Kurumların büyümesi ve varlığını sürdürmesi, performansı, sürekli gelişmeyi sağlayacak şekilde yönetme becerisine bağlıdır. Performans değerlendirmesi hemen her yöneticinin korkulu rüyasıdır. Bu sürecin böylesine sancılı olmasının arkasında, insan ilişkilerinden kaynaklanan zorluklar vardır. Bu zorluklar, sorunlarla yüzleşmenin verdiği rahatsızlık, çatışma yönetme konusunda beceri eksikliği ve insanların birbirinin değer sistemine güvensizlik, ilk akla gelenlerdir. Bu açıdan bakınca performans yönetim sistemi (PYS) çağdaş iş yaşamında Türk kültürünün “kan grubu”yla uyuşmayan en önemli öğedir. Performans değerlendirme sistemi, yaygın olarak kullanıldığının aksine, yıl sonunda not verme sistemi değildir. Performans değerlendirme sistemi, “performansı değerli kılma” sistemidir ve esas olarak performans değerlendirmesini yapanın performansının değerlendirilmesine imkan verir.
DEVAMINI OKUEtkin bir performans yönetimi için yöneticilerin, hedef ve yetkinlik belirleme, performans değerlendirme görüşmesi yapılandırma, geribildirim alma ve verme, davranışsal ikili görüşme yapma, görüşme sonuçlarını değerlendirme gibi konularda kendi yetkinliklerini geliştirmeleri gerekir. Performans değerlendirme süreci, “talimat veren” rolünden “geliştiren” rolüne doğru değişen yönetici tarzının uygulanmasında yöneticilere değerli bir araç sunmaktadır. Ne var ki bu aracın etkin kullanılabilmesi, çalışanların performansından ve gelişiminden sorumlu olan yöneticinin performansı yönetme konusundaki yetkinlik düzeyine bağlıdır. Performans değerlendirme, en kısa anlatımıyla, çalışanların kendilerinden “neyi”, “nasıl” yapmaları beklendiğini tanımlamayave bu konuda biranlayış birliği yaratmaya yöneliktir. Kurumun çalışandan bekledikleri ise, hedefler ve yetkinliklerbiçiminde ifade edilir. Performans değerlendirme görüşmesi de bu ölçütler üzerinden yürütülür.
DEVAMINI OKUGeribildirim, dün tanık olunan bir davranışla ilgili bir gözlem ya da bilgiyi, yarın olması istenen düzeye getirmek amacıyla, davranışı gerçekleştiren kişiye bugün iletmektir. Performans değerlendirme sürecinin temel taşını oluşturan geribildirim, varsayımlara, yorumlara, genellemelere ve yargılara değil de, gözlemlenebilir somut davranışlara ve olgulara dayandığı zaman inandırıcıdır. Bir çalışan, zamanında ve amaca yönelik bir geribildirim aldığında, kendinden ne beklendiğini anlayabilir, bunun sonucunda da, ya başarılı bir performansı sürdürür ya da gerektiği yönde kendisini geliştirebilir. Davranışsal geribildirim, performans standartlarıyla ilişkilendirilmiş, davranışlarla ilgili gözleme ve somut kanıtlara dayanan ifadelerdir.
DEVAMINI OKUPerformans değerlendirme süreci zaman zaman şirketlerde sıkıntılara neden olur. Performans değerlendirme sürecinde sorumluluğun büyüğü yöneticinin sırtındadır. Yönetici, bir yandan görüşme yetkinliklerini geliştirmeli, bir yandan da bazı yaygın hatalardan uzak durmaya çalışmalıdır. “Bu bize uymaz”. Nesnel ölçütlerden çok ilişkisel boyutun önde olduğu, uyuşmazlıklar karşısında yüzleşmekten kaçınılan, kıdemin ağırlık taşıdığı kurumlarda bu yaklaşıma sık rastlanır. Performans yönetimi süreci içinde, performans değerlendirmeye gereğinden odaklanmak. Performans değerlendirme, kesintiye uğramadan ve etkin iletişimle gelişen bir sürecin son durağıdır. Yılda bir performansa not vermekten çok, performansı geliştirmeye zaman ayrılmalıdır. Çalışanları birbiriyle kıyaslamak. Çalışanların performanslarını karşılaştırmak rekabet ve sürtüşme yaratır, çalışma isteğini kırar, ekip çalışmasını engeller.
DEVAMINI OKU1. Yapılandırılmış değerlendirmeler ne sıklıkta yapılıyor? 2. Yöneticilerin ne kadarı gerçekten değerlendirme görüşmesi yapıyor? 3. Değerlendirme görüşmeleri düzgün biçimde belgeleniyor mu? 4. değerlendirmeler yukarıda belirtilen ölçütlere uygun yürütülüyor mu? 5. Değerlendirmeler şu alanları kapsıyor mu?
DEVAMINI OKUStres insanın ruhsal ve bedensel sınırlarının zorlanmasıdır. Her türlü değişiklik bir zorlanma yaratır ve her zorlanma bir uyum çabası doğurur. Bunun adı da strestir. Stres halk arasında yaygın olarak kabul edildiği gibi işini kaybetmek, sevdiği yakınını kaybetmek gibi sadece olumsuz olayların doğurduğu bir durum değildir. Terfi etmek, evlenmek gibi olumlu olaylar da stres kaynağıdır. Bu nedenle stres ne bir hastalıktır ne de mutlaka olumsuz bir durumdan kaynaklanır. Ancak streslerle iyi başaçıkılmadığı durumlarda kişi hastalığa hazır hale gelir. Her türlü başarının temelinde stres vardır. Çünkü gerçek başarı sınırların zorlanmasıyla ortaya çıkar. Sınırlarının zorlanmasından hoşlanmayanlar ”ortalama” olarak kalırlar. Bu durum birçok kişi için ayrıca stres kaynağı oluşturur.
DEVAMINI OKUİnsanlık tarihi, kitleleri kırp geçiren sağlık sorunlarıyla dolu, çiçek, veba, tüberküloz, tifo, sıtma ve benzerleri. 20. yüzyılın şampiyonu ise stres. Mide yanmasından baş ağrısına, göğüs sıkışmasından psikolojik sorunlara kadar çeşitli şikayetlerle hekime başvuranlara ilk tavsiye “stresten uzak dur” oluyor. Uzmanlar, stresin, insanın kendisine yönelen tehlikelere karşı korunmak için harekete geçirdiği savunma mekanizmalarının sonucunda ortaya çıktığını söyler. Trafikte sıkışıp kalmış, korna sesleri, egzost dumanları arasında, gideceği yere varamama kaygısı yaşayan kent insanının tepkileriyle, can havliyle yırtıcı hayvanların gazabından kurtulmaya çalışan ya da ailesini düşman kabileye karşı savunmak için saldıran ilkel insanın tepkisinden farklı olmadığı dile getirilir.
DEVAMINI OKUBazı kişilik özellikleri stres altında nitelik değiştirir, kişinin zorlanma karşısındaki uyum davranışını bozarak iş ortamında sorunlara neden olabilir. Hogan Development Survey (HDS), yoğun stres altındayken uygun davranışı seçmekte zorlanarak “raydan çıkan”, istemeden de olsa kariyerini risk eden kişinin, kendi başarısını baltalama eğilimini ortaya çıkarmak amacıyla kapsamlı ve titiz çalışmalar sonucunda oluşturulmuş psikometrik bir ölçümdür. Baskı ve stres altında ortaya çıkan davranış sapmalarının bireye ve kuruma getirdiği yüksek maliyeti aşmak amacıyla özellikle stresli işlere alımda ve kariyer planlamasında başarıyla kullanılır.
DEVAMINI OKUİADE hizmeti, çalışanın kendi güçlü ve zayıf yanlarını tanımasını, kendine olan saygı ve güveninin artmasını sağlayacak donanımı hedefler. İşten ayrılmada destek (İADE) ya da İngilizcedeki karşılığıyla “outplacement” hizmeti, yeniden yapılanma, birleşme, küçülme ve kapanma gibi çeşitli nedenlerden ötürü çalıştıkları şirketi bırakmak zorunda kalan kişilere, kişisel ve performans özelliklerine uygun iş olanakları araştırma konusunda yardımcı olmak amacıyla verilir. Bu program duygusal zekası yüksek şirketlerin, çalışanlarına ve topluma karşı olan sorumluluğunun en güzel örneğidir. Böylece bir taraftan yetişmiş işgücü potansiyelini en üst düzeyde iş hayatına yansıtmaya devam eder. Diğer taraftan şirket çalışanları, toplumsal sorumluluğu yüksek bir şirkette çalışmanın güvencesini yaşarlar.
DEVAMINI OKUYeni dönemde yaşanan işten çıkarmalarda insan kaynakları zorlanmaya başladı. Şimdiye kadar, işe uygun elemanı alma, eğitme, performans ve kariyer planlarını düzenleme konusunda yöntemler ve süreçler geliştiren insan kaynaklarının yeni görevlerinden biri de, özenle seçtiği ve yatırım yaptığı elemanlarını nasıl işten çıkaracağı ve ona bu süreçte nasıl destek olabileceği konusunda yol ve yöntemler aramak oldu. İşten ayrılmada destek hizmeti ülkemizde son bir yıldır çok söz edilen bir hizmet. Birçok kişi tarafından da farklı anlaşılan bir kavram. İADE (outplacement), işten çıkartılan çalışanlarının özgeçmişlerini sektördeki diğer kurumlara göndermek veya onlar adına gazeteye iş ilanı vermek değildir. İşten ayrılmada destek hizmeti, işini kaybeden elemanın yeni durumla başedebilmesi, kendi performansını ve kariyerini yeniden gözden geçirmesi, bazı yetkinliklerinden haberdar olması amacıyla dışarıdan uzman bir kuruluş tarafından profesyonel bir destekle hayatını yeniden yapılandırma sürecidir.
DEVAMINI OKUHayattan ne bekleriz? Bu soruya verdiğimiz cevap hangi yaşta olduğumuza göre değişir. Önce koşulsuz sevgiye ve güven duygusuna ihtiyaç duyarız, oyun ve hayal alemimizi zenginleştiren objeler bizi büyüler. Gençlik yıllarında, severek yapılacak bir meslek, doyumlu bir ilişkiyi ve hayatı paylaşacağımız bir eş hayallerimizi süsler. Orta yaşlarda ise beklentiler, çocuklara başarılı eğitim olanakları sunmaya ve yaşamı kolaylaştıracak bir konforu sağlamaya odaklanır. İleri yaşlarda ise hedef, öncelikle sağlıklı bir yaşamdır, gerçekleştirmeye fırsat bulunamayan istekler ve özlemler doğrultusunda oluşur çabalar. Sevilenlerle paylaşılan huzur dolu günler düşlenir. Dönem dönem öncelikleri değişen, ama genelde sağlıklı, verimli ve uzun bir hayata dair beklentiler yönlendirir insanları.
DEVAMINI OKUBaltaş-Eksen İADE programından yararlanmış olan adı bizde saklı katılımcımızın duygularını bizimle paylaştığı bir yazıdır: İşten çıkartıldığım gün, tanıştırıldığım danışman firma yetkilisinin söylediklerini anlamaya çalışıyor, ancak tam da kendimi dışlanmış hissederken, bana yeni kapılar açabilecek bu davetin önemini yeterince kavrayamıyordum. Ne de olsa, firma için değerini yitirmiş, moda deyimiyle kendimi “out” olmuş gibi hissediyordum artık…
DEVAMINI OKUİşten ayrılmak ve yeni iş fırsatları aramak, kişinin kendini yeterlilikleri ve yetersizlikleriyle, artıları ve eksileriyle yeniden gözden geçirmesi gereken bir dönemdir. Bu dönemi iyi kullanan ve kendiyle hesaplaşan kişiler, daha gerçekçi ve odaklanmış arayışlara yönelirler. Yeni hayatlarından ne istediklerini, ne talep edeceklerini bildikleri kadar başvurdukları kurumlara ne sunabileceklerini de biliyorlardır. Geleceklerini daha gerçekçi ölçütlerle planlama ve kariyer yapılandırma olanağı kazanırlar. Bu odaklanma kurumlara da yansır. Özellikle işe alım sürecini yönetmekle sorumlu İK birimleri karşılarında kendini doğru sunan ve kurumla ilgili beklentilerinin bilincinde bir aday bulur.
DEVAMINI OKUBaltaş-Eksen olarak, gerek İADE (İşten Ayrılmada Destek) programı konusunda işbirliği yaptığımız kurumlarda, gerekse İADE Programı başlıklı Salı Toplantılarımız ve müşteri ziyaretlerimizde en sık karşılaştığımız soruların yanıtlarını aşağıda bulacaksınız.
DEVAMINI OKUSon yıllarda “duygusal zeka” olarak adlandırılan ve iş hayatına damgasını vuran duygusal yetkinlikler bütünü, Baltaş Grubu eğitim programlarında “duygusal olgunluk” adı altında yıllardır işlenmektedir. Bireylerin kendileriyle ve çevreleriyle barışık olmaları, başarı ve verimlerini artırmaları amacıyla on sekiz yıldır yürüttüğümüz eğitim seminerlerinin temelinde duygusal olgunluğu da geliştirmek yatıyor. Şimdi bu hedef, sadece eğitim programlarımızın altyapısını oluşturmaktan çıkıp “Kendini Keşfet, Çevrene Hissettir®” adlı seminerin temel mesajını ve bütününü oluşturuyor. “Kendini Keşfet, Çevrene Hissettir®” seminerinde bireyin verimli ve etkili bir hayat yaşayabilmesi için kendi değerini ve gücünü tanıması, kendi duygularının bütünüyle farkında olması hedefleniyor, insan, ancak bu şekilde kendisine ve çevresine yarar sağlamak için ilk adımı atma cesaretini kazanabilir. Kendini daha iyi tanımak, güçlü ve zayıf yönlerini farketmek, kendine “evet” demek, “evet” dediklerini hayata geçirmek, kendini ortaya koyabilmek, varolmanın temelidir.
DEVAMINI OKU1990’lı yıllardan itibaren duygusal zeka üzerinde çalışan Goleman, dört faktör üzerinde durmakta, kişinin kendisiyle ilgili farkındalığı, kendini yönetebilmesi, sosyal farkındalığı ve ilişkilerini yönetebilmesinin, duygusal zekanın düzeyini belirlediğini belirtmektedir. Goleman’a göre, duygusal yetkinlikler, iş hayatında üstün başarıya öncülük eden kişisel ve sosyal becerilerdir ve duygusal zeka temeli üzerinde gelişirler. Başka bir deyişle duygusal yetkinliklerin kazanılması için belli düzeyde duygusal zeka gereklidir. Duygusal zekamız duygusal yetkinlikleri kazanma başarımızı etkilemektedir. Örneğin, duygusal zekanın bir boyutu olan başkalarını anlama becerisi, diğer insanları ikna etmek, etkilemek gibi belirli bir duygusal yetkinliğin temelini oluşturmaktadır. Aynı zamanda kişinin daha iyi dinlemesine, daha sağlıklı kararlar almasına da yol açar. Sosyal farkındalık ve ilişkileri yönetebilme boyutu da bir duygusal yetkinlik olan müşteri odaklılığın kaynağıdır.
DEVAMINI OKUTezcan Fevri, temizlik maddeleri üreten bir şirketin pazarlama direktörüydü. İşini ciddiye alan ve sürekli geliştirmeye çalışan, iç motivasyonu yüksek, enerjik biriydi. Çalışma arkadaşlarından da aynı yaklaşımı bekler, işler ağırlaştığı zaman, işleri kendi üstlenirdi. Ona ayak uyduramayanları kırıp dökmekten çekinmez, çalışanlardan biri, işi, onun beklediğinden farklı bir biçimde yapmaya kalkarsa, ortalığı birbirine katardı.. Tezcan’ın liderlik tarzı, bir süre sonra, kurum içindeki konumunu ve iş sonuçlarını olumsuz etkilemeye başladı. İki yıllık verimsiz bir iş performansının sonunda, üst yöneticisi Tezcan’ı bir koçla çalışmaya ikna etti. Araştırmalar, yüksek performanslı liderlerin duygusal zeka yetkinliklerinden en çok birinde güçlü olduklarını ifade ettiklerini, buna karşılık düşük performanslı liderlerin dört ya da daha fazla yetkinlikte güçlü olduklarını düşündüklerini gösteriyor. Bir başka deyişle, düşük performanslı liderlerin kendilerini gerçekçi değerlendiremedikleri görülüyor. Tezcan da, özellikle özdenetim ve empati konusunda kendine iş arkadaşlarından çok daha yüksek puan vermekteydi.
DEVAMINI OKUİ.Ö. 3500 yıllarında Ukrayna bozkırlarında evcilleştirildiği sanılan at, tarih boyunca insanoğlunun güvenilir bir yaşam desteği oldu. Bugün ekonomik işlevini yitirmiş bile olsa, insan bu binlerce yıllık ilişkiden vazgeçmiş değil. Güçlü olduğu kadar duyarlı ve hatta ürkek bir yapısı olan atla, uyumlu bir ilişki kurmak insan için bir sınav. Dışardan baktığınızda, üstün bir fiziğe sahip bu hayvana “hükmeden” insanın gücüne hayranlık duyabilirsiniz. İnceliklerini araştırınca mükemmel uyumun ardında duygusal zeka yetkinliklerinin izlerine rastlarsınız.
DEVAMINI OKUDuygusal zekanın iş ortamına uygulanmasına Duygusal Kalite Yönetimi (EQM) de diyebiliriz Böyle bir yaklaşım, bir kurumda duygusal kalitenin de en az toplam kalite kadar önemli olduğunu vurgular. Duygusal Kalite Yönetimi, kısaca bir kurumda duygusal zeka yönetimini içerir. Bir işyerinde yönetimin kalitesi, kurumsal iklimi yüzde 70 oranında etkilemektedir. Kurumsal iklimin de iş sonuçları üzerinde yüzde 30 ölçüsünde etkisi vardır. Duygusal zeka başlığı altında yer alan yetkinlikler, kurumsal iklimi doğrudan etkileyen, özellikle de yönetim kademesinden beklenen özelliklerdir. İş yaşamında duygusal zekası yüksek kişiler, işbirliğine, dolayısıyla ekip çalışmasına daha yatkın, daha güvenilir, daha esnek, iç motivasyonu yüksek, daha iyimser ve çevrelerinde daha çok sevilen kişiler oluyorlar. Çatışmalardan uzak durabiliyor ya da çatışmaları yatıştırmakta daha ustalıklı davranıyorlar.
DEVAMINI OKUDünya çapında 200 şirkette yetkinliklerle ilgili bir araştırmada, en başarılıların ortalama işlerde vasatlara oranla yüksek 85, en karmaşık işlerde ise yüksek 127 daha verimli olduğu bulundu. Bu farkın üçte biri teknik beceri ve bilişsel yeterliklerden, üçte ikisi duygusal yetkinliklerden kaynaklanmaktaydı. American Express Mali Danışmanlık şirketi tarafından uygulanan Duygusal Yetkinlik programına katılan yöneticilerin bölgelerindeki satışların yüksek 11 arttığı, duygusal zekanın verilen eğitimle geliştiği gözlendi.
DEVAMINI OKU