Liderler Neden Yollarını Kaybederler?

Günümüzde sık olmasa da üst düzey yöneticilerin etik dışı davranışlara kaymalarını duyagelmekteyiz. Bu davranışların altında medyanın yansıttıklarından fazlası bulunmaktadır. Liderliğe giden yolda güç kurmak, baskın olmak, elde edilenleri daimî kılma güdüleri tuzak olarak bulunmaktadır. Liderler hata yapma konusunda korumasız oldukları gibi yolun her aşamasında özellikle de zirvede yalnızdırlar. Yalnızlık ve iç çatışmaları doğru yoldan sapmaya yol açabilmektedir.

Son yıllarda üst yönetici pozisyonundaki bir kaç lider esrarengiz bir biçimde yolunu kaybetti. Dominique Strauss-Kahn, Uluslararası Para Fonu’nun eski başkanı ve önde gelen Fransız politikacı, cinsel tacizle suçlandı. Lee B. Farkas, emlak kredisi veren dev bir kuruluş olan Taylor, Bean &Whittaker’ın eski Yönetim Kurulu Başkanı, Amerikan tarihindeki en büyük bankacılık sahtekarlığında rol aldığı gerekçesiyle suçlu bulundu.

Bu yetenekli liderler kendi alanlarında oldukça başarılı ve kariyerlerinin en üst noktasına ulaşmış kişilerdi. Bu durum onların davranışlarını özellikle şaşırtıcı kılıyor ve aklımıza “onların yollarını kaybetmelerine neden olan şey neydi?” sorusunu getiriyor.

  • Neden liderlikleri ve dürüstlükleri ile tanınan kişiler etik olmayan olaylara karışırlar?
  • Bu kişiler niye en üst noktasına ulaşmış oldukları kariyerlerini ve leke sürülmemiş unvanlarını gelip geçici kazançlar, zevkler için riske atarlar?
  • Yakalanmayacaklarını mı düşünürler, yoksa sahip oldukları yüksek statünün, kendilerini hukukun üstünde bir yere mi koyduğuna inanırlar?
  • Bu kişiler ilk defa mı uygun olmayan bir şey yapmaya kalkışmışlardır veya yıllardır mı kaygan bir zeminde ilerlemektedirler?

Olayların dışarı yansımasıyla, medya, politikacılar, ve kamuoyu sık sık bu liderleri kötü insanlar olarak tanımlar, hatta onlara şeytan bile derler. İyi ve kötü ile ilgili düşünülen bu en basit bakış açısı, sadece “Niye iyi liderler yollarını kaybeder?” ve “Nasıl olur da bir insanın başına böyle bir olay gelir?” sorularını aklımıza getirir. 

Yollarını kaybeden liderler özellikle kötü insanlar değildir. Ahlaki yönlerini kaybetmelerinin nedeni, sıkça yollarına çıkan baştan çıkarıcı şeyler karşısında bir gün gelip zayıf düşmeleridir. Çok az sayıda insan liderlik rolünü, kötülük yapmak veya insanları aldatmak için üstlenir, aslında hepimizin içinde ayaklarımız yere değmediği zamanlarda, büyük pişmanlık duyacağımız davranışlarda bulunma kapasitesi vardır.

İÇEBAKIŞ: LİDERLİK GELİŞİMİNE GİDEN YOL

Kişiler liderlik rolünü üstlenmeden önce, kendilerine şu soruyu sormalıdır, “Ben niye insanlara öncülük etmek istiyorum?” ve “Benim liderlik amacım nedir?” Bu soruları sormak kolay ancak gerçek cevapları bulmak zordur. Yıllar alabilir. Eğer dürüst verilen cevaplar; güç, prestij ve para ise, bu durumda liderler amaçlarına ulaşmak için, dışarının sağlayacağı bu tatmin duygusuna güven duymakla büyük risk alırlar. Aslında tüm bu dışsal güçleri arzulamakta yanlış bir şey yoktur. Ta ki arzulanan şeyler, kişinin kendisinden daha büyük bir şeye hizmet etmek üzere duyduğu derin bir istekle bütünleştiği sürece. 

Beklentisi, diğerleri üzerinde güç kurmak, sınırsız zenginlik, veya başarıyla gelen şöhret olan lider, üstünlük kurma eğilimi gösterir ve genellikle kendi merkezli ve egoist bir kişi görüntüsü verir. Hatta kendi yarattığı hayaline inanmaya başlar. Kurumun başındaki lider olarak, sonunda kurumun kendisi olmadan başarılı olamayacağına inanır. 

LİDERLİK TUZAĞI

Birçok insan, göstermiş olduğu başarı karşısında adil bir ödül almayı değerli bulurken, bazıları ise para, güç ve itibar arayışına girer. Bu yol süresince kendilerine sunulan bu tarz ödüller de, iştahlarının iyice kabarmasına ve daha fazlası için heyecan duymalarına neden olur. 

Bu durum, tüm bu elde edilen avantajların devam etmesi isteği uyandırır ve aslında bu istek, sıklıkla çocukluk döneminde oluşan narsistik yaralarla baş edebilmek için duyulan istek tarafından güdülür. Bu durum liderleri, daha önceki davranışlarını yöneten etik standartları ihlal ederek, yakışıksız ve hatta yasa dışı davranışlar yapmaya doğru iter. 

Çok az kişi liderlik rolünü kötülük yapmak veya insanları aldatmak için üstlenir

Novartis Yönetim Kurulu Başkanı Daniel Vasella, Fortune magazine şu açıklamayı yaptı: “Birçoğumuz için başarılı bir yönetici olmak, kurumu zirveden zirveye taşımak, ürünleri bir yerden bir yere ulaştırmak insana büyük keyif verir. Ancak bu durum, yanlış bir inanışa, yani bozukluğa yol açan bir mutluluktur. İnsanlar sizi kutlar ve siz şampanyaların tokuşturulduğu kutlamaların ortasında duran, başarılı tek kişinin kendiniz olduğuna inanmaya başlarsınız. 

Liderler iç tatmin yerine dış tatmine odaklandıklarında, üzerinde durdukları asıl zemini kaybederler. Genellikle güç ile ilgili gerçekleri söyleyen dürüst kritikleri reddetme durumuna gelirler. Onun yerine, çevrelerini duymak istedikleri şeyleri söyleyen dalkavuklarla kuşatırlar. Zaman içerisinde dürüst diyalogların geçtiği ortamlardan iyice uzaklaşırlar, bu arada diğerleri de onları gerçekle yüzleştirmemeyi öğrenir.

Birçok lider en üst noktaya kendi isteklerini diğerlerine dayatarak ulaşır. Hatta yollarına çıkanları yok etmekten kaçınmaz. En üst noktaya ulaştığında da paranoyaya kapılarak sürekli diğerlerinin, elde ettiği bu pozisyonu elinden alacağını düşünüler. Bazen de, bu kişiler yeterince iyi olmadığını düşünerek, gerçek yüzünün ortaya çıkacağına dair duyduğu derin güvensizlikten kaynaklanan sahte bir saplantı geliştirir.

Sahtekar olmadıklarını ispatlamak için ve en önemlisi başarısızlıklarını kabul etmeleri mümkün olmadığı için, mükemmelik yolunda çok çaba sarfederler. Bir sorunla yüzleşmek zorunda kaldıklarında, kendilerini ve diğerlerini bu problemin ne kendi hataları, ne de kendi sorumluluğu olduğu konusunda ikna eder. Veya kendi problemlerini üzerine yıkmak için bir günah keçisi arar. Güçlerini, karizmalarını ve iletişim becerilerini kullanarak insanları bu bozuklukları kabul etmek üzere zorlar, bu da tüm kurumun gerçekle temasının kesilmesine neden olur.

Bu aşamada liderler büyük hatalar yapma konusunda korunmasızdır, örneğin kanunları ihlal etmek veya kurumlarının varlığını riske atmak gibi. Kişiliklerindeki bozukluk, onları yanlış hiçbir şey yapmadıkları konusunda ikna eder veya daha büyük bir başarıyı elde etmek için bu tür sapmaların akılcı olduğuna inanmalarını sağlar.

Liderler en tepede yapayalnızdır ve insanların yaşamlarından ve geleceklerinden tamamen kendilerinin sorumlu olduğunu bilirler. Genellikle gerçekle yüzleşmek istemedikleri, daha doğrusu yüzleşemedikleri için, ağır yüklerini ve yalnız olduklarını inkar ederler. Eğer başarısız olurlarsa birçok kişi derinden yaralanacaktır. İç seslerini sustururlar, çünkü bu durumla yüzleşmek veya kabul etmek çok acı vericidir. Kafalarının içinde dönüp dolaşan çatışmaları çözmeye çalışırken, içinde bulundukları bu zor durum rüyalarına girer.

Bu esnada iş- yaşam dengeleri bozulur. Kendilerine en yakın olan kişilerden uzaklaşırlar, bunlara eşleri, çocukları ve en iyi arkadaşları da dahildir. Sonuç olarak, önemli konularla ilgili mantıklı düşünme becerilerini kaybederler.

DEĞER MERKEZLİ LİDERLİK

Yönetmek, fazlasıyla stresli bir görevdir. İnsanlara, kurumlara, ortaya çıkan sonuçlara ve çevredeki belirsizliklere karşı sorumlu olmak ve tüm bunlarla başa çıkarken sürekli karşılaşılan zorlukları engellemenin bir yolu yoktur. Yukarıya doğru çıkan liderler, kendi kaderlerini kontrol etmekte daha fazla özgürlüğe sahiptir. Ancak kazanılan tecrübe, baskıyı ve baştan çıkma olasılığını artırır.

Liderler kendi iç pusulalarını geliştirmek üzere kişisel gelişimlerine kendilerini adayarak, bu tuzaklara düşmeyi engelleyebilirler. Bunun için liderliği farklı bir şekilde; kahraman olmak değil, yönettikleri insanlara hizmet eden bir kişi olarak ifade etmelidirler. Bu süreç, düşünmeyi ve iç gözlem yapmayı gerektirir. Bu da onların, dış tatmin aramak yerine, liderlik yoluyla anlamlı destekler sağlayarak iç doyum yaşamalarına imkan verir. 

Stres ile çevrelenmiş bir ortamda bu dengeyi sağlamak disiplin gerektirir. Bazı insanlar stresten kurtulmak için meditasyon ve yogaya yönelirler, diğerleri teselliyi dua etmekte veya uzun yürüyüş ve koşularda bulurlar. Diğerleri için ise, gülmek, müzik, televizyon, spor olayları ve okumak rahatlatıcı olabilir. Aslında bu seçimlerin, kişileri stresten uzaklaştırarak iş ve kişisel konularla ilgili net bir şekilde düşünmelerini sağladıkları sürece birbirinden pek farkı yoktur. 

DEĞER MERKEZLİ LİDERLİĞİ DESTEKLEYEN SİSTEM

Gerçek şudur ki; insanlar ayaklarının yerden kesilmemesini kendi kendilerine sağlayamaz. Liderler merkezde kalmak için kendilerine en yakın olan kişilere güven duyar. Onlar kendilerini derinden etkileyen kişileri aramalı ve onlarla ilişki içinde kalmalıdır. Genellikle onları en iyi eşleri ve ortakları tanır. Onlar unvan, itibar veya servet birikiminden etkilenmez. Tam aksine, değer merkezli liderler bu dış sembollerin onların doğallıklarını kaybetmesine yol açacağını düşünür ve bu konuda endişe yaşar.

Ancak eşler ve ortaklar tüm bu yükü taşıyamaz. Zor kararlar ile karşılaşıldığında bu kişilere önerilerde bulunacak mentörlere ihtiyaç vardır. Güvenilir mentörler, karşılaşılan gerçek durumu tanımlayarak ve hareket planı geliştirerek, bu kişilere karşı tamamen dürüst ve doğrudan hareket eder.

Senatör Ensign’ın arkadaşlarına veda konuşmasında dediği gibi; “Bir kişi liderlik görevi üstlendiği zaman, o statünün aldatıcı çevresi tarafından etki altına alınması, onun için en büyük tehlikeyi oluşturur. Etrafınızı, sizin gerçek anlamda nasıl bir kişi olduğunuzu bilen ve liderlik görevinizle birlikte sizde ne gibi değişiklikler gördüklerini söyleyecek dürüst kişilerle kuşatın. Sonra da bu kişilerin her ne olursa olsun, size doğruyu söylemekten geri adım atmayacakları konusunda size söz vermelerini sağlayın.

Kaynak:

  1. George B., Harvard Business Review, Haziran 08, 2011

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi