alışkanlıklarıyla kucaklamaya, bir çemberde buluşturmaya hazır mısınız sevgili İK yöneticileri?
Teknoloji neden başrolde?
Spordan müziğe her şey değişti de, neden en önemli uyumlanma konusu teknoloji oldu çıktı? Çünkü:
- Bugün itibariyle her dakika 100.000 tweet atılıyor, Google’da 2 milyon arama yapılıyor ve 3600 fotoğraf çeşitli platformlarda paylaşıma açılıyor.
- Yetmez mi? O zaman bir sebep daha söyleyelim:
- İnsanlar internete bağlandıkları zamanın %22’sini sosyal medya sitelerinde, %19’unu ise email yazarak ya da okuyarak geçiyor.
Asitçi misin, metalci mi?
Teknoloji bize kaçacak yer bırakmamış görünüyor. Buna karşı durmak, bu akıntının tersine yüzmek yerine sörf tahtamızı kapıp dalganın tadına varmamız daha mantıklı görünüyor.
Neler yapılabilir neler…
Hemen her vizyoner kurumda dijital İK uygulamaları ile ilgili, bir pencere ya açıldı ya da açılmak üzere. Ancak hazırlanan uygulamaların çoğunluğu, sadece şirketle ilgili bilgilerin ve çalışan telefon numaralarının yer aldığı, yemek menüleri ve servis bilgilerine ulaşımın sağlandığı, vize evraklarının temin edildiği içeriklerden öteye geçemiyor.
Oysa o kadar çok şeye ihtiyaç duyuyoruz ki!
Yeni bir çalışma grubu oluşturulacak olsa, atılacak adımlar belli, 4-5 toplantı, pek çok telefon görüşmesi, havada uçuşan mailler. Oysa bir şirket uygulamamız olsa, içinde cross-matrix gruplara kişiler istediği gibi dahil olabilse, daha verimli olmaz mıydı?
Ya da sosyal faaliyetlere ilişkin şirket grupları, mesela bisiklet tutkunları, balıkçılık meraklıları Facebook’taki gruplar gibi şirket uygulamasının üstünden bir araya gelseler, kendi etkinlik takvimlerini oluşturabilseler, başarılarını da sosyal medya hesaplarında paylaşabilseler çok renkli bir kurumsal/sosyal hayatımız olabilir.
Yeni başlayanların ayrı bir grubu olsa ve uygulama üzerinden birbirlerini bulsalar, çirkin ördek yavrusundan kuğuya dönüşene kadar yalnız kalmasalar, öğlen yemekleri için randevulaşıp izlenimlerini paylaşsalar çok eğlenceli olmaz mı? Yeni başlayanların grubunda bir de sözlük uygulaması olsa, şirkette sık kullanılan kısaltmalar burada yer alsa, ortama uyum sağlamaya çalışanlar için hayat kurtarıcı olabilir!
Şirket çalışan bilgileri kurumun mobil uygulamasında olsun evet, ama Facebook, Instagram ya da Linkedin hesapları da hemen yanı başında bulunsun. Bebeği olanlar ilk yaş günü fotoğrafını buraya yükleyebilsin. Hiçbiri zor değil, sadece hayal etmek yeterli görünüyor.
Eğlen, coş, nereye kadar?
Elbette insan insana ilişkiler kadar, insanla kurum arasındaki ilişkilerde de mobil uygulamalar ya da web sayfaları etkin rol oynayabilir.
Birden çok şubesi ya da lokasyonu olan firmaları düşünelim. Ekiplerden birindeki iyileştirme çalışması, ya da öneri sisteminde ödül almış bir önerinin diğer ekipler tarafından da her an görüntülenebilir olması, bu yeni bilgileri yaygınlaştırmak için onlarca toplantı ve sunumdan daha etkili olacaktır.
Ya da hazırlıksız yakalandığı bir anda, herhangi bir çalışanın kurumla ilgili tanıtım sunumuna bir tıkla erişip ekrana yansıtması, toplantıda işine yaramakla kalmayacak, müşteriye karşı kurumun reputasyonunu da inanılmaz olumlu etkileyecektir.
Bir fikrin mi var?
Şirket içinde ne kadar değerli fikirlerin, önerilerin hiç haberimiz olmadan kaybolup gittiğini bilmeyen yoktur. İK’ya mı gidip anlatılmalı, önce bir müdüre mi danışılmalı, arkadaşlardan fikir mi alınsa? “Amaaann..Unut gitsin! Ben bir maillerime bakayım.”
Fikirlerin ortak bir platformda toplanabildiği, çalışanlar tarafından anında oylanabildiği, kazanan fikrin uygulamaya geçirildiği, bunun da anında Tweet olarak atılıp kuruma alkış olarak döndüğü eğlenceli bir döngü yaratmak mümkün.
Haydi İK, bizi diskoya götür!
O halde enerjimizi toplayıp aksiyon almanın tam zamanı! Çünkü hayatlarının büyük bölümünü işyerinde, ya da iş için harcayan tüm bu insanlara karşı kurumların büyük bir sorumluluğu var. Çalışanlarınızın ellerinden düşürmedikleri tablet ve akıllı telefonlarda yerinizi alıp hayatlarını kolaylaştırmak ve renklendirmek o kadar da zor değil. Tasarlayıp hayata geçireceğiniz uygulamaların, çalışan bağlılığını artırmak ve kurum kültürünü yaygınlaştırmak için işinize yarayacak olması da cabası!
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir