Şefkati Hesap Verebilirlikle Dengelemek*

Şefkati Hesap Verebilirlikle Dengelemek

Liderlerin, çalışanlarına karşı şefkat gösterirken aynı zamanda onları davranışlarından ve iş sonuçlarından sorumlu tutmalarına ihtiyaç var. Bu makale, şefkat ve hesap verebilirliği dengeli bir şekilde uygulamanın, hem çalışanların, hem de kurumun başarısı için kritik olduğunu vurguluyor. Liderlerin bu dengeyi nasıl sağlayabilecekleri ve bu yaklaşımın iş sonuçlarına etkisine odaklanıyor.

Bir lider olarak çalışanlarınıza şefkat göstermeyi tercih ediyor, ancak onları davranışlarından ve iş sonuçlarından sorumlu tutmakta zorluk mu yaşıyorsunuz? Ya da iş değerlendirmesinde sıkıntı yaşamazken şefkat göstermekte mi güçlük çekiyorsunuz? 

Tahminimce yukarıdaki sorulardan birine “evet”, diğerine ise “hayır” cevabını verdiniz. Görünüşte çelişkili olan bu iki bakış açısı arasındaki denge, her liderin yüzleşmesi gereken zor bir durumdur.  

İlk bakışta çelişiyor gibi görünseler de, bu iki bakış açısı bir paradoks oluşturur ve  aslında her ikisi de aynı zamanda doğrudur.  

Bir lider olarak ekibinizdekilere şefkatli davranırken onları davranışlarından da sorumlu tutmalısınız. Bu bir paradokstur. Bu tür paradoks içeren durumlarla yaşamak ve bunları yönetmek birçok açıdan etkili liderliğin temel bir yetkinliğidir. Büyük bir lider olmak, çelişkili gibi görünen durumları, doğru bir liderlik tarzı ile yönetmenizi gerektirir.   

Yeni liderler sıklıkla bu sorunlarla boğuşurlar; çünkü bu tür durumlar kendisini, uzlaşması mümkün olmayan karşıt uçlar olarak sunarlar. Daha sonra liderler bu paradoksla uyum içinde yaşamakta başarısız olurlar; çünkü iki uç noktayı gerçek anlamda kavrayamazlar. Sonuçta bu iki bakış açısının her ikisini de kucaklamak yerine, ya biri ya da diğeri olarak  değerlendirmeye alırlar.  

Hesap sormakta zorlanmayan liderler genellikle çalışanlarına şefkat göstermeyi fazla “yumuşak” bulur. Diğer taraftan şefkatte zorlanmayan liderler hesap verme zorunluluğunu fazla “sert” olarak değerlendirir. Gerçek şu ki, aşırı uçlardan hiçbiri ne “yumuşak” ne de “sert”tir. Bunlar sadece farklı liderlik durumlarına verilen farklı tepkilerdir. 

Bu iki tepkinin tanımlarını ele alalım: 

Şefkat: Bir başka kişinin acısının derin farkındalığı ve onu hafifletme arzusu.     

Hesap verebilirlik: Hesap sormanın koşulu; sorumlu tutulma. 

Bir lider olarak çalışanlarınızın ihtiyaçlarının farkında olmalı ve bu ihtiyaçları karşılamak için çaba göstermelisiniz. Bunun için şefkatli olmaya ihtiyacınız var. Ayrıca çalışanlarınız eğer organizasyonel bir ihtiyacı karşılamak üzere istenen hedeflere ulaşmanın gerisinde kalırlar ise, onlardan hesap sormalı, onları bu durumdan mutlaka sorumlu tutmalısınız. 

Eğer insanların duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya özen göstermezseniz, verimli çalışanları kendinizden uzaklaştırırsınız. İnsanları yaptıkları işlerin sonuçlarından sorumlu tutmayı başaramazsanız, organizasyon eninde sonunda başarısız olur ve herkes kaybeder. 

Bu paradoksla yaşamayı öğrenmek, öz farkındalık ve gelişim alanlarında  sürekli yapılan bir pratiktir. İşte bu paradoksu daha başarılı bir şekilde nasıl yöneteceğinizi öğrenmenize yardımcı olacak üç öneri… 

  1. Kendinizi objektif olarak değerlendirin. Daha şefkatli ve bağışlayıcı olma eğiliminde misiniz, yoksa sonuçlara ulaşmak adına insanları ve onların endişelerini hızla görmezden mi geliyorsunuz? Her iki bakış açısı da doğası gereği kötü ya da yanlış değildir. Dengeyi sağlayamadan sürekli bir uca veya diğerine düşmek olumsuz bir sonuç doğurabilir. Bu nedenle ilk öneri basitçe şu olabilir: Kendinizi tanıyın. Bunu gerçekleştirmenin  yollarından bir tanesi, objektif geri bildirim alabilmek için, davranışsal bir değerlendirme veya kişilik envanteri yaptırmanızdır. 
  1. Başkalarından geri bildirim alın ve görüşlerini öğrenin. Bu iki ucu bir araya getiren bir durumla karşılaştığınızda, bunu başka biriyle tartışın. En ideal olanı, bu konuyu sizin bakış açınızı zorlayacak bir yaklaşıma sahip olduğunu düşündüğünüz bir kişi ile tartışmanızdır. Durumun iki uç noktasını en iyi dengeleyen yaklaşımı buluncaya kadar, güvendiğiniz bu kişi ile seçenekleriniz hakkında konuşun.  
  1. Nihai sonuç  üzerinde düşünün. Elde edilen sonuç kötü mü, yoksa iyi miydi? Bir dahaki sefere benzer durumlarla karşılaştığınızda uygulayabileceğiniz öğretilerin neler olduğunu araştırın.   

Niyetiniz ne olursa olsun, bir lider olarak davranışlarınıza bakmanızı tavsiye ederim. Çalışanlarınıza şefkat gösterme konusunda mı, yoksa sorumluluk almalarını sağlama konusunda mı daha rahatsınız? Hangi yaklaşım içinde olursanız olun, diğer yaklaşımda da kendinizi geliştirmeye çalışın. Tepkinizi kişisel konforunuzu düşünerek değil de, duruma göre seçmeyi öğrendiğinizde, şefkat ve hesap verebilirlik arasındaki paradoksla yaşama becerisine sahip olacaksınız. 

Ve olağanüstü bir lider olmaya bir adım daha yaklaşacaksınız. 

* Özgün metne https://kevineikenberry.com/new-frontline-leadership/balancing-compassion-accountability/ bağlantı adresinden erişebilirsiniz. 

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi