Değerlerin içi doldurulmadığı zaman ortaya çıkan iki yüzlülük ve çelişkiler, kurumu ve bu değeri dile getirenleri gülünç duruma düşürür. İnsanların gerçekte kim olduğunu davranışlarına bakarak anlarız. Kişinin gündelik hayatta bütün davranışların ardında “değerler” gizlidir. Ne yazık ki çok kere, kişinin kendisi de bunun farkında değildir. Değerler ve etik iş hayatında bireylere yol gösterir ve gerek kurum içi, gerek kurum dışı ilişkileri düzenler. Toplumsal hayatta da birey-toplum çekişmesini azaltmayı amaçlar. Etik ilkelerin dışına çıkıldığı her durumda bireysel yarar, kurumsal (toplumsal) bir kayıp vardır. Yaşanan değişime karşın, evrensel ahlaki değerler değişmez. İş hayatında manevi sağlık, şirketin etik çerçevesinde iç ve dış dünyayla kurduğu bağlarla temsil edilir. Manevi sağlığın ölçütleri işbirliği, stratejik ortaklıklar, yerel topluluğa hizmet ve sosyal sorumluluktur. Bir tüketici araştırmasına göre, “kalite ve fiyat farkı olmazsa, topluma karşı sorumluluk taşıdığına inandığım şirket ürününü tercih ederim” diyenlerin oranı üç yılda %55’den %65’e yükselmiştir. Bu bulgu, topluma katkının ve ahlaki değerlere bağlılığın ticari karşılığının bir işaretidir.
Kötülerin arasında iyi olmaya çalışması felakete götürür. Otoritesini korumak isteyen yönetici iyi olmamayı öğrenmeli ve bu bilgiyi kullanmalı, ancak zorunlu olmadıkça kullanmaktan kaçınmalıdır.
N. Machiavelli
Yardımcınız uçakta yanındaki yolcunun okuduğu belgelerden, onun rakip şirkette bir yönetici olduğunu fark ediyor. Göz ucuyla gördüğü yazıların da, rakip şirketin strateji ve politikalarını içerdiğini anlıyor. Bir süre sonra, yanındaki kişi kağıtlarını koltuğunun üzerine bırakarak tuvalete gidiyor.
Yardımcınızın ne yapmasını beklerdiniz? Bazıları belgelerin kesinlikle okunmaması gerektiğini söyler. Birçokları da, yalnızca koltuğa bırakılanlar değil, çantadaki diğer belgelere de ulaşmanın iş ahlakıyla çelişmediğini savunur.
İş hayatı “kâr etme” ilkesine dayanır. İş hayatında insanlar çoğunlukla, “nakit akışı”, “kâr” gibi sayısal birimlerle uğraşmayı “ahlak” ve “değer sistemi” gibi karmaşık konularda tartışmaya tercih ederler.
Son yıllarda yaşanan skandallar, tüm dünyada iş etiğini önemli ölçüde öne çıkarmıştır. Ancak iş etiğini; etik kodlar ve davranış kitapçıkları çerçevesiyle sınırlamak sorunu çözmeye yetmez. Yeterli olsaydı, Enron’un 2000 yılı büyük toplantısında şirket CEO’sunun üzerine basa basa dile getirdiği kurum değerleri “iletişim, saygı, dürüstlük, mükemmeliyet”, bu şirketi iş hayatının en büyük etik felaketlerinden birine sürüklenmekten korurdu.
Değerlerin gizemi
Değerlerin içi doldurulmadığı zaman ortaya çıkan iki yüzlülük ve çelişkiler, kurumu ve bu değeri dile getirenleri gülünç duruma düşürür. İnsanların gerçekte kim olduğunu davranışlarına bakarak anlarız. Kişinin gündelik hayatta bütün davranışların ardında “değerler” gizlidir. Ne yazık ki çok kere, kişinin kendisi de bunun farkında değildir.
Değerler ve etik iş hayatında bireylere yol gösterir ve gerek kurum içi, gerek kurum dışı ilişkileri düzenler. Toplumsal hayatta da birey-toplum çekişmesini azaltmayı amaçlar. Etik ilkelerin dışına çıkıldığı her durumda bireysel yarar, kurumsal (toplumsal) bir kayıp vardır. Ahlaki ilkeleri gözardı ederek kâr etmek, Enron örneğinde olduğu gibi geri tepen bir silah olur.
İngiliz Parlamentosu Kamu Yaşamında Standartlar Komitesinin standartlarına göre bir yöneticiye rehberlik eden ilkeler şöyle sıralanmıştır: “Bencil olmama”, “bütünlük”, “nesnellik”, “hesap verme”, “açıklık”, “onur”, “liderlik”. Bu ilkeler, toplumda öne geçmeye başladıkça egoları büyüyen, kendilerini kuralların üzerinde görmeye başlayan bazı kişiler için anlamlıdır.
Karar ve davranışlarının ahlaki olup olmadığını sorgulamak isteyenlere genellikle tavsiye ettiğim üç kriter vardır. Cevaplarınız sizi tatmin ediyorsa, doğru karar vermiş olduğunuz düşünülebilir:
- İç rahatlığıyla çocuklarınıza anlatabilir misiniz?
- Doğduğunuz kentin yerel gazetesinde yayınlanmasını ister misiniz?
- Ayrıldığınız işyerindeki yöneticiniz, orada öğrendiklerinizi yeni işyerinize taşıdığınızı duysa ne der?
Ahlak gelişim basamakları
Ahlaki sorunlar karşısında insanların farklı seçimler yapmaları ve farklı kararlar vermelerinin nedenini anlamak için, insanlarda ahlak gelişim basamaklarına kısaca göz atmakta yarar var. Çocukluktan başlayarak ahlak basamaklarının gelişmesi üzerine ayrıntılı çalışmalar yapmış olan psikolog Kohlberg’e göre ahlak, insanlarda üç düzeyde ve altı basamakta gelişir:
Birinci düzey: Geleneksellik öncesi ahlak
Basamak 1: Cezadan kaçınmaya yönelik (Talep ve kurallara uyma: 4-7 yaş)
Basamak 2: Ödül almaya yönelik (Sevilmek, takdir görmek ve ödüllendirilmek için uyma: 7-10 yaş)
İkinci düzey: Geleneksel ahlak
Basamak 3: “İyi çocuk” olmaya yönelik (Çatışma yaşamamak, onaylanmak için uyma: 10-13 yaş)
Basamak 4: Otoriteye yönelik (Suçlu olmamak ve toplumdan dışlanmamak için uyma: 13 + yaş)
Üçüncü düzey: Geleneksel sonrası ahlak
Basamak 5: Sosyal anlaşmalara yönelik (Toplum yararı ve çevreden saygı için uyma)
Basamak 6: Etik ilkelere yönelik (Kendi seçtiği, adalet, saygınlık, eşitlik gibi etik ilkelere uyma)
Kohlberg’e göre insanların büyük bölümü ikinci ahlak düzeyinde yaşar ve çok azı üçüncü düzeye geçer. Çalışma hayatında da insanlar ahlak gelişiminin farklı basamaklarında yer alırlar.
Hızlı değişim, değişmeyen etik
Yaşanan değişime karşın, evrensel ahlaki değerler değişmez. İş hayatında manevi sağlık, şirketin etik çerçevesinde iç ve dış dünyayla kurduğu bağlarla temsil edilir. Manevi sağlığın ölçütleri işbirliği, stratejik ortaklıklar, yerel topluluğa hizmet ve sosyal sorumluluktur.
Bir tüketici araştırmasına göre, “kalite ve fiyat farkı olmazsa, topluma karşı sorumluluk taşıdığına inandığım şirket ürününü tercih ederim” diyenlerin oranı üç yılda %55’den %65’e yükselmiştir. Bu bulgu, topluma katkının ve ahlaki değerlere bağlılığın ticari karşılığının bir işaretidir.
Ahlak da, tıpkı hukuk gibi, herkes için gereklidir. Şirketlerin ahlaklı davranışı kolaylaştıracak ve ödüllendirecek bir kurum iklimi geliştirmeleri beklenir. 21. yüzyılda, yüksek ahlak standartlarına sahip şirketlerin yüksek ahlak standartlarına sahip çalışanları, girişimci ve serbest rekabete dayalı pazar ekonomisine yeni bir boyut katacaktır.
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir