Kurumların başarısı, “iş hedefleri”nin “iş sonuçları”na dönüştürebilmesiyle, kurum değerinin yükselmesi ise “kurum itibarı”nda fark yaratmakla mümkündür. Kurumun sahip olduğu itibar ve bilinirlik düzeyi, çalışanların bir kurumu tercih etmelerinde önemli bir değere sahiptir. Çalışmak için can atılan gözde şirketler arasında yer alan şirketler, en gözde insan kaynağını işe alabilmek ve onları elinde tutabilmenin yolunu çoktan keşfetmiş, çalışanlar için iş yeri seçiminde en önemli kriter olan “kendini geliştirme imkanı verilmesi” şartını ayırdığı eğitim bütçesi ve yaptığı eğitim yatırımlarıyla çoktan hayata geçirmiştir.
Paradan tasarruf için eğitim giderlerini kısmak,
John Tobin (Siemens)
zamandan tasarruf için saati durdurmaya benzer.
Kurumların başarısı, “iş hedefleri”nin “iş sonuçları”na dönüştürebilmesiyle, kurum değerinin yükselmesi ise “kurum itibarı”nda fark yaratmakla mümkündür. Bir kurumun itibarı, kurumun mal varlığı, beyin gücü, kurumun pazar değeri, müşterinin algısı, çalışanların algısı olmak üzere beş boyut ile şekillenir. Kurumun sahip olduğu itibar ve bilinirlik düzeyi, çalışanların bir kurumu tercih etmelerinde önemli bir değere sahiptir.
Fortune Dergisi’nin, En Beğenilen 100 Şirket araştırmasında kurumlar, sekiz ölçüt üzerinden değerlendirilmektedir : Yönetimin kalitesi, ürün ve hizmetlerin kalitesi, yeni fikir ve ürünlerin keşfi, uzun dönem yatırım değeri, finansal güvenilirlik, çalışan kalitesi, sosyal sorumluluk, kurumsal değerlerden yararlanma. Kurumların itibar yarışına girdiği bu değerlendirmede ölçüt olarak kullanılan sekiz maddenin, sadece üçünün kurumun finansal göstergelerini içerdiği dikkat çekmektedir.
Geçmişte bir şirketin değeri, finansal başarı‘sı ile değerlendirilirken, günümüzde ekonomik göstergeler gerek yatırımcılar, gerekse çalışanlar tarafından o kurumun tercih edilmesinde tek başına yeterli olmamaktadır. Bir kurumun başarısında, büyüme hızı, karlılık, hisse değerleri gibi finansal göstergeler yüzde 30 oranında rol oynarken, çalışma ortamı ve kurumun çalışanlarına olan yaklaşımı yüzde 70 oranında bir etkiye sahiptir.
İş dünyasından 12.000 kişinin 469 şirketi değerlendirdiği 1999 yılı araştırmasında En Beğenilen100 Şirket’ in özelliklerinin ortalamasına bakıldığında,
- En az 30 yıllık geçmişe sahip,
- Yönetim kurulu en az 9 yıldır aynı kişi tarafından temsil ediliyor,
- Yüzde 70’inin ülke dışında operasyonları var,
- 1998’deki ortalama gelirleri 1.3 milyar dolar,
- İş gücününyüzde 38’i iki yıldan az, yüzde 13’ü on yıldan fazla çalışma süresinesahip,
- Yüzde 25’i 30 yaşın altında, 50 yaşın üzerindeki çalışanlarını oranı yüzde 11,
- Bir önceki yıla oranla yeni iş alanı yaratmada yüzde 15’lik artış sağlamış,
- 1998’de ortalama olarak her bir çalışana 43 saat eğitim vermiş ve
- 16.829 iş başvurusu almış oldukları görülmektedir.
En beğenilen kuruluşlar sırasında 11.sırada yer alan ve eğitimi bir harcama olarak değil, bir yatırım olarak değerlendirdiklerini ifade eden Edward Jones kuruluşu, işe alınan borsa yatırım uzmanlarına 17 haftalık eğitim vererek, bir yıl içinde kişi başı 50.000$ ile 70.000$ arasında eğitim yatırımı yapmıştır.
Çalışanların işyerlerini seçimindeki birinci kriterin kendini geliştirme imkanının verilmesi olduğunun bilincindeki “gözde şirketler”, kendilerini tanıtırken, insana yaptıkları yatırım ve çalışanlarına sağladıkları imkanlar ile övünerek, kurumlarını tercih eden bugünün yıldızlarına sadece iş imkanı değil, yeni bir dünya, hatta bir kimlik sunmaktadırlar. İnsana yapılan yatırımın pahalı olduğunu düşünüyorsanız, “gözardı etme”nin bedelini ödemeye hazır olmalısınız.
Kaynaklar:
- Levering, R. & Moskowitz M. (2000) How we pick the 100 best, Fortune, 141, No.1
- Branch, S. et.al. (1999)100 best companies to work in America, Fortune, 139, No.1
- Prci Turkey, Stratejik İletişim ve Kurum İtibarı Serfika Programı Ders Notları, 2000.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *