“İşime öylesine sıkı sıkıya bağlıyım ki, iş hayatım aynı zamanda özel hayatımdır.”…“kişilerin özel yaşamları asla iş hayatlarına yansımamalıdır”…“özel yaşamınızla iş hayatınızı ayırt etmelisiniz”…“profesyonellerin başarısında özel yaşamlarındaki düzen büyük önem taşır” gibi söylem ve yazıları duymakta veya okumaktayız. Gerçekte böyle bir ayırım yapmak mümkün mü? Kişiler bu ayırımı yapmakta ne kadar başarılı olabiliyorlar? Profesyonel yaşamda liderlik görevini üstlenmiş olanların özel hayatlarında da şeffaf ve topluma örnek olacak nitelikte olması beklenmektedir. Gerçek öylesine acımasızdır ki, bir kez toplumun sizden beklentilerinin dışında bir şey yaparsanız, tüm başarınız, topluma katkılarınız unutulacak, yargılanacak ve başarıyı elde etmek için tırnaklarınızla kazıyarak çıktığınız zirveden hemen indirilivereceksiniz. Lider olabilmenin ne kadar ayrıcalıklı olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Bu kişilerdeki karizma, vizyon ve kişilik çarpıcı bir karışımı sergiler. Bu sayede de ait oldukları toplumda kolaylıkla izleyici bulup, onları peşlerinden sürükleyebilirler. Lider, sahip olduğu değerlerin bilinciyle çevresindekilerden fark yaratarak zirveye tırmanırken, etik davranışların da önemini kavramış olarak da yaşamını şekillendirmelidir.
DEVAMINI OKUİnsanın başarılı olması gerçekçi bir hedefe sahip olmasına bu hedefe yönetici tarafından izlenmesine ve kendisine geribildirim verilmesine bağlıdır. Başarıyla, alınan geribildirimlerden yararlanmak arasında yakın bir ilişki vardır. Bu ilişkiden doğan başarı duygusu da çalışanın hayatına anlam katar. Bu amaçla yöneticiler tarafından doğru verilen geribildirim çalışan için büyük önem taşımaktadır. Özellikle, çalışmalarının yöneticisi tarafından görüldüğünün ve takdir edildiğinin hissedilmesi, çalışanda yaptığı işi sahiplenmesine ve yöneticisine güven duymasına neden olur. Günümüz iş dünyasında geribildirim vermek hem yöneticiler hem de çalışanlar için korkulu bir rüya haline gelmiştir. Oysaki verdiği geribildirimle, çalışanların güçlü yönlerini ortaya çıkaran, çalışanların kendileriyle ilgili farkındalıklarını kazandırarak gelişim fırsatları sunan, işe karşı adanmışlık duygusu oluşturan yöneticiler, iş yerinde fark yaratan çalışanların ortaya çıkmasına olanak sağlar. Bu öneme sahip geribildirim, içerdiği bilgilerle, kişiyi eleştirmeyi değil, kişiye destek vermeyi amaçlamalıdır. Bu süreci doğru yönetmek için aşamalarını tanımlamamız gerekir.
DEVAMINI OKUFreud mutlu ve sağlıklı yaşamın anahtarını üç kelimeyle özetlemiştir: “Lieben und arbeiten” (sevmek ve çalışmak). Çünkü bu iki duygu insanı kendi gündelik ihtiyaçlarını aşan daha anlamlı amaçlara bağlar. Çalışmak insanın toplumla ve daha önemlisi gerçek hayatla arasındaki bağı oluşturur. İş hayatında özellikle genç çalışanlar arasında en yaygın söylemlerden biri, iş özel hayat dengesidir. Bu ifadenin arkasındaki fikrin açılmasını istediğimizde çoğunlukla, işin fazla zorlayıcı olmaması ve mutlaka iş saatleri içinde bitmesi gerektiği anlayışı olduğunu görmekteyiz. Sadece iş saatleriyle sınırlanan ve ondan sonra “kontağın kapatıldığı” bir iş anlayışı, sahiplerine parlak bir kariyer imkânı sunmaz. Anadolu’da dile getirilen bir deyiş bu duruma ışık tutmaktadır: “Hem karnım doysun, hem somunum tam olsun”. Ne yazık ki bu mümkün değildir. İnsanın dört farklı enerjisi vardır, bedensel, zihinsel, duygusal ve manevi. Olumlu veya olumsuz olabilen enerji, yüksek veya düşük olabilir. İnsanın yaptığı işi sevmesi ve enerjisini işine odaklaması sevdiği işi yapmasıyla gerçekleşebilir. Başarı için verilen,“başarmak için çok çalışmak gerekir”, “yaptığın işi seveceksin” gibi klasik reçeteler anlamsızdır. İş hayatı, insanın gücünün sınırlarının nereden geçtiğini tanımasına ve gerçekleriyle hayalleri arasındaki köprüyü kurmasına imkan verecek bir alandır. Kişi hayatta elinden gelen en iyi işi yaparsa, yaptığı işi iyi ve severek yapar. Ancak bunu uzun süre devam ettirebilmesi, yaptığı işe kazandığı paranın ötesinde anlam yüklemesiyle mümkündür. Eğer insanın işini yaparken aldığı zevk, işinden kazandığı parayı harcarken aldığı zevkten fazlaysa yaptığı işte anlam duygusu buluyor demektir. Mutlu olmanın en önemli koşullarından biri, günün önemli bir bölümünü alan iş meşguliyetinden zevk alarak yaşamaktır.
DEVAMINI OKUSözlük anlamıyla “kariyer”, ücret karşılığı veya ücretsiz olarak yaptığımız işlerin tümü ile birlikte yaşam boyunca elde ettiğimiz öğrenimler ve üstlendiğimiz roller olarak tanımlanıyor ve sürekli bir öğrenme ve gelişim süreci olarak kabul ediliyor. Tarihi süreçte ise “kariyer” daha çok mesleğimizi, yani hayatımızı kazanmak amacıyla para karşılığında yaptığımız işleri ifade etmekteydi. Yönetim dünyasının efsenavi ismi Jack Welch’in “Kariyerinizi siz yönetmezseniz başkaları yönetir” sözü ise günümüzden önümüzdeki yıllara giden yola ışık tutar nitelikte oldu. Melbourne Üniversitesi tarafından 1970 sonrası kuşağı hedef alınarak yapılan araştırma sonuçlarını katılımcıların kendilerini mesleki açıdan yapabildikleri ve yapamadıkları ile değil, “mesleki ve özel yaşamın bileşiminde” elde edebildikleri başarıları ile tanımladıklarını göstermektedir.
DEVAMINI OKU“Özgeçmişinizi hazırlamak veya mevcut özgeçmişinizi değişimler karşısında yeniden düzenlemek, zorlaşan bu seçim sürecinde özenle üstünde durulması gereken konular arasında ilk sıraya yerleşti. İşe alınma sürecinde sizi temsil eden, görüşmeye çağrılmanızı sağlayan, işverene sizi ilk tanıtan “özgeçmişiniz”dir. Bu çerçeveden bakıldığında, özgeçmişiniz ilgi yaratmalı, sizinle görüşme isteği uyandırmalı, kısaca sizi diğerlerinden bir adım öteye taşımalıdır. Bu nedenle seçiliş nedeninizi belirleyecek “özelliklerinizi” özgeçmişinize etkili bir şekilde yansıtmanız gerekmektedir. Özgeçmiş yazmaya başlamadan önce, Değerlerinizi, Güçlü ve zayıf yönlerinizi, Beklentilerinizi
Sizden beklenebilecekleri, Bilgilerinizi, Yeteneklerinizi ve Başvurduğunuz pozisyonu ve kurumu, değerlendirin sonra analiz edin. Etkili özgeçmiş yazmanın en önemli aşamalarından biri, yukarıdaki noktaları değerlendirmek ve daha sonra karşı tarafa aktarmak istediğiniz “özelliklerinizi” ve “geçmiş tecrübelerinizi” seçerek yazmaktır.”
21. Yüzyılda “vizyonu” olmayan bir şirket rekabette öne geçebilir mi? cevabınız “hayır” ise kendinize şu soruyu sormalısınız, 21.Yüzyılda vizyonu olmayan bir insan istediği yere ulaşabilir mi? Birçok kişi on yıl sonra nerede, ne yapıyor olacağı ile ilgili bir tahmin yürütmez, daha doğrusu bu konu üzerinde fazla düşünmez. Etrafımıza baktığımızda on yıl sonra ile ilgili bir plan yapmanın hayalcilik olduğunu söyleyenlerin sayısının fazla olduğunu görürüz. Genellikle Türkiye koşullarındaki belirsizlik nedeniyle vizyon tayin etmenin güç olduğu söylenir. Bu düşünce insanı hedeflerine ulaşmak için gayret göstermekten uzaklaştırır. Sonuçta bu kişiler ilerleyen zamanlarda kendilerini rahatlatmak amacıyla kurban rolü oynamayı seçerler. Kişilik, “nasıl” davrandığımızı, değerler ise “neden” öyle davrandığımızı belirler. Yani davranışlarımızın, seçimlerimizin, ilgi alanlarımızın, odağımızın temelinde aslında değerlerimiz yatar. Birey, çalıştığı kurumun vizyon ve değerleriyle örtüşen kişisel vizyon ve değerlere sahip olduğu durumlarda yüksek performans göstermekte ve başarı ortaya çıkmaktadır. Birey kariyerinde yol alırken, kurum bunun yansımalarını hizmet ve ürün kalitesinde çıktı olarak görebilmektedir. Vizyon ve değer ortaklığı kurumu olduğu kadar kişiyi de zirveye taşımaktadır.
DEVAMINI OKUKariyer koçluğu esasında, koçluk alanın sırtına dayanıp günlük iş aktivitelerini, yeni iş stratejileri açısından bir uzman eşliğinde gözden geçirmektir. Bölümler, ekipler ve birey üçgeni, kurum stratejileri içinde ki yerleri ve eylemleriyle incelenir. Bu süreç içerisinde bireyin amacı, çalışma biçimi, ilişki yönetimi ve yarattığı etki adım adım izlenir. “Organizasyonu nasıl yönetiyor? ve nasıl liderlik yapıyor?” soruları mercek altına alınır. Koçluk, kişinin koşulsuz ve yargısız kendini tanıma, yeterlilik ve becerileriyle yüzleşerek uygulamalarında yeni yollar açma dönemidir. Artık günümüzün kariyer basamaklarında, tanıtım danışmanı, tanıtım pazarlama bölge sorumlusu, merkez ofiste satış pazarlama yöneticisi, pazarlamanın bağlı olduğu genel müdür yardımcısı ve oradan da genel müdürlük diye bir akış yok. Bugün çalışandan beklenen, hiyerarşik kariyer planından önce yatay kariyer planı yapmasıdır. Globalleşen dünyada ki yeni koçluk hizmetlerinden birinin de Expat Koçluğu olduğu görülüyor. Yeni nesil, farklılıkları yaşamak isteyen, maceracı ve özgür bir ruh olarak tanımlanıyor. Oysa farklı coğrafya ve farklı kültürlerde görevlendirilme her pozisyon için söz konusu. Kişiye bir gün aniden, bu görevde “çok iyisin” ve “güvendiğimiz bir arkadaşımızsın” deniliyor. Kariyer haritasını çizen yol, A ve B noktaları arasındaki düz bir uçuş yolu değildir. Kariyer, bir mesleği değil onu temel alan farklı açılımları ve yaşam boyu süren gelişimi ifade edeceği için kariyer koçu iyi bir ışıktır.
DEVAMINI OKUKariyerinizin hangi döneminde olursanız olun, işinizde yüksek iç motivasyonla çalışmanızı, başarılı ve mutlu olmanızı sağlayacak anahtar, kendinizi tanımak ve kariyerinizi buna göre yönetmektir. ş hayatında her geçen gün önemini hissettiren “bu konu” araştırmacıları, belli meslek gruplarını sınıflandırma ve bu mesleklerde başarılı olabilecek kişilik profillerini belirleme yönünde çalışmalar yapmaya yönlendirmiştir. Bu araştırmacılardan, John L. Holland, kişilik profillerini, gerçekçi, araştırmacı, sanatçı, sosyal ve girişimci profil adlarıyla altıgen modeline oturtmuştur. Daha sonra her bir profilin yatkın olduğu meslek gruplarını belirlemiş ve araştırmasına meslekte başarılı olmak için gereken kişilik özellikleri bularak devam etmiştir. Holland’ın altıgen modelinin yanı sıra, kariyerde başarılı olmak için psikolojide yer alan iki temel davranışın önem kazandığı görülmektedir bunlar, iyi geçinmek ve öne geçmek davranışlarıdır.
DEVAMINI OKUİlişki ağınızda bulunan bir kişi size dışarıdan bir kişiyi yönlendirir, bu kişi sizinle iletişime geçer. Ne yazık ki iki kişi arasındaki bu iletişimin devam etmediği durumlar sanıldığı kadar az değildir. İçinde bulunduğumuz ilişki ağlarındaki kişilere, en iyi müşterinize davrandığınız gibi davranmanız önerilir. Bu yaklaşım, kişinin bir profesyonel olarak “güvenilir” olduğunu gösterir. İnsanların ilişki ağları aracılığıyla kendilerine yönlendirilen kişilere geri dönüşün bir kaç gün sürdüğü ve bu zaman kaybının birçok iş kaybına sebep olduğuyla ilgili sayısız örnek vardır. Bir araştırma bulgusuna göre, en başarılı yöneticiler, kendilerinden daha az başarılı yöneticilere kıyasla, zamanlarının %70 ini daha fazla ilişki ağı oluşturmak için %10’unu da kurmuş oldukları ilişki ağlarını zenginleştirmek için kullanıyorlar.
DEVAMINI OKUİnsan kaynakları yönetimlerinin gündeminde her zaman üst sıraları işgal eden iki temel kavramın yakın ilişkisi olduğuna inanılır, motivasyon ve bağlılık. Motivasyonu yüksek çalışanların bağlılığının yüksekliğine inanılırken, tersine yani, bağlılığı yüksek kişilerin daha yüksek motivasyon ile çalışacakları da kabul görür. Doğru bir sonuca ulaşmak için iki kavramı ayrı ayrı ele almamız daha uygun bir yaklaşım olacaktır. Çalışanın motivasyon adına yöneticisinden beklediği liderlik davranışı, yönlendirme ve yol gösterme ya da popüler deyişle koçluk hizmetidir. Bu, yöneticiyi bir üst lige, yani liderlik ligine taşıyan temel davranıştır. Çalışanlar hangi kademede olursa olsunlar yönlendirme ihtiyacı duyarlar. Çoğu zaman bu ihtiyacı gidermek üzere iş arkadaşlarına, güvendiği insanlara danışır ve kendilerine yol gösterilmesini isterler. Aslında bu ihtiyacın giderileceği tek kaynak yöneticidir. Koçluk sürecinin kurumsallaşması yönlendirme ve yol gösterme davranışını kişiden bağımsız hale getirir. Kurum, tüm yöneticileri için koçluk davranışlarını özendiriyor, ödüllendiriyor ve örnek gösteriyor ise, hatta bir adım ötesine geçerek bir yetkinlik olarak yönetiyorsa, uygulamalar yöneticilerin tercihi olmaktan öteye geçmeye başlamış demektir.
DEVAMINI OKUTepedeki yer her zaman Yönetim Kurulu’nda sizi bekleyen bir koltuk değil. Tepeye ulaşmak demek sizin olabileceğiniz en iyi şey olmanız demek. Bu bir koltuktan çok daha fazlası. “Tepeye” ulaşmak haz aldığınız bir yolculuk. Bu yolculuk “güçlü kalmayı” gerektiriyor. Çok çalışmayı, çalıştıkça daha güçlü olmayı ve başardıklarınızla zenginleşmeyi. Yeni nesiller kısa yol tuşlarına alışkın, kısa yoldan daha çok kazanmanın yollarını arıyorlar. Sağ şeridin kaybetmeye mahkum olanlara ait olduğuna inanıyorlar. Parolaları “Heryeri Gördüm, Herşeyi Yaptım”. Ancak gerçekte o yerleri görmek, o şeyleri yapmak en azından üzerinde zaman harcamayı gerektiriyor. Başarı bir anda ulaşılabilir bir şey değil bir süreçtir, bu nedenle başarıya giden kestirme yolların olmadığının, ancak sürekli olarak çalışmak ve hatta çok çalışmanın bizi başarıya götüreceğinin bilincinde olmalıyız. İşi ister yapan olsun, ister yöneten olsun, herhangi bir işi profesyonelce davranışlar sergileyerek yapan kişiye ancak saygı duyulur. Gerçek anlamda profesyonellik yönetmek değil, davranışlara ve sözlere yansıyan başkalarına saygılı olma halidir.
DEVAMINI OKUCoproline e-ticaret eğitim programını almış bir katılımcı ile süreç hakkında yapılmış bir röportaj. E-ticaret işinizi kurarken sermayeye ihtiyaç var mı gibi soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.
DEVAMINI OKUDeğerlendirme merkezi uygulamalarında kullanılan alıştırma ve teknikler, amaca ve pozisyona göre seçilmelidir. Seçme, terfi ve gelişim amaçlı DM’lerde seçilecek teknikler birbirinden farklı olmalıdır. Program oluşturulurken, birden fazla yöntem bir arada kullanılır. Alıştırmalar seçilmeden önce adaylarda aranacak kriterler, sonra da bu kriterlerin gözlenmesine olanak verecek teknikler belirlenir. Grup çalışmaları uzman düzeylerin değerlendirilmesinde zaman ve maliyet açısından tercih edilirken, üst kademelere doğru yükseldikçe bireysel değerlendirmeler ön plana çıkmaktadır. DM’lerde en yaygın kullanılan alıştırma türler şunlardır: Vaka Çalışması, Tasarım Oyunları, Role Play (canlandırma), Sunum, Bekleyen İşler (in-basket) ve Bireysel Görüşme.
DEVAMINI OKU“Pek çok farklı sektörün farklı düzeydeki çalışanlarına yönelik yaptığımız değerlendirme merkezi uygulamalarında sunduğumuz çözümlerin sonuçlarını somut olarak ölçme ve değerlendirme fırsatı bulduk. Bu çalışmalarla yapılandırılmış görüşme ve psikometrik değerlendirmelerle yürütülen işe alımların yatırıma dönüşü bulunmuştur. Ayrıca uluslararası bir zincir mağazayla terfi amaçlı simülasyon uygulamaları gerçekleştirdiğimizde ise çalışanların, yapılan uygulamaları desteklediğini, süreci adaletli olarak değerlendirdiğini gördük.”
DEVAMINI OKUDeğerlendirme merkezleri gündeme geldiğinden beri değerlendirme merkezlerinin kalitesi, üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konu olmuştur. İnsan kaynaklarının “insan”ına ilişkin işleri titizlikle yapma zorunluluğu vardır. Değerlendirme merkezi çalışmaları, işe alım, yükseltme, yedekleme, işten çıkarma gibi konularda uygun kişiyi seçme görevini yüklenir. Bu çalışmalarda sürecin hazırlanması, seçim araç ve yöntemlerinin belirlenmesi kadar kritik olan bir diğer konu değerlendirici yetkinliğidir. Değerlendiricinin özellikleri, yaş, cinsiyet, temel eğitim, yaptığı işin niteliği, iş deneyimi, gibi açılardan bakıldığında farklılık göstermektedir. Değerlendirme sürecine katılan değerlendirici kişiliklerinin, çalışma sırasında verdikleri puanları nasıl etkileyebileceği konusunda yapılan araştırmalar oldukça sınırlıdır. Lowry, ileri yaş ve üst pozisyonlarda görev yapan değerlendiricinin, genç ve yeni yöneticilere kıyasla daha yüksek puan verme eğiliminde olduklarını saptamıştır. Bir simülasyon çalışması sırasında değerlendirici, katılımcının ortaya koyduğu karmaşık davranışları gözlemleyerek mümkün olduğu kadar doğru kayıt tutabilmeli, ortak değerlendirmede yapıcı bir tutumla tüm değerlendiricilerin sağlıklı çalışmasına olanak vermeli ve geri bildirimlerde ileri derecede ustalık kazanmış olmalıdır.
DEVAMINI OKUSeçim sürecinde uygulanan simülasyonları Olimpiyat Oyunlarının seçmelerine benzetebiliriz. Sporcular seçmelerde becerilerini kanıtlamadan, rekabet ortamında performanslarını göstermeden takımlara alınabiliyorlar mı? Koçlar sporcuların başarı grafiklerini görmeden takımları oluşturuyorlar mı? Simülasyonların gücü de çalışanın işini yaparken göstereceği performansı yüksek bir doğruluk oranıyla tahmin edebilmeye olanak sağlamasında yatmaktadır. Kendisini yapacağı işe uygun görmeyen ya da yapacağı işten keyif almayan aday seçim sürecinden çekilebilecek, böylelikle personel devinimine karşı potansiyel bir fayda elde edilmiş olacaktır. Gelecek yıllarda simülasyonların çok daha heyecan verici boyutlarda kullanılacağı tahmin edilmektedir. Internetin daha gerçekçi ve eğlenceli simülasyonların henüz başvuru aşamasında uygulanabileceği bir platform haline geleceğine kesin gözüyle bakılmaktadır. Sonuçda “aday değerlendirme sürecinin” gelecekte yüksek kalitede ve çok gerçekçi sonuçlar veren, çok da eğlenceli bir video oyunu olması mümkün görünmektedir.
DEVAMINI OKUUzun süre benzer olayları birbirine karıştırmamak, küçük farklılıkları vurgulamak için kullandığımız elma-armut (ya da elma-portakal) metaforu Celemi öğrenme kültüründe sadece yeni bir anlama bürünmüyor çağdaş bir yönetim yaklaşımı olan “değer” kavramına da hayat veriyor. İşletmelerde satış ile üretim, destek hizmetleri ile satış, ARGE ile pazarlama birimleri arasında süren “departman savaşları” içinde yer almayanımız yoktur. Biraz da hiyerarşik örgüt yapısının teşvik ettiği bu bitmek bilmeyen kavgalar, günümüzün yatay ya da süreç tabanlı organizasyonları sayesinde eski şiddetinde olmasa da insanoğlunun alt-kimlik ihtiyaçları nedeni ile zaman zaman ortaya çıkabiliyor. Celemi iş simülasyonlarından Apples and Oranges (A&O) ise, katılımcılarının sadece kar/zarar, bilanço ve nakit akışı gibi temel finansal tabloları veya aktif getirisi (ROA, return on assets) ve özkaynak getirisi (ROE, return on equity) gibi bazı finansal göstergeleri öğrenmeleri ile yetinmiyor. Farklı iş birimlerde görev yapan çalışan ve yöneticilerin hangi disiplin ve düzeyden olursa olsun, işletmeye “kuş bakışı” ile bakabilmeleri, bütünü görebilmeleri ve bütün içinde kendi paylarını algılamaları için büyük bir fırsat veriyor. İşletme gerçekleri, aynı dilde konuşmadıkları zaman farklı birimlerin birbirini anlamasının oldukça güç olduğunu gösteriyor.
DEVAMINI OKUİş simülasyonlarının gücünü aldığı noktalardan biri olan katılımcı-odaklı eğitimin bir öğretme süreci değil, öğrenme süreci olduğununun tam olarak anlaşılması zaman alacağa benziyor. Apples and Oranges iş simülasyonunu tercihimizdeki temel sebep, katılımcıların işletmelerinde “nakdin nasıl aktığını” ve “iş sonuçlarının nasıl ortaya çıktığını” görsel olarak izleyebilme şansına sahip olmalarıdır. Eğitimi almamızın en belirgin avantajları, kişilere kendi çalıştıkları bölümlerin dışında da bakış açısı kazandırması, işletmenin nakit akışını, ‘’değer transferinin” sadece para olmadığını, bilançosunu, karlılığını, üretimini, satınalmasını, pazarlamasını kısacası verimliliğini katılımcılara net bir şekilde göstermesidir. Satış Organizasyon Geliştirme Departmanı olarak eğitim stratejimizin temelinde uygulamalı ve iş başında eğitimler öncelikli olarak yer alıyor. Didaktik eğitimler yerine, akılda kalıcılığı daha fazla olan “uygulayarak öğrenme” yöntemlerini tercih ediyoruz. Apples and Oranges iş simülasyonu eğitimi rakamları, formülleri ezberlemek yerine bu rakamların gerçek hayatta neyi ifade ettiğini ve altında yatan mantığı akılda kalıcı şekilde öğretebiliyor.
DEVAMINI OKUGünümüzde, çağdaş şirketler, çalışanlarından sadece değişime ayak uydurmalarını değil, değişimi başlatmalarını ve tetiklemelerini bekliyorlar. Buna bağlı olarak, duygusal zekası ve kurumsal farkındalığı gelişmiş, inisiyatif kullanmaya yönelik bireylerle çalışmak istiyorlar, bu yetkinliklerini geliştirmelerini ve hayata geçirmelerini hedefliyorlar. Celemi’nin en güçlü, en geniş kapsamlı dünyada en fazla uygulanan iş simülasyonu olan Decision Base, bu yaklaşımları hayata geçirebilmeyi kolaylaştırmak için düzenlenmiştir. Decision Base, şirket yönetiminde, muhasebe ve finans süreçlerinin yanısıra, satınalma ve üretim, satış ve pazarlama, kurumsal istihbarattan oluşan tüm ana süreçleri alt süreçleriyle birlikte yaşatan bir simülasyondur. Bu simülasyonun amacı, bir şirketin yönetimini devralarak, en fazla 11 yıl boyunca tüm süreçleri kontrol ederek sermaye akışını yönetmek, şirketi hissedarlarını memnun edecek karlı, güçlü ve rekabette üstünlük sağlamış bir şirket durumuna getirmektir.
DEVAMINI OKU