Beden Dili ve Yanılgılar

Bedenin Dili kitabının yayınlanmasının üzerinden 15 yıl geçti. Kitap bugüne kadar 35 baskı yaptı ve 150 binden fazla kişinin kitaplığında yerini aldı. Başlangıçta sadece “el-kol” oynatmak olarak anlaşılan bedenin dilinin önemi toplum tarafından fark edildi. Ancak kitapta belirli uyarılarla kaleme alınan bazı noktaların “mutlak doğru” olarak kabul edilmesine engel olamadık. Kaynak dergisinin bu sayısı yıllar sonra bu konudaki yanılgılara bir kere daha açıklık getirme imkanı verdi.

Bedenin Dili kitabının yayınlanmasının üzerinden 15 yıl geçti. Kitap bugüne kadar 35 baskı yaptı ve 150 binden fazla kişinin kitaplığında yerini aldı. Başlangıçta sadece “el-kol” oynatmak olarak anlaşılan bedenin dilinin önemi toplum tarafından fark edildi. Ancak kitapta belirli uyarılarla kaleme alınan bazı noktaların “mutlak doğru” olarak kabul edilmesine engel olamadık. Kaynak dergisinin bu sayısı yıllar sonra bu konudaki yanılgılara bir kere daha açıklık getirme imkanı verdi. 

1. “Yalancı adam bakışından belli olur.” 
Çoğumuza göre, gözlerini kaçıran kişi yalan söylüyordur. Yıllardır yüz ifadeleri üzerinde çalışan Paul Ekman böyle düşünmüyor: Gözleri kaçırmak kişinin o anda güçlü bir duygunun etkisi altında olduğunu gösterir, ancak yalan söylediği anlamına gelmez. Beden dilinin ne anlama geldiğini anlayabilmek için yaşanan duyguyu doğru teşhis etmelidir. Dahası Ekman, en inandırıcı bakışlara sahip kişilerin sosyopatlar, dolandırıcılar ve müzmin yalancılar olduğunu söylüyor. 

2. “Biriyle yeni tanıştığınızda ne kadar göz teması kurarsanız o kadar etkili olur.” Bu inançla insanlar iş görüşmelerinde gözlerini görüşmecinin gözünden ayırmazlar. Oysa birkaç saniyeyi geçen göz teması insanları huzursuz eder, bu bakışların altında başka anlamlar aranmasına neden olur. Örneğin araştırmalar, ısrarlı göz temasının karşı cinsin dikkatini çekmeye yönelik olduğunu göstermiştir. 

3. “Ellerini arkada kavuşturmak güç ifadesidir.” Batı kaynaklı hitabet eğitmenleri yıllarca insanlara ellerini arkada kavuşturmalarını öğütlediler. Bu jeste “Prens Charles” duruşu da denir, sanki İngiliz tahtının varisi güçlü bir beden diline iyi bir örnekmiş gibi. Araştırmalar ise, insanların bu jesti güvenilir bulmadığını gösteriyor: Ellerini göremediğimiz insanlardan kuşkulanıyoruz. 

4. “Yüksek mevkideki kişiler, diğerlerine dokunarak üstünlüklerini ifade ederler.” Çoğunlukla da iktidar sahibi erkeklerin diğerlerinin omzuna, koluna dokunarak güçlerini ifade ettiklerine dair bir inanış vardır. Bu doğru olsa bile, araştırmalar kadınların ve alt sınıftan insanların birbirlerine daha fazla dokunduklarını göstermektedir. 

5. “İnsanlar mutlu oldukları zaman gülümser.” Mutluluk gülümseme nedenlerinden biridir, ancak Ekman’a göre, o kadar çok gülümseme çeşidi var ki; “içten” gülümsemeden tutun da “nezaketen” gülümsemeye, “alaycı” gülümsemeden, “suçlu” gülümsemeye, “korkudan” gülümsemeden “muzaffer” gülümsemeye kadar. Nedeni ne olursa olsun, gülümsemenin insanlar üzerinde güçlü bir etkisi var. Araştırmalara göre yargıçlar, sanık suçluysa, gülümsesin gülümsemesin mahkumiyet kararı veriyorlar, ancak gülümseyen sanıklar daha az ceza alıyor. 

6. “Kızan adam sesini yükseltir.” Tekrar edelim, beden dili duyguları ele verir, ancak hangi belirtinin hangi duyguyla eşleştiğini söylemek zordur. Öfke, sinirlilik, korku, heyecan, panik, hepsi ses tellerinin gerilmesine ve sesin yükselmesine neden olur. Sözsüz iletişim öğesinin hangi duyguya işaret ettiğine karar verebilmek için iletişim içindeki kişiyi ve iletişim ortamını anlamak gerekir.

7. “Hızlı konuşan satıcıya güvenme.” Ağzı kalabalık kişilere güvenmeyiz. Oysa Ekman ağır konuşanlardan, özellikle uzun bir duraksamayla söze başlayanlardan kuşkulanın diyor. Konuşma arasındaki uzun, kısa ve sık duraklamaların güvenilir olmadığını da söylüyor. “Aaa…”, “mmm…”, “ıııı…” ifadeleri, “ben…”, ”şey..” sözcükleri üzerinde durulmasını öğütlüyor. Böyle durumlarda kişi, “yalancı”, ya yalan söylemek zorunda kalacağını öngörmemiştir, ya hazırlıklı olsa bile beklemediği bir soruyla karşılaşmıştır, yahut da gerginlikten dili dolaşmıştır. 

Sözsüz iletişim araştırmaları insanların duygularını gizlemekte pek de usta olmadıklarını gösteriyor. Araştırmaların gösterdiği bir başka gerçek de, insanların duyguların anlamını yorumlamakta sandıkları kadar usta olmadıkları. Beden dili yorumları birçok durumda yanlış izlenim yaratabilir. Kişiyi ne kadar iyi tanırsak, o andaki durumunu ne kadar iyi anlayabilirsek, ortamı ve diğer kişileri ne kadar dikkate alırsak, kısaca ilişkiyi ne kadar doğru yorumlarsak, beden dilini o kadar isabetli çözebiliriz. 

Kaynak: 

  1. Morgan, N. “The Truth Behind the Smile and Other Myths,” Harvard Management Communication Letter, Vol. 5, No. 8, August 2002.

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi