Dört Yılın Ardından
Değerli Kaynak Dostlarımız, 2000 yılından bu yana kesintisiz bir şekilde yayınladığımız dergimiz için 2019’un sonunda önemli bir dönüm noktası yaşadık. “Geri Bildirim” başlıklı 80. sayımızı basılı olarak okuyucularımıza ulaştırmanın ardından, 2020’de COVID-19 pandemisi dünyayı etkisi altına aldı ve hayatımızın her alanında olduğu gibi yayıncılık sürecimizi de derinden etkiledi. İş yapış biçimini dönüştüren bu dönem, dergimizin ulaşım yollarını da yeniden şekillendirdi. Dijitalleşmeyi fırsat bilerek, içeriklerimizi daha geniş kitlelere ulaştırdık ve böylece bilgi paylaşımının sınırlarını genişlettik. Bu dönüşüm, dergimize ulaşılabilirliği artırarak, okuyucularımızla olan bağımızı daha da yaygınlaştırdı.
2023 Aralık ayında yayınladığımız 96. sayımızla birlikte dört yıl geçti. Bu süreçte, her biri kendi alanında benzersiz ve yenilikçi yaklaşımlar sunan toplam 16 sayı çıkardık. Bu 16 sayı, 12 özgün temaya odaklanarak, disiplinimizin çeşitliliğini ve derinliğini yansıtan zengin içerikler sundu. Baltaş Grubu olarak bilgiyi sadece paylaşmakla kalmayıp, aynı zamanda pandemi koşullarında topluma ve iş hayatına ışık tutan, araştırma analizleri gerçekleştirdik. Umut ve ilham veren makalelerimizle, bu zor zamanlarda okuyucularımıza rehberlik ettik. İleride de bu etkiyi artırarak, alanımızda öncü rolümüzü sürdürmeyi hedefliyoruz.
Mentorluk: Mentorluk, çalışanın sadece mesleki yeterliliğini artırmasına değil, hayatındaki tüm roller için tutum ve davranışlarını olgunlaştırmasına aracılık eden bir gelişim yolculuğudur. Mentorlukta deneyimli ya da daha kıdemli çalışanın deneyimsiz ya da daha genç çalışanla eşleştirildiği geleneksel modeller kadar, öğrenmeyi ters düz eden, tersine mentorluk gibi yenilikçi yöntemlerle de karşılaşılmaktadır. Tüm bu mentorluk uygulamalarında, çalışan ve kurum arasında kurulan köprünün sadece karlılığı artırma kaygısıyla değil, çalışanın anlam bulma ihtiyacıyla da kurgulanması önemlidir.
Yeni Normlar: Norm, yazılı veya yazılı olmayan, kabul edilmiş kurallardır. Bireylerin hangi durumda neyi, nasıl yapacağını belirler, yeni sosyal yapılar oluşturur. Değişimin hızı kalıp yargılardan kopuşu ve yeni kurallar oluşturma ihtiyacının ivmesini artırıyor. Sağlığı riske sokan koşullar karşısında yeni normların oluşması ve benimsenmesi zorunludur. İş ve günlük yaşamdaki alışkanlıklarımızı değiştirmek öncelikli konumuz oldu. Teknoloji ve aşılama gibi bazı konularda yapılmış olan çalışmaların sonuçları hızla hayatımıza girerken, yaşam alanlarımızı hiç düşünmediğimiz kadar daraltmak ve iş özel yaşam sınırlarını aynı mekânda düzenleme koşuluyla karşılaştık. Böylesine zorlayıcı dönemde toplumsal ve kişisel faydayı bireysel güdülerin önüne geçirmek ve birlikte var olma bilinciyle mücadeleyi sürdürmek gerekiyor. Bilim insanlarının buluşları, iş yapış biçimlerinin ve yaşam koşullarının farklılaşması normları değiştiriyor. Normal farklı bir boyuta evriliyor.
COVID-19 Döneminde Stres: Kriz zamanlarında süregelen belirsizlik, soru sorma cesaretimizi kırabilir ve bilmediklerimizin kaygısı, bildiklerimizi uygulamayı zorlaştırabilir. Ölçümlerden ve durum analizlerinde elde edilen bilgi psikolojik ve bedensel sağlığı korumakta yol gösterir. Bireyin ve kurumların stresi yönetebilme becerilerini yükseltmek için; farklı düzeylerdeki anlamları çözmek, yararlı yöntemleri önermek ve deneyerek fayda sağlayacak uygulamalara dönüştürmek gerekir. Koşullara uyum sağlamayı kolaylaştıran bu bütünsel anlayış, özel yaşamı ve iş yaşamını sağlıklı ve verimli kılmaya öncülük eder.
Önyargıları Anlamak: II. Dünya Savaşı sonrasında Dünya Sağlık Örgütü tarafından oluşturulan tam iyilik hali tanımı genişletilerek yedi boyutta çıkarıldı; bunlar duygusal, zihinsel, fiziksel, sosyal, çevresel, finansal ve manevi iyilik halleridir. Sürdürülebilir kurum kültürünün beş özelliği de önyargılar dışında karar almayla doğrudan ilişkilidir. Bunlar; “işi net bir şekilde anlamak (ciro, gelir-gider dengesi, kar), liderlik zihniyeti, kurumsal öğrenmenin güçlendirilmesi, uzun dönemli dönüşümlere hazır olmak ve çalışanların yeni davranışları benimsemesi”dir. Bir yandan sürdürülebilir bir iş yaşamı, öte yandan çalışanın tam iyilik hali iç içe giren kavramlar olarak adeta stratejik bir zorunluluk haline geldi.
Önyargıları Yönetmek: Bilişsel önyargılar konusundaki müdahaleler; önyargıları tanıma, yüzleşme, azaltma, hafifletme, arınma çalışmaları ya da önyargısız uygun seçim için “nudge” olarak adlandırılan davranış mimarisiyle yapılıyor. Kişisel önyargılarla yüzleşmek için yapılan ölçümler, önyargı çeşitlerinin tanıtıldığı eğitimler, video veya simülasyonlar insanın çeşitli bilişsel önyargılarını tanıma ve azaltma becerilerini geliştiriyor. Derin arkaik yapılarda varlığını sürdüren önyargıyı azaltmanın basit bir süreç olmayacağı aşikârdır. Ancak araştırmalar bu teknikleri kullanmanın bilişsel önyargıları hafifletme şansı verdiğini gösteriyor.
Çalışan Deneyimi: Yeni çağın sorunları eskisinden farklı ve yenilikçi yollar bulmak için anlamak yetmiyor. Bağ kurmak ve bu bağı sürdürmek, ilerlemeyi mümkün kılıyor. Bağ kurmak, tanımak, üretmek, uygulamak ve test etmek. Tasarım odaklı düşüncenin bu beş adımı kullanıcıların sorunlarına çözüm bulmayı ve kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi amaçlıyor. Benzer şekilde, çalışanla bağ kurmak, ihtiyaç ve sorunlarını tanımak, onu ofis yaşantısıyla sınırlı kalıpların dışında düşünmek, sınırlarını aşacağı, yeni deneyimlere onu teşvik etmek ve tüm bu süreçte ondan geri bildirim almak, çalışan deneyimini iyileştirmeye hizmet ediyor.
Emek Yanlısı İnovasyon: Teknoloji, iş süreçlerinin iyileştirilmesine katkı sağlasa da, iş gücünün sürdürülebilirliği konusunda soru işareti yaratıyor. Kolaylaştırıcı teknolojiler çalışanlara mevcut işlerinde destek olarak hata payını düşürüyor, zamandan tasarruf sağlıyor, üretimi ve hizmeti katlayarak verimliliği artırıyor. Ancak otomasyona bağlı iş kaybı, emeği dışlayarak işsizlik rakamlarının tırmanmasına yol açıyor. Yapay zekânın rutin manüel ve zihinsel işleri üstlenmesinin neden olduğu bu eşitsizlik, kurumların iş yapış biçimlerini düzenleyecek bazı kurallara ihtiyaç duyuyor.
Metaverse: Metaverse, sanal dünyanın fiziki dünyayla bütünleştiği, bu yönüyle gerçekliği alternatif bir boyuta taşıyan yeni bir var oluş şekli sunuyor. Bu var oluş şekli kullanıcıların aynı zamanda onu inşa eden içerik üreticileri olmasına imkân veriyor. Yeni boyutuyla hayatımıza giren bu teknolojinin hangi mecralarda işlevsel hizmet sunacağı henüz net değil. Farklı platformlar, senaryolar ve deneyimler bu alanların tercihleri üzerindeki kararımızı etkileyecek.
Analitik Mükemmellik: Farklı kanallardan gelen veriyi ilham verecek bir şekilde kullanabilmek için analistlerin yetkinlikleri hız ve nitelik açısından beş boyutta ele alınıyor. Bunlar; ilgili ve umut verici veriyi toplama, veriyi kullanıma hazırlayan yazılım becerisinin gücü, veri özeti matematiğine aşinalık, veri görselleştirme becerisi ile veri özetinin zihinde düşünceyi harekete geçirecek düzeyde olması ve paydaşların bu veriden yararlanma olasılığını artıracak olan iletişim becerisidir. Hızı nitelik kadar önemli yapan değişen yaşam koşullarıdır. Bir gün önce alınan kararın geçerliliğini, neyin değiştiğini ve neleri etkileyeceğini saptamak ayrı bir çalışma konusu oluyor. Dolayısıyla, hız kesmeden doğru sonuç almak için ön yargısız ve ileri düzey bir analiz becerisine ihtiyaç duyuluyor.
Afetlerin Yol Açtığı Zor Zamanlarda Yaşamak: Bu coğrafya yatay ve dikeyde bizi birbirimize bağlıyor. Dikeyde Güney Doğu Anadolu’da yaklaşık 12.000 senelik tarihi ile Göbekli Tepe var. Dünyada bilinen en eski tarihî yapı olması nedeniyle bazı kaynaklarda “tarihin sıfır noktası” olarak anılıyor. Yatayda ise bir baştan diğer başa uzanan coğrafyamızda fay hatları adeta birbirini kovalıyor. 2023’te, yüzüncü yılda güçlü Türkiye ve medeniyet söylemlerimize rağmen bu coğrafyanın yeni bir Anadolu katmanını daha yutmasına göz yumduk. Son büyük deprem alanının yıkıkları, imar belgeleri, binalar ve insan hikayeleri bir tarih bilinci katmanı olarak korunmalıdır. Böylece tarih sayfasından silinenler insanlık hafıza tarihinden silinmez. Hataların üstü örtülmezse yaşam içinde kalır ve üstesinden gelmek için çaba gösterilir.
Psikolojik Güvenlik: Güven, eylemle inşa edilirken, psikolojik güvenlik güven algısından kaynaklanan duyguyu öne çıkarıyor. Psikolojik güvenliğin var olması için önce güven gerekiyor. Güven, eylemde tutarlılıkla ve zamanla gelişiyor. Bununla birlikte, güvenin olduğu bir kültürde bile psikolojik güvenlik eksik kalabiliyor; çünkü ekip üyeleri hala kendilerini ifade etmenin veya hata yapmanın olumsuz sonuçlarından korkabiliyor. Öğrenme zihniyetinin benimsenmesi ve yaşamsal kuralların geliştirilmesi kültürünün temelini oluşturur. Dolayısıyla psikolojik güvenliği sağlamak ve sürdürmek, zorlu konuşmalar veya çatışmalarla başaçıkabilmek için bilinçli ve kurumun geneline yayılacak bir çabaya ihtiyaç duyuluyor.
İş Yerinde Şefkat: Türk kültüründe şefkat göstermek ve değer bilmek geleneksel olarak iş pozisyonlarıyla bağlantılı olagelmiştir. Bu ilişki çerçevesi üst’ten ast’a ve ast’tan üst’e gösterilmesi beklenen duyguları tanımlar. Yönetenden şefkat göstermesi, çalışandan da bu yaklaşımın değerini bilmesi beklenirdi. Bu anlayış 21. yüzyılda format değiştirmiştir. Şefkatli liderlik, çalışana bahşedilecek bir duygu olmanın ötesinde, insana verilen değeri içine alan bir anlayıştır. Kurumsal verimlilik ve mükemmellik, şefkati kapsayan ilişkiler kurulmasıyla gerçekleşir. Psikolojik güvenlik kültürünü hedefleyen bir kurum bunu şefkatli liderlik anlayışıyla hayata geçirebilir.
Kaynak Baltaş Seçmeler 2020-2024, yayınımızda son dört yıl içinde güncel olan konuları bir araya getirdik ve geniş bir bakış açısıyla ele alarak kolayca yararlanacağınız ve kitaplığınızda yer vereceğiniz bir seçki yaptık.
Prof. Dr. Zuhal Baltaş