• Liderler Neden Yollarını Kaybederler?

    Günümüzde sık olmasa da üst düzey yöneticilerin etik dışı davranışlara kaymalarını duyagelmekteyiz. Bu davranışların altında medyanın yansıttıklarından fazlası bulunmaktadır. Liderliğe giden yolda güç kurmak, baskın olmak, elde edilenleri daimî kılma güdüleri tuzak olarak bulunmaktadır. Liderler hata yapma konusunda korumasız oldukları gibi yolun her aşamasında özellikle de zirvede yalnızdırlar. Yalnızlık ve iç çatışmaları doğru yoldan sapmaya yol açabilmektedir.

    DEVAMINI OKU
  • Yöneticinin İki Yüzü

    Herhangi bir kurumda yüksek mevkide olan kişiler için başarılı bir yönetici olmak hepsinin en çok isteyeceği şeydir.Fakat bu durumun kişinin elinde olduğunun bilinmesi gerekmektedir.Kişi kendini tanır, kendisiyle ilgili farkındalığını en üst noktaya taşır ise iyi bir yönetici olma hususunda sağlam adımlar atma yoluna girmiş olacaktır.

    DEVAMINI OKU
  • İş Hayatında Yöneticilerin Kaçınması Gereken 10 Ölümcül Hata

    Bu makalemizde Baltaş Ar-Ge biriminin yaptığı yetersiz geri bildirim verme, yanlış hedef koyma ve doğru delege etmemek gibi sık yapılan hataları ve nasıl giderilebileceklerini içeren bir çalışmaya ulaşabilirsiniz.

    DEVAMINI OKU
  • İşyeri Kültürünüz “Eril” mi yoksa “Dişil” mi?

    Bu soruya vereceğiniz cevap, çalışan sadakati, sağlığı ve üretkenliği hakkında önemli bilgiler gizler. Kurumlarda aynı çalışma ortamını paylaşan kadın ve erkek, genellikle iki ayrı grup olarak ele alınır ve her iki grubun iletişim kurma biçimi ve çalışma tarzı birbirinden farklılık gösterir. Sosyal bilimciler, doğuştan veya sonradan öğrenilen “dişil” ve “eril” farklılıklarının neden var olduğu ve hatta neden çalışma ortamında sıklıkla “eril” davranışların daha yüksek bir değer olarak kabul gördüğünü araştırmaktadır. İş ortamında iş stresinin kendileri için hangi anlama geldiği sorulduğunda, kadınların ve erkeklerin cevapları birbirinden oldukça farklıdır. Erkeğin stres seviyesini kurumda otorite sayılan kişilerin kendilerine davranış şekilleri belirlerken, kadının stres seviyesini genel iş ortamı belirlemektedir. Erkeğin iş ortamındaki sağlıklı çalışma koşulu, kontrol, yetki ve sahip olduğu pozisyonla yakından ilişkilidir. Kadınlar için iş ortamında sağlıklı olma koşulu ise ev yaşamlarını nasıl algıladıklarıyla ilgilidir.

    DEVAMINI OKU
  • Girişimci Kişiliğe Farklı Bir Bakış

    Girişimci Kişiliğe Farklı Bir Bakış

    Davranış biliminde son yıllarda yoğunlaşan bir arayış var. Hayatı farklılaştıran dünyada iz bırakan insanların özelliklerini tanımlamak istiyor. Bu bakış açısı çerçevesinde, yenilikçi ve girişimci özelliğiyle tarihin en çarpıcı örneklerinden birine tanıklık ettik. 1955 yılında doğan ve geçtiğimiz sene kaybettiğimiz Steve Jobs, X ve Y kuşağına dijital dünyanın kapılarını açan Baby Boomer kuşağının temsilcisiydi. Her iki kuşağı “farklı düşün”mek kavramıyla buluşturan Jobs’un biyografisi daha önce Einstein, Franklin ve Kissinger’ın yaşamlarını kaleme almış Walter Isaacton tarafından hazırlandı.1 Bu biyografi, ona en yakın 100 kişinin onunla ilgili yaşantılarını ve kendisinin hayata bakışını aktararak davranış bilimlerinin bu bilimsel arayışına büyük bir içerik katkısı sağladı.

    DEVAMINI OKU
  • Stratejik Partner Olarak İK

    Yalnızca destek bölümü olarak görülen insan kaynakları (İK), personel yönetimi kimliğinden sıyrılarak karar verme mekanizmalarında yer edinen bir bölüm haline gelme yolunda ilerliyor. En etkili İK bölümleri stratejik partner rolüyle değer yaratanlar. Araştırmacılar İK’nın stratejilerin hem oluşturulmasında hem de uygulanmasında aktif rol almasının, etkinliğini ve etkisini daha da artırdığını bilimsel bir şekilde ortaya koyuyorlar. CHRO (Chief Human Resources Officer), İK’nın başında bulunan ve onu üst yönetimde temsil eden, CFO (Chief Financial Officer) benzeri bir pozisyon. CHRO ülkemizde henüz yaygın olmasa da değişen İK anlayışıyla birlikte artacağı düşünülüyor. Amerika’da CHRO’lar son yıllarda maaşları en fazla artış gösteren yöneticiler. Bu pozisyon işle ilgili uzmanlığın ve tecrübenin yanı sıra yüksek güvenilirlik ve cesaret gerektiriyor.

    DEVAMINI OKU
  • Kötü Yönetim ve Sonuçları

    Kötü yönetim tarzı neden bu kadar evrensel, neden bu kadar çok karşılaşılan bir durum? Gözlemlenen şu ki, her sektörde astlardan, üstleri ile ilgili “ yetersiz”, “etkisiz”, “verimsiz” ve hatta sıkça da “sadist” diyebileceğimiz olumsuz yönetim tarzlarıyla ilgili sayısız hikayeler duymak mümkün olmaktadır. Gerçekten bunlar yaşanıyorsa,, neden hala kötü yönetim modern iş dünyasında yaygın bir problem olarak karşımıza çıkmaya devam etmektedir? Evet, herkes tarafından bilinen destansı yönetimsel başarısızlıkları gözlemlemek etkileyicidir (Ken Lay, John Z. DeLorean, “Chainsaw Al” Dunlap), ancak bu kişilerin bu kadar zarar verici olmalarının nedenleri nelerdir? Kurumsal verimlilik seviyeleri ve kâr marjları gibi somut faktörler göz önünde bulundurulduğunda yönetici pozisyonunda bulunan kişilerin sahip oldukları zarar verici kişiliklerinin doğurduğu sonuçlar nelerdir? Bu yazımızda bu zor soruların cevaplarına ışık tutmaya çalışacağız.

    DEVAMINI OKU
  • Karar Verme Üzerine Bilişsel Modeller ve İş Hayatına Yansımaları

    Karar Verme Üzerine Bilişsel Modeller ve İş Hayatına Yansımaları

    Karar vermek birçok farklı bilişsel süreçler sonucu ortaya çıkan bir sonuçtur. Karar verme telafi edici ve telafi edici olmayan olarak iki farklı model ile açıklanıyor. Araştırmalar, çok sayıda seçenek arasında kaldığımızda, önce seçeneklerin bizi tatmin edip etmediğine baktığımızı, sonra da daha az sayıya indirdiğimiz seçenekleri zihnimizde bir hesaba tabi tutarak telafi edici bir yöntemle elediğimizi gösteriyor. Bu süreç iş hayatında da bizi etkilemekte. Kurumsal örgütlerde de karar alma süreçleri hakkında bu makaleden bilgi edinebilirsiniz.

    DEVAMINI OKU
  • Sigorta Sektöründe İşe Alım

    Farklı kişilik özelliklerinin farklı mesleklerde öne çıktığı bilinir. Sigorta sektörü için bu özellikler, yüksek hırs, yüksek tedbirlilik ve yüksek uzlaşılabilirlilik olarak sıralanabilir. Rekabetin yüksek olduğu sektörlerde, bireyin kişiliğinin hırs boyutu yüksekse bu özellik birey için itici güç olarak kişiyi başarıya götürebilir. Yüksek tedbirlilik müşterinin tüm süreçle ilgili doğru bilgilendirilmesi ve uzlaşılabilirlik ilişki kurmayı ve müşterinin zor zamanlarında iletişimi sürdürmeyi sağlayan öğe olarak ortaya çıkmaktadır. Bu makalede yönetici ve çalışanlar için gelecek planlama süreçlerini ve İK ‘nın yarattığı fırsat alanlarını göreceksiniz.

    DEVAMINI OKU
  • İş Ortamında Güven

    Günümüz küresel rekabet ortamında yaşamını sürdürmek isteyen firmalar, rekabetçi avantaj arayışındadır.  Rekabetçi avantaj sağlamak için de ilk adım verimliliği artırmaktır.  Fark yaratan rekabetçi avantaj sağlamak isteyen firmalar, verimliliği maddi kaynakların yönetiminin yanında insan kaynakları yönetiminde de aramak zorundadır. Baltaş 2008 Davranış araştırması sonuçlarına bakıldığında, yaklaşık olarak her üç kişiden ikisinin astlarına, eşitlerine ve yöneticisine güvenin olduğu gözlemlenmektedir. Bu kurum içinde güven ortamının oluşması açısından önemlidir ancak diğer yandan çalışanların yaklaşık üçte birinde çalıştıkları kişilere karşı güvensizlik içinde olduklarını göstermektedir. Kişilerarası güvensizlik, kurum içinde açıkça ifade edilemeyen duygu ve düşüncelerin dedikodu yoluyla yayılmasına sebep olur. Kişiler, kendilerini yakın buldukları iş arkadaşlarına kapalı kapılar arkasında, koridorlarda, kahve molalarında kendilerini ifade ederler. Kurum içersinde sağlıksız, hızlıca yayılan ve aynı zamanda mesajın şekil değiştirdiği bir iletişim tarzını doğurur. Birbirine güven duymayan ekip üyeleri hiçbir fikri sansürsüz ve inanarak tartışamaz. Bunun yerine üstü kapalı, savunmacı, imalı tartışmalara ve ifadelere başvururlar ve nezaket zırhı ile kendilerini diğerlerinden uzak tutarlar.

    DEVAMINI OKU
  • Y Kuşağını Yönetmek

    Bu sorumluluğunun bilincinde olan bir yöneticinin şunlara dikkat etmesi, Y kuşağı çalışanlarından üst düzeyde verim almaya ve onları kurumda tutmaya imkân verir: Genelleyerek değil, kişiselleştirerek ve özelleştirerek yönetin. Gerçek bir koçluk ilişkisi kurun.Y kuşağı çalışanlarınızla arkadaş ve meslektaş ilişkisi içinde olun. Düzenli olarak yapıcı geribildirim verin. Kurumdaki entelektüel sermayeden kolayca yararlanmalarına imkân sağlayın. Y kuşağının kendisiyle ilgili yüksek beklentilerini karşılamalarına yardım edin. Y kuşağı çalışanları, yaşları gereği kolay ve hızlı öğrenirler. Y kuşağını yönetmekten söz ederken onların potansiyellerinden yararlanmanın önemini de vurgulamak gerekir. Örneğin Y kuşağının elektronik ortamdaki becerisini düşünerek, bu alanda doğabilecek fırsatlardan yararlanmak için onların öncülüğüne duyulan ihtiyacı gözardı etmemek gerekir.

    DEVAMINI OKU
  • Hediye Almak İle Kalifiye Elemanı Kurumda Tutmanın Ortak Yanı Olabilir Mi?

    Bir arkadaşınıza doğum gününde alacağınız hediyeyi seçerken kullandığınız yaklaşım, bir kurumun kalifiye çalışanlarını rakiplere kaptırmamak için uygulayacağı stratejiye uygulanabilir mi? Kurumunuzda kalifiye çalışanları tutmakta zorlanıyorsanız yada onları rakiplerinize kaptırıyorsanız onları elde tutmak için ne yapmak gerekir?

    DEVAMINI OKU
  • Ebedi Liderlik

    Ebedi Liderlik

    “Lider doğulur mu, yoksa olunur mu?” Tarih kadar eski bu soruya doyurucu bir cevap bulmak kolay değildir. Liderliğin zaman içinde değişen özellikleri, bu soruya cevap vermeyi zorlaştırır. Günümüzde sadece politik alanda ve iş hayatında değil, sivil toplum örgütleri ve spor kulüpleri dahil her türlü kurumda gerçek liderlere ihtiyaç duyulmaktadır. Somut ölçütler belirlenmediği için de, liderlik eğitimi ya lafta kalmakta, ya da verilen eğitim betimsel özellikler taşımakta ve amacına ulaşamamaktadır. Askeri tarih yazarı Freeman geleceğin liderlerine “işini bilmeyi, adam olmayı ve adamlarına sahip çıkmayı” öğütlemiştir. Zamandan ve kültürden bağımsız liderliğin belki de en yalın ve özlü tanımlarından biri, bu ifadede gizlidir. Bu ifadeyi günümüzün kavramlarıyla ortaya koymak istersek “işini bilme”nin mesleki yeterlilikle ilgili olduğunu, diğer özelliklerin ise kişilik, yetkinlik ve karakterle ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Baltaş Grubu olarak yaptığımız araştırmalardan ve deneyimlerimizden yola çıkarak bu kavramlara yetkinlik boyutunda “dinleme”yi, kişilik boyutunda da “karar ve kararlılığı” eklemeyi gerekli görüyoruz. “İşini bilmek”, sadece çok okumak ve “veri toplamak”la gerçekleşmez. Okuyarak edinilmiş bilgi, ancak soru sorulunca cevap vermeye ve “akıl satmaya” yarar. “Adam olmak”, cinsiyetten bağımsız olarak kuvvetli bir kişiliğe ve değer sistemine sahip olmak, baskı altında bunlardan ödün vermemek, doğruluk ve dürüstlük–bir başka deyişle, özü sözü bir olmak-tır. “Adamına sahip çıkmak”, “vefa”yla ilgilidir. İktidarı elinde bulunduranlar vefayı tek yönlü bir yol olarak görmeye ve bunu sadece çevrelerinden beklemeye meyillidir. Birçok yönetici, birlikte çalıştığı insanlara “kendi ihtiyaçlarını karşıladığı” ölçüde değer verir. “Dinlemek”, liderlerde en sık görülen eksikliktir (bkz. Liderlik Davranışları Araştırması). Genel olarak liderler anlamaktan çok anlatmaya, dinlemekten çok konuşmaya eğilimlidirler. Liderin en önemli özelliklerinden biri az bilgiyle, baskı altında, doğruya en yakın kararı verebilmesidir.

    DEVAMINI OKU
  • Gerçek Olamayacak Kadar İyi – Güçlü Yönler Liderlerin Tek İhtiyacı mı?

    İşler iyi gittiğinde daha fazlasını istemek, insanın DNA’sına işlenmişe benziyor. 1990’larda borsa’nın yükselmesi ile oluşan zenginlik, 11 Eylül sonrası canlanan piyasalarla beraber dizginlenemez bir iyimserlik yarattı. Bunun sonucunda da yere sağlam basamaz olduk. Gerçekçi yaklaşım ve risk yönetimi bir kenara bırakılarak, karmaşık yatırım araçlarına, kaldıraçlama etkileri abartılmış kurumsal varlıklara ve ihtiyatsız kişisel borçlanmalara akın edildi. Bir yöneticinin başarısızlığının birincil sebebi ilişki sorunlarıdır. İkinci olarak güçlü yönler her zaman olumlu sonuçlar getirmeyebilir. Liderleri başarısızlıkları ile ilgili araştırmalar bu konuda yol gösterici olmaktadır. Liderleri güçlü yönlerine odaklanmaya yönlendirmek aslında bu yönlerini fazla ve yanlış şekilde kullanmaya ve genellikle tamamlayıcı beceri ve bakış açılarını ihmal etmelerine sebep olmaktadır. Son olarak güçlü yönlere odaklanmak gelişimi engelleyebilmektedir. Bilinmeyenle, denenmemişle başa çıkmak ve sürekli öğrenim uzun süreli başarının sırrıdır.

    DEVAMINI OKU
  • Ekip İçi Dinamikleri ve Kişilik

    Ekip İçi Dinamikleri ve Kişilik

    Beraber çalışan bir grup insanın ekip olması demek, ortak amaç için bir lider eşliğinde çalışmaları, performanslarının birbirine bağımlı olması, ekibin performansına bağlı ortak bir kaderi paylaşmaları ve kendilerini amaçları ve kaderleriyle bir ekibin parçaları olarak görmeleri demektir. Bu sonucu etkileyen önemli öğelerden bir tanesi de ekip üyelerinin kişiliğidir. Ekip üyeleri, ekip içersinde yaşanan anlaşmazlıkların yönetilmesi, ekip üyelerinin gereken şekilde yönlendirmesi, ekibin iş yapma biçiminin iyileştirilmesi için sürekli sorgulanması, krizlerin yönetilmesi, ekip üyelerinin desteklenmesi, toplantıların verimli ve etkin olmasının sağlanması, görevlerin zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gibi birçok farklı rolü üstelenmektedir. Araştırma sonuçları, tedbirlilik ölçeğinden çok düşük puan almayan üyelerden oluşan ekiplerde daha az çatışma, daha çok iletişim ve daha çok iş yükü paylaşımı olduğunu göstermektedir. Uzlaşabilirlik kişilerin, ilişkileri sosyal duyarlılığa sahip olarak sürdürebilmesini, işbirliğine yatkın olmalarını sağlar. Ekipler ortak çalışmaları süresince farklı problemler, geliştirilmesi gereken alanlar ve kriz durumlarıyla karşılaşabilmektedir. Ekip üyelerinin baskı altında sükunetlerini koruyabilmeleri, aşırı tepki vermeden stres ile başaçıkabilmeleri ve olumlu bakış açılarını koruyabilmeleri ekip çalışmasını etkinliğini artırmaktadır. Bu özellikler kişiliğin iç uyum boyutu ile ilişkilidir. İç uyumu düşük olan, ekip çalışmasında savunmacı bir yaklaşım izleyen, kaygılı ve endişeli olmaya meyli olan, geri bildirimi kişiselleştirerek alınganlık sergileyen bireyler, ekip çalışmasını olumsuz etkilemektedir.

    DEVAMINI OKU
  • Değerlerle Kriz Yönetimi

    Kriz, alışılmış çözümlerin geçerliliğini yitirmiş olduğu durumlara verilen isimdir. Her kriz, ani ve belirleyici değişimler içeren dengesiz bir durumu ifade eder. Çinliler kızdıkları kişilere “tanrı seni belirsiz ortamlarda bıraksın” diye beddua eder. 1990’lı yıllardan günümüze baktığımızda, 1991 yılında körfez savaşından, 1994 ve 1998 yıllarında cari açıktan, 1999 yılında depremden, 2001 yılında da bankacılık sisteminin çökmesinden kaynaklanan krizler, Türkiye’de iş hayatının ciddi olarak aksamasına ve topluma dağılacak refahın bozulmasına neden olmuştur. Bir kurumun gücü o kurumda çalışan bireylerin paylaştıkları ortak değerlere olan bağlılıklarıyla ölçülür. Değerler yaşamak için kurallar ve kararlar için pusuladır. Değerler belirli bir sonucu elde etmek için izlenecek yol konusunda en derinde yatan inançlardır ve davranışlarla dünyaya yansır. Paylaşılan değerler güven oluşturur. Böylece ortak paydayı oluşturan bir topluluğun meydana gelmesi mümkün olur. Değerler uyum ve birlik sağlar ve böylece ortak hedeflere hızlı ve etkili bir biçimde ulaşmak mümkün olur. Kriz dönemlerinde en sakıncalı uygulama, harcamaları azaltmak için insanları işten çıkartmaktır. Bu durum kurumun, entelektüel sermayesinin ziyan olmasına ve bu döneme kadar kurumsal bağlılık ve insan kaynakları politikalarına yapılan yatırımın boşa gitmesine neden olur. Yönetici, sadece işi yönetmez, aynı zamanda beklentileri de yönetir. İyi bir yönetici, sıradan insanları sıra dışı şeyler yapar hale getirir. Kriz hem bireyler, hem de kurumlar için, gerçek kalitenin sınandığı bir süreçtir. Bunun için Darwin in dediği gibi “Hayatta kalanlar türlerinin ne güçlüleri ne de en zekileridir. Değişime uyum sağlayanlardır.”

    DEVAMINI OKU
  • Krizde Yol Haritası

    Kriz dönemlerinde yapılması gereken, detaylı bir analizle krizin boyutunun belirlenmesi ve ortaya çıkan resme göre etkili bir stratejinin geliştirilmesidir. Ancak şirket küçülmeleri, işsizlik gibi, genel ekonomik yapımızı belirleyebileceğimiz verilerin eksikliği, içinde olduğumuz bu zor dönemde önümüzü görmemizi engelliyor. Kurumsal başarılar, yönetim ve iş modellerinin rekabette üstünlük sağlayıcı özellikleriyle sürer. Bu sebeple krizler iş modelleri üzerine yeniden düşünme zorunluluğu getirir. İş yönetimi ve iş modelinin yenilenmesinde kurumlar geçmiş performanslarındaki en yüksek verimliliklerinin ve bu günkü risk alanlarının analizini yapmak durumundadır. Verimlilik arttırma tekniklerini (VAT) uygulamak için, maliyet yönetimi stratejilerini gözden geçirmek gerekir. Böylece faaliyet maliyetleri ile kurumsal kaynak maliyetleri orantılandırılır. Katma değer sağlamayan, yönetimsel ve operasyonel süreçlerin elenmesi beklenir. Kriz dönemlerinde ayakta kalabilmek için öne çıkan kurumsal ve bireysel değerler vardır. Öne çıkan bu 4 temel değer, müşteri değeri, kurumsal varlık bilinci, adanmışlık ve inovasyondur.

    DEVAMINI OKU
  • Şimdi Ne Olacak?

    Bugünlerde herkesin birbirine en çok sorduğu: “Bundan sonra ne olur?”  “Kriz bize nasıl yansır?” “İşsizlik çoğalır mı?” gibi sorulardır. Bundan sonra nelerin olacağı, sadece ülkemizde değil galiba dünyada hemen herkesin merak konusudur. Krizin bize yansıması ne olacak? Faizler ne olacak? Dolar ne olacak? Enflasyon ne olacak? İşsizlik artacak mı? İnsanoğlunun en önemli savaşı yaşam savaşıdır. Yaşam savaşı tüm canlıların temel içgüdüsüdür: Yabancıların “survival” dedikleri bu içgüdüye, diğer canlılardan farklı olarak insanlarda rastladığımız bir ek de “gelecek” endişesi taşımamızdır. Öyleyse, sadece kriz zamanında değil, genelde temel soru: “Gelecek nasıl olacak ?” sorusudur. Kısacası, olayların bundan sonra nasıl gelişeceğini merak ediyorsanız, bu ülkenin ‘deneyimli’ (ya da kazazede) yurttaşları olarak özellikle yakın geçmişte yaşananlardan yeterli referans noktaları bulmak mümkündür. Kanımca ekonomik krizler, ne büyüklükte olursa olsun, sosyal krizlere dönüşmediği sürece çözümlenebilir. Yönetimde bulunanların temel sorumluluğu da buradadır.Kavramsal toplumlar eğitim düzeyi daha gelişmiş, birikimleriyle, olayları önceden değerlendirebilen, yönlendirebilen toplumlar olarak tanımlanır. Kavramsal toplumlarda, yukarıdakinin tersine, toplumun kendisi olaylara yön verebilir. Bu toplumlarda insana ve eğitimine, araştırmaya önem verilir. Bizde ise “kavramsal” bir toplum olmaktan çok “yaşamsal” bir toplumun belirtileri sürmekte. Toplumsal dayanışmanın var olduğuna, bu nedenle özellikle ekonomik kriz dönemlerinde yaratılan dayanışma, yardımlaşma ile krizlerin derin çatışmalara dönüşmeksizin önlenebildiği toplumsal değerlerin varlığına inanmaktayım.

    DEVAMINI OKU
  • Etkin Liderle Krizi Aşmak

    Biz Türk yöneticiler yaşam döngümüz içerisinde defalarca kriz ile karşı karşıya kaldığımız için (özellikle ekonomik krizler) krizle yaşama, krizi fırsata çevirme konusunda büyük tecrübeye sahibiz. Evet kriz kapımıza kadar geldi. Ancak Albert Einstein’ın dediği gibi ‘Karşılaştığınız önemli problemler onları yaratan düşünce düzeyi ile çözülemez.’ Daha farklı düşünme, düşüncelerimizin altında yatan varsayımları görme, takım halinde hareket etme ve şimdiye kadar yaptıklarımızı aşan şeyler yaparak krizi geçme, yani ‘bir olma’ ve ‘liderlik’ yapma zamanı. Bu dönem şirketlerde liderin sadece genel müdür değil, tüm yöneticilerin de lider olduğunu anlama, anlatma ve bunu çalışanlara hissettirme zamanı. Bu ekonomik krizde binlerce çalışan işini kaybetti. İşsiz kalanlar da, insan kaynağını yönetmek zorunda olan liderler de zor anlar yaşadı. Bu aşamada kriz dönemlerinde çalışanların motivasyonlarının arttırılmasında, elde tutulmalarında ve verimliliklerinin artırımının sağlanmasında liderlerin oynadığı kritik roller ön plana çıkıyor. Liderlerin, hem kendi iç motivasyonlarını hem de çalışanlarının motivasyonlarını canlı tutabilmeleri için öncelikle karşılaşılan krizi tüm çalışanlarla paylaşmaları, iletişimlerini açık ve dolaysız tutarak ortak amaca doğru ilerlemeyi sağlamaları, krizin nedenleri hakkında doğru teşhisin konulmasını, bu doğrultuda doğru müdahaleleri beraber planlayabilmelerine olanak veriyor. Kriz dönemi şirketlerde liderin sadece genel müdür değil, tüm yöneticilerin de lider olduğunu anlama, anlatma ve bunu çalışanlara hissettirme zamanı.

    DEVAMINI OKU
  • Kriz ve Liderlik

    Aslında kriz dönemleri yenilikler için en olgun dönemlerdir. Ekonomide karar alan her bireyin, her şirketin geleceği yeni bir gözle değerlendirdiği bu dönem, CEO’lara normal zamanlarda elde edemeyeceği imkânları sunar. Şirketin göğüslediği baskılar nedeniyle, sermayedar şirketten karlılık beklentisini en aza indirecek, çalışanlar yeni arayışlara sıcak bakacaktır. Bu dönemler, her şirkette her CEO’nun önündeki en büyük engel olan ‘değişime direncin’ en aza indiği, geleceğin yeniden tasarlanabileceği dönemlerdir. Bütün liderlerde olması gereken enerji, tutku, ikna, kararlılık, cesaret gibi özelliklerin yanı sıra, dönüşümü gerçekleştirecek özgün liderde bazı ek özellikler olması gerekiyor.Değişimin ve belirsizliğin arttığı dönemlerde özgün (otantik) liderliğin yükselmesi, bir anlamda alçak gönüllülüğün ve içtenliğin de organizasyonların içine yerleşmesi anlamına geliyor. Sadece çalışanların değil, tüketicilerin (ve genelde bütün insanların) aradıkları ‘güven’in cevabı da özgün liderlerin yönettiği organizasyonlarda bulunabiliyor.

    DEVAMINI OKU
Personova Kişilik Envanteri Testi