• Coşkulu Bir Yaşama Doğru: Üç Dost, İki Düşman

    Coşkulu Bir Yaşama Doğru: Üç Dost, İki Düşman

    Kişinin hayata bakışı, çatışmaların ve güçsüzlüklerin kaynağıdır, süreğen sağlık sorunlarının da hazırlayıcısı… Stres-davranış ilişkisi üzerine ilk çalışmalar, A ve B tipi davranış modellerini belirledi. Sağlık için tehdit oluşturan A tipi davranış biçiminin, sürekli olumsuz dürtüler, hırs, zamana karşı ve kendiyle yarış, hayatı sayılarla ölçmek gibi özellikleri vardır ve riskli hastalıkları davet eder. B tipi kişiler ise, hastalıklara karşı sanki görünmez bir zırha sahiptirler. Stresle başaçıkabilmenin yolu, iç düşmanları yenip, “3K” olarak nitelendirdiğimiz dost güçlerle işbirliği yapmaktır: Kontrol, Kendine güven ve Kendini adamışlık.

    DEVAMINI OKU
  • Savaşçı Erkek, Sevecen Kadın

    Savaşçı Erkek, Sevecen Kadın

    Stres, erkeklerde içine kapanma, agresifleşme olarak ortaya çıkarken kadınlar başkalarıyla konuşarak, yakınlaşarak yaşadıkları stresi hafifletebiliyorlar. İki cinsiyet arasındaki bu farkın sebebi ve sonucu hakkında…

    DEVAMINI OKU
  • Azı da Çoğu da Zarar, Ortası Karar

    Azı da Çoğu da Zarar, Ortası Karar

    Yapılan işin zorlayıcılığı ile çalışanın yeterliliği arasındaki ilişkinin kişi açısından üç sonucu vardır: Tükenme, Paslanma, İşiyle bütünleşerek en üst düzeyde performans gösterme. İşin zorlayıcılığı, kişinin yeterliliğini aşıyorsa, stres düzeyi yükselir ve kişi tükenme belirtileri göstermeye başlar. Tükenmeye yaklaştığını hisseden kişi, stresin nedenlerini belirlemeli, bunları giderme yolları aramalıdır, örneğin “hayır” demeyi ve delege etmeyi bilmeli, zamanını etkin kullanmalı, işleri parçalara bölerek, adım adım halletmelidir. İşin zorlayıcılığı kişinin yeterliliğine oranla düşükse, Baltaş-Baltaş eğitimlerinde ve yayınlarında önemle vurguladığımız bir olgu olan “paslanma” ortaya çıkar. Paslanma, kişinin yapabileceğinden çok daha azını ortaya koyması, düşük motivasyonla, isteksizce iş yapması, hatta hiç yapmamasıdır.

    DEVAMINI OKU
  • İş Kaybının Olumsuzluğunu Olumluya Dönüştürmek

    İş Kaybının Olumsuzluğunu Olumluya Dönüştürmek

    İş kaybını izleyen günlerde yaşanan stres sonucunda, kişisel enerjinin azalması, yeniden iş bulamama ve mesleki kaygılar, reddedilme korkusu ve hayatın anlamı ile ilgili kaygılarda artış görülür. Gerçekten de işinden ayrılmak zorunda kalmak hayatta önemli bir değişikliktir. İnsan sağlığını bozan stres verici olayların önemli değişikliklerden kaynaklandığını biliyoruz. Mücadele ve değişiklikten zevk alan, hayatını ve çevresindeki şartları kontrol edebileceğine inanan, gelecekle ilgili olumlu beklentiler taşıyan, yani umutları olan kişiler, üstelik bir de yakın çevresiyle olumlu duygusal ilişki içinde bulunuyorlarsa bu dönemi daha sağlıklı geçirmeyi başarabileceklerdir. Baltaş-Eksen İADE (İşten Ayrılmada Destek) programına katılanlardan birinin de dediği gibi, “Olumlu düşünce ile her şeyin yapılabileceğini gördüm.”

    DEVAMINI OKU
  • Duygusal Zeka Gelişir: “Kendini Keşfet, Çevrene Hissettir®”

    Duygusal Zeka Gelişir: “Kendini Keşfet, Çevrene Hissettir®”

    Son yıllarda “duygusal zeka” olarak adlandırılan ve iş hayatına damgasını vuran duygusal yetkinlikler bütünü, Baltaş Grubu eğitim programlarında “duygusal olgunluk” adı altında yıllardır işlenmektedir. Bireylerin kendileriyle ve çevreleriyle barışık olmaları, başarı ve verimlerini artırmaları amacıyla on sekiz yıldır yürüttüğümüz eğitim seminerlerinin temelinde duygusal olgunluğu da geliştirmek yatıyor. Şimdi bu hedef, sadece eğitim programlarımızın altyapısını oluşturmaktan çıkıp “Kendini Keşfet, Çevrene Hissettir®” adlı seminerin temel mesajını ve bütününü oluşturuyor. “Kendini Keşfet, Çevrene Hissettir®” seminerinde bireyin verimli ve etkili bir hayat yaşayabilmesi için kendi değerini ve gücünü tanıması, kendi duygularının bütünüyle farkında olması hedefleniyor, insan, ancak bu şekilde kendisine ve çevresine yarar sağlamak için ilk adımı atma cesaretini kazanabilir. Kendini daha iyi tanımak, güçlü ve zayıf yönlerini farketmek, kendine “evet” demek, “evet” dediklerini hayata geçirmek, kendini ortaya koyabilmek, varolmanın temelidir.

    DEVAMINI OKU
  • Kültürümüzde Duygular, Bizim Duygularımız…

    Kültürümüzde Duygular, Bizim Duygularımız…

    Kent ortamında yaşanan ekonomik ve sosyal değişimler, ailelerin özerkliğe verdiği değeri artırmış görünmekte. Çocuk merkezli, davranışla sonuçları arasında nedensel ilişkiler kurarak ve kanıt göstererek inandırmaya dayalı aile içi eğitimin yayıldığı gözleniyor. Çocuğun ailesine ve yakınlarına duygusal bağlılığını koruyarak özerk ve bağımsız olması, Türk ailesinde giderek daha fazla değer kazanıyor (Kağıtçıbaşı, 1982). Araştırmalar, geleneksel toplumlarda, zekanın “sosyo-duygusal” özelliklerle tanımlanmasına karşılık, sanayileşmiş Batı toplumlarında tam tersine, zekanın sadece bilişsel yönünün vurgulandığını gösteriyor. Görünen o ki, gelişmişlik düzeyi arttıkça duygularla düşünceler birbirinden ayrılmakta. Yakın zamanlara kadar zihinsel yeteneği başarı ölçütü olarak öne çıkaran, duyguları olumsuzlayan bireyci Batı toplumlarında, zekanın bilişsel, sosyal ve duygusal öğelerinin bütünsel ele alınması gereği giderek önem kazanıyor. Batıda büyük rağbet gören duygusal zeka kavramının ardında belki de derin, sevecen, sürekli ilişkiler kurabilen benliğin yeniden yapılandırılması arayışı var.

    DEVAMINI OKU
  • Duygusal Kalite Yönetimi

    Duygusal zekanın iş ortamına uygulanmasına Duygusal Kalite Yönetimi (EQM) de diyebiliriz Böyle bir yaklaşım, bir kurumda duygusal kalitenin de en az toplam kalite kadar önemli olduğunu vurgular. Duygusal Kalite Yönetimi, kısaca bir kurumda duygusal zeka yönetimini içerir. Bir işyerinde yönetimin kalitesi, kurumsal iklimi yüzde 70 oranında etkilemektedir. Kurumsal iklimin de iş sonuçları üzerinde yüzde 30 ölçüsünde etkisi vardır. Duygusal zeka başlığı altında yer alan yetkinlikler, kurumsal iklimi doğrudan etkileyen, özellikle de yönetim kademesinden beklenen özelliklerdir. İş yaşamında duygusal zekası yüksek kişiler, işbirliğine, dolayısıyla ekip çalışmasına daha yatkın, daha güvenilir, daha esnek, iç motivasyonu yüksek, daha iyimser ve çevrelerinde daha çok sevilen kişiler oluyorlar. Çatışmalardan uzak durabiliyor ya da çatışmaları yatıştırmakta daha ustalıklı davranıyorlar.

    DEVAMINI OKU
  • Ya Bir Yol Bulacağız, Ya bir Yol Yapacağız!

    Ya Bir Yol Bulacağız, Ya bir Yol Yapacağız!

    “Bir gün önce yaptığımız yorumu, bugün yeniden gözden geçirmeyi gerektirecek hızda ve kapsamda bir değişim ve dönüşüm dönemecinden geçiyoruz.. Çalışma hayatı, bu değişimin yarattığı ivmeyle bize yeni imkanlar sunmaya hazırlanıyor, hayat karmaşıklaşıyor. Bilgi ekonomisi, genç insanlara ve bu değişime ayak uyduranlara hızlı ilerleme, daha çok başarma, daha çok aranan ve istenen bir çalışan olma imkanı sunuyor.”

    DEVAMINI OKU
  • Bilgi Yönetimi ve Değişim

    Bilgi Yönetimi ve Değişim

    Bazen değişimin ve yeni fırsatların farkına varmamız çok uzun sürer. Ancak bilgiye sahipsek ve sahip olduğumuz bilgiden yeterince yararlanabiliyorsak, değişime hazır olabiliriz ve hatta onu kendimiz için bir fırsata çevirebiliriz. Organizasyonların bilgi sermayesi, yüksek değerli ürünlerin meydana getirilebilmesi için elde edilmiş bir stoktur. Bu stok ancak organizasyonel öğrenme ile akışkan hale gelebilir, çünkü akış, stoklanan bilginin organizasyon tarafından özümsenmesi ve benimsenmesini sağlar. Bunu sağlayacak kurum kültürü, yapısal yeterlilik ve güven ortamına sahip olmayan organizasyonlarda, bilgi stokundan yeterince yararlanmak mümkün olmaz.

    DEVAMINI OKU
  • Değişime Bu Direnç Neden?

    Değişime Bu Direnç Neden?

    İnsanlar kendilerinin modern ve gelişmeye açık olduğunu düşünmeye yatkındır. Sokağa çıkıp değişimi sorsanız, herkes olumlu görüş belirtir. “Değişim mi? Evet, çok önemli”, “Değişim olmazsa gelişme olmaz” gibi. Bu görüşlere bakarsak, iş yaşamında da değişimi gerçekleştirmenin kolay olduğunu düşünebiliriz. Ancak aksine, insanlar çoğunlukla değişime direnç gösterir. Değişimle ilgili tutumlarla davranışlar arasında bir uçurum göze çarpar. Bu uçurumun nedenlerini bireysel ve kurumsal olarak iki grupta toplayabiliriz: Değişimin Karşısındaki Psikolojik Engeller ve değişimin karşısındaki kurumsal engeller.

    DEVAMINI OKU
  • Değişmek ya da Değişmemek

    Değişmek ya da Değişmemek

    Hayatımızdaki kararları sadece biz alabiliriz, yaşadığımız şeyleri bizim için sadece biz yapabiliriz. Hayat hakkında aklımızda bulundurmamız gereken önemli kurallar bu yazıda.

    DEVAMINI OKU
  • Değişmek Zorunda Olduğumu Biliyorum da, Nasıl Yapacağımı Bilmiyorum

    Değişmek Zorunda Olduğumu Biliyorum da, Nasıl Yapacağımı Bilmiyorum

    İnsanlar vardır, değişim deyince taş kesilir, yengeç gibi içlerine kapanır ve savunmaya geçer… İnsanlar vardır, değişimde filizlenir, boy atar, çiçek açar… “Değişime uyumlu” kişiler yeni koşullar karşısında yalnızca uyum sağlamakla kalmaz, değişimden beslenir, büyüyerek gelişirler. “Hayatın her gün bir önceki günden farklı olduğu” çağımızın karmaşık iş ortamlarında, değişim ve değişime uyum kaçınılmazdır. Kurumları ve giderek toplumları ileri götüren değişimi tetikleyen ve değişime önayak olan kişilerdir. Bu tür kişilerin başarısı ise değişimi içine sindirmekte zorluk çekmeyen, değişime arka çıkan insanların varlığına bağlıdır.

    DEVAMINI OKU
  • Paydaş Çalışanlar: Değişim Kültürünün Bir Ürünü

    Paydaş Çalışanlar: Değişim Kültürünün Bir Ürünü

    Teknolojik yenilikler, hizmet sektöründeki gelişmeler ve küreselleşme sonucunda paranın, teknolojinin ve insan kaynağının serbest dolaşımı, firmalara rekabet üstünlüğü sağlayan varlıkların niteliğini değiştirdi. Çalışan yetkinlikleri, organizasyonun öğrenme yeteneği ve çalışan bağlılığının ekonomik değeri karşısında taşınmazların/sabit varlıkların değeri oldukça azaldı. Çalışanın şirketine yatırım yapması, bir yandan, işe çekicilik kazandırmayı ve çalışanı işte tutmayı, bir yandan da, işyerinin performansından, kârlılığından ve geleceğinden kendini sorumlu hissetmesini hedefliyor. Sonuç olarak, çalışan ve işveren arasındaki dengeler değişti. Bugün, çalışanların hızla iş değiştirmesi gelişmiş ülkelerin en önemli sorunlarının başında geliyor. Çalışanın işe olan bağlılığını artırmanın gerekliliği, firmaları, çalışanlarına hisse satmaya ve çalışanları da, çalıştıkları kurumların hisselerini talep etmeye yöneltti.

    DEVAMINI OKU
  • Kriz Döneminde Performans Ölçütleri

    Kriz Döneminde Performans Ölçütleri

    Kriz dönemlerinde şirketlerde kimin kalıp kimin gideceği, küçülme sürecinin en kritik kararlarından biridir. İşten çıkarmalar görünüşte en kolay, ancak en zarar verici yoldur. Bu nedenle, bu yazıda küçülme sürecinde profesyonel uygulamalar için gözönünde bulundurulması gereken değerlendirme kriterlerini ele aldık.

    DEVAMINI OKU
  • Kadın Liderin Ayak Sesleri…

    Kadın Liderin Ayak Sesleri…

    Harvard İş Yönetimi Okulu’ndan Rosener, kadınların, geleneksel liderlik rolünü en az erkekler kadar sürdürebilirken, içlerinden gelen farklı bir liderlik biçimine de sahip olduklarını söylüyor. Bu olguyu kadınların toplumsallaşma süreci ve meslekteki yaşantıları ile açıklıyor. Rosener kadınların liderlik tarzını “etkileşimci” ve “dönüşümcü” olarak niteliyor. Geleceğin lideri, “erkek” gibi mücadeleci ve sonuç odaklı, “kadın” gibi paylaşmacı, geliştirici, güven ve işbirliği odaklı olmak zorunda.

    DEVAMINI OKU
  • Bir Satış Eğitiminin İyi Olduğuna Nasıl Karar Verirsiniz?

    Bir Satış Eğitiminin İyi Olduğuna Nasıl Karar Verirsiniz?

    Başarılı bir satış eğitimini değerlendirirken öncelikle cevaplanması gereken “Bu eğitim, satış temsilcilerinin daha fazla satmasını sağlayacak mı?”sorusudur. Etkili bir satış eğitimi, temel iletişim ve satış becerilerini kazandırmayı ve bunların ahenk içinde yetkin kullanılmasını amaçlar. Bir başka deyişle, “Satışta Yedi İletişim Becerisi” (etkin dinleme, empati, doğru soru sorma, beden dili, ‘neden’ ve ‘niçin’ sorularına inandırıcı cevaplar vermek, müşterinin beyninin nasıl çalıştığını anlayarak uygun çözümler önermek) ve “Dört Satış Becerisi” (uyum sağlamak ve güven yaratmak, olanakları ve fırsatları görerek, özellikleri yarara dönüştürmek, itirazlarla başaçıkmak, kendi sınırları içinde kalarak, görüşünü savunabilmek), iyi bir satış eğitiminin içeriğini oluşturur.

    DEVAMINI OKU
  • İnsan Kaynakları ve Entellektüel Sermaye Yönetimi

    İnsan Kaynakları ve Entellektüel Sermaye Yönetimi

    Bilgi ekonomisinde rekabet üstünlüğü, şirketlerin maddi ve mali kaynaklarından çok, entellektüel sermayelerini nasıl yönettiklerine bağlı. Geleceği gören büyük şirketlerde giderek, CEO’ların (Chief Executive Officer) yanı sıra, entellektüel sermayeyi etkin ve doğru şekilde yönetmekten sorumlu CKO’ların (Chief Knowledge Officer) görevlendirildiğine tanık oluyoruz. İnsan kaynakları bölümleri de idari işlerden çok, çalışanların bilgi, beceri, ve birikimlerini stratejik olarak yönetmeye odaklanıyorlar. İnsan kaynakları uzmanlarının, bilginin elde edilmesi, kodlanması, dağıtılması, eğitim ve gelişim programları ile sürekli yeni yetkinliklerin kazanılması, iş süreçlerinin buna göre yeniden tasarlanıp düzene konulması gibi kurumun başarısını en fazla etkileyecek konular üzerinde giderek daha fazla önemle durmaları gerekmekte.

    DEVAMINI OKU
  • Yönetimin Yeni Stratejik Partneri : İnsan Kaynakları

    Yeni ekonominin kanı bilgidir. Bilgi geçmişte ekonomik sürecin bir parçasıyken, bugün kendisi durumuna gelmiştir. Yaptığı işe değer katmak, doğru işe doğru insanın alınmasına, performansın adil ve objektif bir biçimde ölçülmesine ve çalışanların geliştirilmesine bağlıdır. Bunun için de anahtar “İnsan Kaynakları”dır.

    DEVAMINI OKU
  • Kişilik Testi Kullanırken Bilinmesi Gerekenler

    Kişilik Testi Kullanırken Bilinmesi Gerekenler

    Kullanım alanı amaca uygun mu? Testin hangi yılda, kimin tarafından geliştirilmiş olduğu belli mi, akademik çalışmalarda kullanılıyor mu? Sorular her kesimden insanın anlayabileceği düzeyde mi? Uygulama süresi ne kadar olmalı? Uygulanmak istenen meslek grubunda normlar tanımlanmış mı? Test bireysel ya da grup ortamında uygulamaya uygun mu? Ölçmek istediğini her koşulda ölçüyor mu ? (Güvenilir mi?) Ölçülmek isteneni ölçüyor mu? (Geçerli mi?) Yabancı bir test ise, standardizasyonu yapılmış mı? Cinsiyete, ırka, sosyo-ekonomik düzeye, yaşa göre ayrım yapıyor mu? Zayıf ve güçlü yanlara duyarlı mı? Ayırt edici mi? Adayın kendini olduğundan iyi göstermesi veya yanıltıcı olmaması için önlem alınmış mı? Raporlandırma yeterli mi? Kaç çeşit rapor hazırlanıyor?

    DEVAMINI OKU
  • Gözü Kapalı Seçim Yapmamak İçin: HPI Hogan Kişilik Ölçümü

    Gözü Kapalı Seçim Yapmamak İçin: HPI Hogan Kişilik Ölçümü

    İş dünyasında yaygın olarak kullanılan kişilik testlerinden Hogan Kişilik Ölçümü (HPI-Hogan Personality Inventory) Prof. Dr. Robert Hogan tarafından ilk olarak 1984 yılında yayınlanmış ve 1992 yılında bugünkü halini almıştır. HPI, başta ABD ve İngiltere olmak üzere birçok ülkede çok uzun süredir işe alımlarda, kurumsal ve kişisel gelişim değerlendirmelerinde kullanılmaktadır. HPI’ nin Türkçe’ye çevirisi ile ilgili bilimsel analizler, testin standardizasyonu ve Türk normlarının belirlenmesi çalışmaları Baltaş-Baltaş Yönetim, Eğitim, Danışmanlık tarafından tamamlanmıştır. Testin güvenilirliği iki hafta arayla 180 kişiye test-retest uygulaması ile gerçekleştirilmiştir. Yedi temel faktörde ortalama güvenilirlik korelasyonu anlamlı düzeyde bulunmuştur (rtt = o.86). Bu süreç sonunda HPI, iş dünyasına geçerliliği ve güvenilirliği ispatlanmış ve Türk normlarına uygun bir değerlendirme aracı olarak kazandırılmıştır.

    DEVAMINI OKU
Personova Kişilik Envanteri Testi